Güncelleme Tarihi:
Yaz sıcaklarını artık yavaş yavaş geride bıraktığımız şu günler, hâlâ tatil yapmamış olanlar için mükemmel bir fırsat. Güz zamanı yapılacak en güzel aktivite ise doğa yürüyüşü…
Bu konuda şanslıyız çünkü ülkemiz saklı ormanlar, patikalar, tabiat parkları ve milli parklar gibi onlarca rotaya sahip.
BBC Travel da geçtiğimiz günlerde bu duruma dikkat çekerek sonbaharda çok ilgi gören Likya Yolu’na geniş yer verdi.
“Türkiye'nin Akdeniz kıyısı boyunca uzanan ortalama 540 kilometrelik parkur, yürüyüşçüleri dünyanın ilk demokratik birliği olarak kabul edilen ve eski bir denizcilik cumhuriyeti olan Likya'nın zengin mirasıyla tanıştırıyor” denen yazıda, Antalya ile Fethiye körfezleri arasında Akdeniz'e uzanan yarımadanın geçmişi anlatıldı. Haberde, antik dönemde 23 kentin bir araya gelmesiyle kurulan Likya Birliği'nin günümüz demokratik sistemleri için de esin kaynağı olduğu hatta ABD demokrasinin kökeninin bu birliğe uzandığı kaydedildi.
Biz de gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, Erdoğan Gümüş, Özlem Köseoğlu, Didem Mutçalıoğlu ve Bahar Gündoğdu’na 'Sonbaharın doğa harikası yürüyüş rotaları nereler?' diye sorduk. Likya’dan Frig’e, Tarihi Roma Yolu’ndan milli parklara kadar 10 adresi önerdiler.
Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından biri: Likya Yolu / MUĞLA-ANTALYA
Türkiye'nin ilk uzun mesafe yürüyüş yolu olan Likya, dünyanın da en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösteriliyor. Bu yol Muğla'da Fethiye ve Ovacık yakınındaki Hisarönü'nden başlayıp Antalya'dan yaklaşık 20 kilometre uzaktaki Konyaaltı ve Geyikbayırı'na kadar uzanıyor.
Yol boyunca, 19 antik Likya kentinin kalıntıları, yerleşim birimleri ve konaklama tesisleri karşınıza çıkıyor. Peki böylesi devasa bir yürüyüş yolunda hangi etaplarla yürümeli?
Bu soruyu Nurgül Büyükkalay’a sordum ve üç etaba dikkat çekti. İşte Büyükkalay’ın önerileri…
1-) Korsan Koyu-Gelidonya Feneri-Adrasan-Çıralı
Burası Akdeniz’in sonsuz maviliğine tanıklık edeceğiniz Likya Yolu’nun en güzel manzaralı parkurlarından biri, benim de favori parkurum. Güzele ulaşmak kolay değil elbet, bu rota aynı zamanda Likya Yolu’nun en zorlu parkurlarından biri. Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı Karaöz Köyü’nden başlayan rota Gelidonya Feneri, Adrasan, Olimpos ile devam edip Çıralı’da son buluyor. Toplam uzunluğu 33 kilometre…
Karaöz-Gelidonya Feneri arası 7, Gelidonya Feneri-Adrasan arası 12, Adrasan-Çıralı arası ise 14 kilometre… Bu parkurda sadece kıyıyı takip etmiyorsunuz, zaman zaman sarp yamaçlara çıkıp sonrasında kumsallara ya da limanlara iniyorsunuz. Birçok sahil kasabasının içinden geçtiğiniz için hem kamp alanları hem de pansiyon, otel, restoran ve plaj imkanları bulabilirsiniz.
Likya Yolu’nun nefes kesen manzaralı bir başka etabı da Kaş merkezden başlayıp Ufakdere ile sonlanan bölüm. Kaş merkezden yürüyerek ya da aracınızla Büyükçakıl Plajı’na gelip bu parkura başlayabilirsiniz. Büyükçakıl’dan Limanağzı’na kadar olan bölüm 3 kilometre ve her yaştan insanın yürüyebileceği zorlukta bir yol.
