Güncelleme Tarihi:
Manavgat'ta 6 gündür devam eden orman yangını nedeniyle birçok kişi evinden ve iş yerinden oldu. Yüzlerce hektar ormanın da yandığı ilçede alevlerden en çok etkilenen noktalardan biri de Güzelyalı Mahallesi oldu. Manavgat Baraj Gölü kenarındaki mahallede birçok ev ve işyeri yangında hasar görürken, mahallenin bir bölümünde 5 gün önce başlayan elektrik ve su kesintisi devam ediyor.
Mahallede göl kenarındaki restoranın işletmecisi Hatice Enhoş, yangının ikinci günü akşamı, iş yerlerine ulaşamayacağını düşündü ancak şiddetli rüzgar nedeniyle göldeki teknesine hasar gelmesin diye beklemeye başladı. Bir süre sonra karşısındaki dağda dumanı fark eden Enhoş, eşini uyandırarak mahalleden aracıyla çıkamayan çocuklarını da yanına çağırdı. Alevler bir anda etrafı sarıp, iş yerlerine doğru gelince Enhoş ve beraberindeki 13 kişi, gölde bağlı gezi teknesine bindi.
Tekneyle saatler süren dolanma devam ederken yoğun dumandan etkilenen grup, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine koltuklardaki süngerleri kesip ıslattıktan sonra ağız ve burunlarını kapatıp dumandan korunmaya çalıştı. Yaklaşık 6 saat sonra sabahın ilk saatlerinde grup, tekneyle restorana döndü. Karaya indiklerinde birbirlerine sarılıp ağlayan gruptakiler, yangının restoranın yanına kadar geldiğini ancak iş yerlerine hasar vermediğini görünce sevindi.
Yangının kendilerine doğru geleceğini düşünmediklerini söyleyen Hatice Enhoş, “O gece burada yangın yoktu ama rüzgardan dolayı tekneyi beklemek için uyumadım. Bir anda karşıdan siyah duman yükseldi. Eşimi uyandırdım ve çocuklarımızı çağırdık hemen. 2,5 yaşında torunum ve yaşlı annemi gitmeleri için arabaya bindirdik ama araç, alevler nedeniyle gidemediği için geri döndüler. Onlar da burada kalmak zorunda kaldı. Alevler üzerimize doğru gelince bota binerek tekneye gittik ve açıldık. Tekneye binip açılınca gölün dört bir tarafı yanmaya başladı" dedi.
Yardım için birçok yeri aradıklarını ama dönüş alamadıklarını söyleyen Enhoş, “Böyle bir yangın hayatımda görmedim. Gitmeyi düşündüğümüz yerlerde de yangın başlayınca bu mevkide dolanmaya başladık. Herkesin elinde birer telefon ile 112'yi aradık. Gölün üstündeki dumandan alevler dahi gözükmüyordu. İnsanı zehirleyecek cinsten duman ve neredeyse 80 kilometre süratle esen fırtına vardı. Allah'tan teknemizin gündüzden deposu doluymuş ve yedekte de 50 litre yakıt varmış. O an mazotun bittiği yere kadar gideceğiz dedik. Herkesi aradık ama bize ulaşan olmadı" diye konuştu.
'YA DUMANDAN YA ATEŞTEN ÖLECEĞİZ'
Kurtarılmak için sosyal medyadan mesaj yazıp, yayın yaptığını belirten Enhoş, “'Beni kurtarmayın, 2,5 yaşında bebeğimiz var, onu kurtarın. Ya dumandan ya ateşten öleceğiz' dedim. Gölde tur attık sürekli. Mevkimizi soruyorlardı ama bilmiyorduk çünkü sadece caminin minaresini görüyordum. Bir arkadaşımız 'Bottaki can yeleklerini kesin. İçerisindeki süngerleri ıslatıp ağzınızı ıslatın' dedi ama o fayda olmayınca minderleri kesip süngerlerini bu şekilde kullandık" dedi.
'GÖLDEKİ KÜLLÜ SUYU İÇTİK'
İskeleye çıkınca çok sevindiklerini söyleyen Enhoş, “Dumandan boğazlarımız kuruduğu için gölün içerisindeki küllü, kömürlü sudan içtik. Kabus gibi bir geceydi. Herkes 'imdat' dedi ama imdada yetişen olmadı. Sabah yine her yer dumanlıydı. 'Gidelim restorana bir bakalım' dedik. Biraz yaklaşınca restoranın yanmadığını fark ettim. Çok sevindim. Gölden çıktığımızda elemanım bana 'Sana sarılmak istiyorum' dedi. İkimiz sarıldık 15 dakika kadar birlikte bağırarak ağladık. İskeleye hepimiz üst üste yattık" diye konuştu.
Yaşadıkları için şanslı olduklarını belirten Enhoş, “Çocuklar ağlıyordu 'Anne bu ne zaman bitecek' diyorlardı. Hiç kimseye ulaşamadık. Biz ölseydik 'Allah rahmet eylesin. Niye tekneyle çıktılar ki' diyeceklerdi. Sebebini bilmiyorlar ki sebebi bulunduğumuz yerden hiçbir çıkış noktası olmadığı için göle atladık. Yerimiz göle sıfır olduğu için dört bir tarafımızdan yangın sardığı için göle çıktık. Sabaha kadar dolandık, mazot bitmedi, kıyıya çarpmadık" dedi.