Güncelleme Tarihi:
Kuşları görmenin ve duymanın, zihinsel sağlığımıza iyi geldiğini biliyor muydunuz? Bilim dergisi Scientific Reports'ta yayımlanan iki çalışma bu konuda çok önemli veriler içeriyor.
Buna göre, kuşlarla karşılaşmak başta depresyonlu insanlar olmak üzere herkesin ruh halini iyileştiriyor. Bilim insanları, parklar ve göller gibi kuşların bol olduğu yerlere yapılan ziyaretlerin, ruh sağlığı bozukluklarının tedavisi için reçete edilebileceğini de belirtiyor.
‘KUŞLARIN SESLERİ İLAÇ NİTELİĞİNDE’
Söz konusu araştırmalar geçtiğimiz günlerde ABD'de yayımlanan The Washington Post gazetesinin bir haberiyle gündeme geldi.
King’s College London’dan psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Andrea Mechelli, gazeteye yaptığı açıklamada, “Kuşların sesleri ve birbirlerine söyledikleri şarkılar, sağlıklı bir yaşam için ilaç niteliğinde” derken, Max Planck İnsani Gelişim Enstitüsü'nde çevresel sinirbilim yüksek lisans öğrencisi ve çalışmalardan birinin yazarı olan Emil Stobbe da “Ruh sağlığı için sıklıkla doğa içinde olmak gerekiyor. Kuşları görmek, şarkılarını dinlemek ve bozulmamış doğal ortamlarında hayata onlar gibi bakabilmek olumsuz duyguları hafifletiyor” ifadelerini kullandı.
Kuş cıvıltılarının olduğu ses kliplerinin dinlenmesinin de sağlıklı katılımcılarda kaygı, depresyon ve paranoya duygularını azaltabileceği ortaya çıktı. King's College London’da psikoloji alanında doktora öğrencisi olan ve çalışmanın yazarı Ryan Hammoud “Kuş cıvıltılarını kulaklıkla dinlemek de zihinsel esnekliğe faydalı oluyor. Bu çok güzel bir bulgu" ifadelerini kullandı.
Ben de bu haberi okuyunca hemen gezgin ve seyahat yazarları Özlem Köseoğlu, Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu, Bahar Gündoğdu ve Erdoğan Gümüş’ün kapısını çaldım ‘Kuş sesleri arasında dolaşıp kendimizi iyi hissedebileceğimiz yerler nereler?’ diye sordum.
Özel bir alan: KAZ GÖLÜ / TOKAT
Tokat’ın en özel yerlerinden biri Kaz Gölü… Göl, harika manzarasının yanı sıra, yerli ve göçmen kuşların yuvalanma alanı olarak da ön plana çıkıyor.
“Burada sadece göle karşı oturmak bile ruhunuzu yenilemeniz için yeterli” diyen Bahar Gündoğdu, “Sazlıklarla kaplanmış olan Kaz Gölü’ndeki angıt, ak leylekler, saksağan, küçük batağan ve akkuyruk gibi birçok kuş türü sandal gezinizde sizlere eşlik edecek” dedi. Gündoğdu şöyle devam etti:
“Kaz Gölü, 100'e yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca yıl içerisinde bazı dönemlerde tür sayısında artışlar yaşanıyor. Erken gelmiş kuşlar nisan sonu ve mayıs ayının ortalarına doğru ilk yavrularını dünyaya getiriyor. Haziran ayının sonlarına doğru yavrular uçmaya hazır hale geliyor. Temmuz ayı başlarında da ilk göçler başlayıp devam ediyor. Özetle burada tüm gün kuş sesleri eşliğinde bir gün geçirmeniz garanti. Ailecek mutlu bir gün geçireceğinizi garanti ederim. Yanınıza dürbün almayı sakın unutmayın.”
“Sazhorozu görüntüsüyle büyüleyen bir canlı… Büyük ayakları, kırmızı kafası ve parlak mavi tüyleriyle ayırt edici bir kuş türü. Alanda sazhorozu dışında 300’den fazla farklı türü doğal ortamlarında gözlemleme fırsatını yakalama şansınız var. Bunlardan en özelleri ise kızıl şahin, flamingo ve yalıçapkını… Ayrıca buraya kadar gelmişken deltanın batısındaki tarihi kalıntıları da ziyaret etmenizi öneririm.”
Huzura açılan kapı: KOVADA GÖLÜ / ISPARTA
Eğirdir ilçesinin 29 kilometre güneyinde bulunan Kovada Gölü, oldukça sığ bir göl. Benzersiz flora zenginliği ve yaban hayatı çeşitliliğinin yanı sıra, açık havada dinlenme ve eğlenme imkânları bakımından büyük potansiyele sahip. Bu nedenle hafta sonları çevre illerden gelenleri çokça misafir ediyor.