Patika yolda ilerlerken karşınıza Likya dönemine ait mezarlar ve sarnıç çıkıyor. Yolun Limanağzı’na iniş bölümünün bir kısmı kayalıklara bağlanmış halat yardımıyla yapılıyor. Yol boyunca karşınıza Kaş’ın en güzel manzaraları çıkacak ve fotoğraf çekmek için sık sık duracaksınız.
Aperlai’den Kaleköy’e devam eden parkurun sekizinci kilometresinde Üçağız’a doğru yol alacaksınız. Üçağız bir diğer adıyla Kekova’da mola verip tekne turuna katılabilirsiniz. Bu turda batık şehri keşfedeceksiniz.
Kekova’dan, bana göre Türkiye’nin en güzel köyü olan Kaleköy’e 3 kilometrelik bir yolu yürüyerek ulaşacaksınız. Kaleköy’e bu yürüyüş yolu haricinde ulaşım genelde teknelerle sağlanıyor, araç girişi yok. Kaleköy’e yaklaştıkça kral mezarları çıkacak karşınıza. Vardığınızda Akdeniz’in en güzel manzaralardan birine tanıklık edeceksiniz.
Şehrin griliğinden uzak: Belgrad Ormanı / İSTANBUL
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda yer alan Belgrad Ormanı, sonbaharda rengârenk bir çehreye bürünüyor. 700 dönümlük alanı kaplayan orman, her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. En kalabalık günleri de hafta sonları yaşıyor.
Ormanın adının Belgrad olması ise Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar uzanıyor.
O yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun su ihtiyacını karşılamak için buraya su bentleri yapılmış. Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad seferinden döndüğü sırada yanında getirdiği insanları bu ormana yerleştirmiş. Fakat köyün yeni sakinlerinin içme suyunu kirlettiği fark edilince köy hemen boşaltılmış. Daha sonra da orman ve içme suyunun sağlandığı alanın korunması için birçok önlem alınmış. Böylelikle burada kısa süre de olsa yaşayan Belgradlılardan dolayı ormanın adı Belgrad Ormanı olarak kalmış.
Özlem Köseoğlu, “Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş rotası bulunan Belgrad Ormanı, sonbaharda yürüyüş yapmak için son derece ideal. Doğa yürüyüşü dışında alanda bisiklet parkuru ve piknik alanı buluyor. Şehrin stresinden bir adım ötede ailece güzel vakit geçirmeniz garanti” dedi.
“Ballıkayalar, doğa ve manzara meraklılarının en çok ziyaret ettiği yerlerden” diyen Özlem Köseoğlu, “1995’te tabiat parkı olarak ilan edildi. Çok zengin bir bitki örtüsüne sahip olan bölge, kaya tırmanışının sık yapıldığı yerlerden” dedi.
Köseoğlu, “Kanyonun üstünde bulunan parkuru seçtiyseniz kaya tırmanışı yapan macera tutkunlarını görebilirsiniz. Ayrıca kanyonun içinden, Ballıkaya Deresi’ni takip ederek yapacağınız yürüyüşlerde küçük göletlerden geçebilirsiniz. Harika kareler yakalayacağınız kesin…” ifadelerini kullandı.
Burası gölleri ve patikalarıyla sonbaharda doğa yürüyüşü yapmak için harika bir rota. Beyaz nilüfer çiçekleri, su menekşesi, ülkemizin ender bulunan su bitkilerinden göl soğanı ve bataklık eğreltisi longozda göreceğiniz zarif bitkilerden bazıları…
Özlem Köseoğlu, “Pek çok belgesele konu olan İğneada Longoz Ormanları, 2007’de milli park ilan edildi. Özellikle yaban hayatı ve kuş gözlemcileri, doğa fotoğrafçıları, botanik uzmanları için adeta cennet” dedi. Köseoğlu, şöyle devam etti:
-- Alanda 14-15 kilometre uzunluğunda yürüyüş parkuru bulunuyor. Pek iniş çıkışlı değil hatta tamamen düz bir yol olduğunu söyleyebilirim. Yürüyüşünüzün birinci bölümümde Hamam Gölü ve Bulanıkdere’yi göreceksiniz. Meşe ve akçaağaçların bolca olduğu bu etap sonbaharda harika fotoğraflar veriyor.
