Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE büyük bir depremle güne başlamış, henüz yıkımın boyutu tam anlaşılmamıştı. Öğle saatlerinde Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi (KİAŞ) madencileri Beypazarı’ndaki mesailerini devralmıştı. Depremden haberleri vardı ama tam olarak nasıl bir yıkım yaşandığını bilmiyorlardı. Gece mesaiden çıktılar. Hepsi duşunu alıp evlerine gitmek için otobüse bindi. Şefleri otobüse girdi. Yüksek bir sesle çok büyük bir acının yaşandığını, enkaz altında binlerce vatandaşın yardım beklediğini ve madencilere acil ihtiyaç duyulduğunu söyledi. ‘Gönüllü olarak gelmek isteyen var mı?’ diye sordu.
Taylan Özgür DİL ve Emre ESER Adıyaman'dan bildiriyor...
DEPREMİ DUYUNCA HEPSİ OTOBÜSTEN İNDİ
Yaklaşık 130 madencinin bulunduğu altı otobüste kimse kalmamıştı. Hepsi tek kelime bile etmeden tekrar madene koşup baretlerini, lambalarını ve çalışma kıyafetlerini bulabildikleri çöp torbalarına doldurdu. O sırada evlerine kendi araçlarıyla giden yaklaşık 30 madenci arkadaşlarını da aradılar. Onlar da yoldan dönüp ekibe katıldı. Havalimanına giderken sayıları 180’i buldu. Uçağa bindiklerinde Hatay’a gittiklerini sanıyorlardı. Ancak havaalanı inişe müsait olmadığı için Adıyaman’a geldiler.
HİÇBİR CANI BIRAKAMAYIZ
BU kahramanlardan 29 yaşındaki 8 yıllık madenci Enes Kaan Kaya, 11 yaşındaki Talha’yı nasıl çıkardıklarını anlattı: “Saat 11 gibi Adıyaman Valiliği’ne 500 madenci geldik. Ekiplere ayrıldık. Bizim ekibimizi de bir enkaza gönderdiler. Şehirde kimse yoktu. Enkazlar öylece duruyordu. Yolda bir adam önümüzü kesti. Bir enkazdan ses geldiğini söyledi. Ama gittiğimizde biz ses alamadık. Yine de kazmaya başladık. Sabaha kadar ellerimizle kazdık.
Ankara’dan gelen KİAŞ ekibi 7 aylık bir bebeği enkazdan çıkardı.
GÜCÜMÜZÜN SON DAMLASINA...
Ve sonunda küçük Talha’dan ses aldık. O sesi duyunca hepimize öyle bir güç geldi ki. Son gücümüzle 4 kat aşağıya tünel açıp Talha’yı bulduk. Manzara çok acıydı, ailesinden 3 kişi onun üzerine kapanıp ölmüştü. Önce onları kaldırdık. Talha’yı da sağ salim çıkardık. Yaşadığımız sevinci kelimelerle anlatamam. Yorgunluk, uykusuzluk, açlık kalmadı. Onu orada bıraksak biz de ölürdük. Tanımadığım bir insanı kurtarmak, hayata bağlamak çok güzel bir duygu. Biz de çok göçük gördük çalışırken. Bu duyguları biliriz.”
GÖÇÜK NEDİR BİZ İYİ BİLİRİZ
İnsanlara umut vermenin kendilerine güç verdiğini söyleyen 19 yıllık madenci Selim Koyutürk de şunları söyledi:
“Biz orada yaşayan birinin olduğunu görürsek duramayız. Ellerimizle de olsa kazarız. Geldiğimizde ne elektrik, ne jeneratör vardı. Ekipman yoktu şehirde. Daha ulaşamamıştı. Çok enkaz olduğu için gelenler de yetmiyordu. Ama ekipmanı beklersek o canlara yetişemeyiz. Hepimiz gönüllü olarak geldik. Bir madenci bile ben gelmek istemiyorum demedi. Göçük altında kalmak nedir biz biliriz. İçeride kendi canımız var gibi kazıyoruz. Ama umarım kimsenin bize bir daha ihtiyacı olmaz. Olursa da biz hep orada olacağız.”
DOMUZ DAMI HAYAT KURTARIYOR
BU TAHKİMATLA HARİKALAR YARATIYORLAR
Afet bölgesine gelen madenciler, ocaklarda tavan göçüklerini önledikleri domuz damı tahkimatıyla enkaz altında da rahatlıkla ilerleyebiliyor. Bu tahkimat arama kurtarma görevlileri için güvenli yaşam koridoru oluşturuyor. Böylece ulaşılması güç bölgelere gidilerek onlarca can enkazdan sağ çıkarılabiliyor. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde 103 kişiyi yığınların altından sağ çıkarmayı başaran madenciler o zamanlarda da bu tahkimatı kurmuştu.
NASIL YAPILIYOR?
Domuz damı sisteminde uygun boyutlarda kesilen tahtalar veya odun parçaları, tavan kısmına sıkıştırılıyor. Bu sayede enkazın göçmesi engellenerek yaşam koridoru oluşturuluyor. Madenciler kendi güvenlikleri açısından da önemli olan tahkimat sistemi sayesinde, binaların derinliklerine oluşturdukları galerilerden ilerleyebiliyor.