Nurgül Büyükkalay, “Gölün yer aldığı milli parka adım atar atmaz onlarca kuş havalanma sesleriyle karşılamıştı beni… O anı hiç unutmuyorum. Eğirdir’den elma, kiraz ve şeftali bahçelerinden geçtiğiniz harika bir yol götürüyor sizi Kovada’ya…” dedi ve şöyle devam etti:
"Meşe ağaçları, kızılçam, karaçam, sedir, ardıç gibi ağaç türleri ve funda, mersin, sandal, böğürtlen, defne gibi maki florasının çalıları ile kaplı tüm çevre. Tüm bu çeşitlilik gölün manzarasını doyumsuz yapıyor. Yabani ördek sürüleri ise tam bir tablo görüntüsü oluşturuyor. Doğa fotoğrafçılığına meraklıysanız harika fotoğraflar yakalayacaksınız. Ayrıca Kovada çevresinde yüzlerce çeşit hayvan barınıyor. Yaban keçisi, porsuk, tavşan ve ağaç sincabı en çok görülen canlılar."
Didem Mutçalıoğlu, “Yedigöller Milli Parkı adından da anlaşılacağı gibi muhteşem bir doğa içinde yedi gölü barındırıyor. Bu göller kuzeyden güneye sırasıyla; Seringöl, Büyükgöl, Deringöl, Kurugöl, Nazlıgöl, İncegöl ve Sazlıgöl. Tüm bu göller kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak gibi birçok ağaç türüyle çevrili… Haliyle bu harika ortam kuşlar için adeta cennet” dedi.
Mutçalıoğlu gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerin altını çizdi:
“Buradaki göllerden en popüler olanı Mert Gölü… Göl üzerinde kano ile gezmek, longozun derinliklerine doğru giderken kuş sesleri eşliğinde ilerlemek tam bir peri masalı ortamı yaratıyor. Mert Gölü girişinde ayrıca bir kuş gözlem kulesi de bulunuyor. İğneada’dan bahsedip Karadeniz kıyılarından bahsetmemek olmaz. Özellikle Erikli Gölü’nün denizle buluştuğu noktada sahil deniz kabuklarıyla dolu. Dalgalar, renk renk deniz kabukları ve şarkı söyleyen martılarla harika bir gün geçireceksiniz.”
200'ye yakın kuş türü yaşıyor: NALLIHAN KUŞ CENNETİ / ANKARA
Ankara’nın en büyük ilçelerinden Nallıhan’a bağlı, Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde bulunan bu güzel adres, Ankara’ya 130, İstanbul’a ise 300 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Nallıhan Kuş Cenneti, 1994’te ‘Yaban Hayatı Geliştirme Alanı’, 2005’te de ‘Yaban Hayatını Geliştirme Sahası’ olarak ilan edildi. 200’e yakın kuş türü tespit edilen sulak alan, kuş gözlemcilerinin yanı sıra fotoğraf tutkunlarının da vazgeçilmez rotalarından biri olma özelliği taşıyor.
Bölgenin jeolojik yapısının da oldukça ilginç olduğuna dikkat çeken Gümüş, “Sulak alanı çevreleyen sırtlar ve tepelerin; sarı, kahverengi, kırmızımsı ve yeşilimsi tabakalar halinde üst üste oluşumu, görsel açıdan muhteşem panoramik bir görüntü oluşturuyor. Özellikle yağmurlu bir havadan sonra renklerin görünümü çok daha güzel görünüyor. Birçok insan bu görüntünün Peru’daki meşhur 'Gökkuşağı Dağları'nı aratmayacak kadar muhteşem olduğunu söylüyor” diye konuştu.
Antalya’nın en büyük ikinci ilçesi olan Manavgat, Toros Dağları ile çevrelenmiş muhteşem doğal güzellikleri ve tarihi yapılarıyla çok sayıda gezilecek yer imkânı sunuyor.
Manavgat’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri ise Köprülü Kanyon. Toros Dağları’ndan doğan ve vadinin içerisinde tüm coşkusuyla akan sularıyla kanyon, kuşları gözlemlemek ve seslerine eşlik etmek için harika bir adres...
Nurgül Büyükkalay, “Başlangıcından sonuna kadar müthiş doğal güzelliklerin eşlik ettiği bir milli park burası. Köprüçay’ın etrafındaki yeşil alan Köprülü Kanyon Milli Parkı olarak adlandırılıyor. Barındırdığı derin vadi, yüksek dağ bozkırları, maki ve ormanlık alanların olması bu parkın kuşlar açısından da önemli olmasına vesile oluyor” dedi. Büyükkalay şöyle devam etti:
-- Kızıl akbaba, kaya kartalı, yoz atmaca, yılan kartalı gibi yırtıcı kuşlarla birlikte uzun kanatlı çöl yarasası ve küçük akşamcı yarasa gibi türler bulunuyor. Burası ayrıca ülkemizin en popüler rafting merkezlerinden biri. Manavgat’ta vadiyi oluşturan Köprüçay Nehri’nin başlangıç noktası, Isparta’nın Sütçüler ilçesine kadar uzanıyor. Köprülü Kanyon’un olmazsa olmazı rafting. Hele ki doğayı ve macerayı sevenlerdenseniz kanyonda görkemli dağların arasından akan sularda unutulmaz bir rafting deneyimi yaşayabilirsiniz.
-- Milli park içerisinde hem çadırınızla kamp yapabileceğiniz hem de bungalovlarda konaklayabileceğiniz kamp alanları da var. Köprüçay’ın hemen yanı başındaki dağlık arazide yer alan Selge Antik Kenti, Roma dönemine ait tarihi yollar, köprüler ve su kemerleri ise görülmeye değer. Doğa sporlarını ve kamp yapmayı seviyorsanız bu bölgeyi mutlaka değerlendirin.