-- İkinci bölümde ise ormanın milli park olarak korunduğu yerde olacaksınız. Dişbudak, kayın, meşe, akçaağaç, ıhlamur, kızılağaç ve gürgen gibi ağaç türleri arasında olmak size iyi gelecek. Size tavsiyem Mert Gölü’ne de uğramanız. Kano kiralayıp gölde sazların içinden longozun derinliklerine gitmek ve manzarayı izlemek çok keyifli.
Hafif yokuş yukarı ama çok yormuyor: Sülüklü Göl / BOLU
Bolu’nun Mudurnu ilçesinde yer alan göl, sonbaharda adeta görsel şölen yaşatıyor. 300 yıl kadar önce heyelanla oluşmuş ve içinde hâlâ bu çökmeden kalan ağaç gövdeleri bulunuyor.
“Göle arabayla da gidebilirsiniz ama güz mevsiminde yürümenizi tavsiye ederim” diyen Didem Mutçalıoğlu, “En çok kullanılan yürüyüş parkuru; Sülüklü Göl yoluna girdikten sonra alabalık tesislerinin yanından ilerleyen patika... Yürüyüşün büyük bir bölümü hafif yokuş yukarı ama ağaçların arasından ve şırıl şırıl akan suyun yanından geçmek harika..." dedi.
Kuş cennetinde yürüyüş: Nallıhan / ANKARA
Nallıhan, İpek Yolu’nun önemli duraklarından biri olduğu için çok sayıda tarihi yapıya ev sahipliği yapmış bir ilçe… Aynı zamanda doğal güzellikleriyle de oldukça zengin bir yer.
Bahar Gündoğdu, “Ailecek güzel bir sonbahar yürüyüşü için Nallıhan ideal adres… Gezilecek yerlerin başında Nallıhan Kuş Cenneti geliyor” dedi ve ekledi:
“Nallıhan’ın rengârenk dağlarını yürüyerek izlemek çok keyifli. Eğer bölgede çok vakit geçireceksiniz Nallıhan’ın uzaydan bir yer gibi gözüken tepelerinde trekking yapabilirsiniz.”
Nallıhan
Tarihle iç içe: Frig Yolu – Eskişehir Bölümü / ESKİŞEHİR
Frigler, MÖ 1200 yıllarından itibaren Boğazlar üzerinden Trakya'dan Anadolu’ya (Ankara, Afyonkarahisar, Kütahya, Eskişehir) gelip yerleşmişler. Bu bölge Frigya olarak biliniyor.
Erken Demir Çağı’nda Anadolu’daki baskın güçlerden biri olan Frigler, çengelli iğneyi ve flütü icat etmiş; tarihteki ilk müzik yarışmasını düzenlemişler. Frig Yolu da Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan bir bölgede, Frig dönemine ait kalıntıların görülebileceği yürüyüş rotalarından oluşuyor.
Sonu harika bir şelaleye çıkan rota: Horma Kanyonu / KASTAMONU
Kanyon, Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. Horma ise bu milli park içinde en çok ziyaret edilen noktalardan biri… Burayı yürüyüş açısından özel yapan şey, kayalara monte edilmiş ahşap bir yürüme platformu olması…“Kayalara monte edilen parkur, 3 kilometrelik çok keyifli ve yorucu olmayan bir yürüyüş sunuyor” diyen Didem Mutçalıoğlu, “Çocuklar da dahil herkesin rahatlıkla yürüyebileceği zorluktaki bu yol, kanyonun içinde akan derenin şırıl şırıl sesi ve pırıl pırıl akan suyuyla harika bir deneyim yaşatıyor. Ancak rotanın güzelliği bununla sınırlı değil. Parkurun sonunda sizi muhteşem bir sürpriz karşılıyor” dedi.
Didem Mutçalıoğlu, “Yol boyunca Roma ve Bizans döneminden kalma kitabeler ve mezarlar eşlik edecek size... Yolun manzarasında orman ve dağlar yok ama büyüleyici yol manzarası insana çok başka bir huzur veriyor. Tarihi seviyorsanız ve tarihte gerçek anlamda bir yolculuk yapmak istiyorsanız bu sonbaharda Tarihi Roma Yolu güzel bir yürüyüş alternatifi” dedi.
Fotoğraflar: iStock