Güncelleme Tarihi:
Hastaların kendi tümörlerinden kişiye özel olarak yapılan bir kanser aşısı, standart tedavi gördükten sonra İngiltere Halk Sağlığı Merkezi'nin Clatterbridge Kanser Merkezi'nde baş ve boyun kanseri olan sekiz hastaya verildi. Sonuçlar umut vericiydi.
Nüks olasılığı yüksek bu hastaların hiçbirinde aşıyı olduktan dört ay sonra tümörlerinin geri döndüğü görülmedi. Kontrol grubundaki aşı verilmeyen iki hastanın kanserlerinin ise geri döndüğü gözlemlendi.
AŞI NASIL ÇALIŞIYOR?
Bu yeni aşı, çiçek hastalığına neden olan aynı aileden, genetiği değiştirilmiş bir aşı virüsü kullanılarak 'viral vektör aşısı' olarak hazırlandı. Virüs hastalığa neden olamayacak kadar zayıflatılmış ve on yıllardır aşı programlarında kullanılıyor.
AstraZeneca'nın Covid aşısına benzer bir teknoloji kullanılarak hazırlanan bu aşı için, her hastanın tümöründen alınan DNA kullanıyor. Bir parça tümör DNA'sı virüsün içine yerleştiriliyor, böylece vücuda enjekte edildiğinde bağışıklık sistemini bu kanser hücrelerine karşı tetikte olması, tanıması ve onunla savaşması için eğitebiliyor. Teoride, ameliyattan sonra kan dolaşımında kalan aynı yüzey proteinlerini sergileyen herhangi bir kanser hücresi, daha sonra T hücreleri tarafından yok ediliyor ve kanserin tutunmasını engelliyor.
TG4050 kod adlı aşı, AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi'nin Covid aşısını üreten benzer teknolojiyi kullanan Transgene adlı bir Fransız şirketi tarafından yapıldı.
Şu anda kod adı TG4050 olan bu aşı hastalara 6 hafta boyunca haftada bir doz aşı veriliyor, ardından hastalara bir yıl boyunca her üç haftada bir rapel doz veriliyor. Araştırmacılar, az sayıda insanda denediği için verilerin kesin bir sonuç çıkarmak için yeterli olmadığını ancak tüm verilerin doğru yönü gösterdiğini söylüyor. Bu yöntemin kanseri çoğalmadan ve tümör oluşmaya başlamadan önce tanıyıp yok edebilmesi umut ediliyor.
Pfizer ve Moderna Covid aşılarını yapmak için kullanılan teknoloji, ABD ve Avrupa'daki kanser hastaları üzerinde de deneniyor.
TÜMÖRÜ RADYOLOJİK OLARAK GÖRÜLMEDEN YOK EDİLİYOR
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Abdullah Büyükçelik, kişiye özel üretilen bu aşıyı hurriyet.com.tr okurları için değerlendirdi.
“Hastanın tümörü alındıktan sonra, tümörün içindeki genetik materyal (tümör DNA sı) taşıyıcı olan bir virüsün içine yerleştiriliyor. Buradaki virüs hastalık yapma özelliği yok edilmiş, yani çiçek hastalığı yapma kabiliyeti olmayan bir virüs haline gelmiş, virüs kişinin kendi tümör DNA’sını tekrar vücuda taşıyor. Virüs burada taşıma görevi yapıyor. Vücudumuzda bulunan, hastalıklara ve vücuda dışardan giren, vücut için yabancı olan virüs, parazit, mantar ve bakteri gibi ajanlara karşı savaşan bağışıklık sistemi bir şekilde tümöre karşı eğitilmiş oluyor. Eğitilmiş olan bu sistem, kanser daha hücresel düzeyde tekrarlarken fark ediliyor ve tam tümör oluşmadan yok ediliyor. Yani biz radyolojik olarak tomografi, MR veya PET-BT’de göremeden tümör yok edilmiş oluyor.”
Baş ve boyunda ağız ve boğaz dahil olmak üzere kanserin gelişebileceği 30'dan fazla bölge var. Bu tür kanser hastalarında tümörlerinin geri dönme şansı yüksek görülüyor.Her yıl Birleşik Krallık'ta 12.000'den fazla kişiye ve ABD'de 65.000 kişiye baş ve boyun kanseri teşhisi koyuluyor. Yılda 4000'den fazla Britanyalı ve 14.000 Amerikalı bu kanser nedeniyle hayatını kaybediyor.Kanser mutasyonları hastadan hastaya farklılık gösterebilir ancak her hasta için özel bir aşı yapılarak bu mutant hücreleri hedef almanın daha iyi olması gerekir.Aşı, tümörleri çıkarmak için ameliyat geçirdikten sonra hastalara verilir. İğnenin, kanser hücrelerini bir taramada bulunmadan önce yakalaması umuluyor.
Büyükçelik, bu araştırmanın umut verici bir gelişme olduğunu ancak büyümüş bir tümörde nasıl bir etki göstereceğini zaman içinde yapılacak çalışmalar ile anlayabileceğimizi belirtti.
Aslında bireylerde kanserlerin farklı özellik ve davranışlar sergileyebileceğini, aynı isimli kanserin bir hastada yavaş seyir gösterirken başka bir hastada daha hızlı yayılıp büyüyebileceğini belirten Büyükçelik, özetle tümörün birtakım özelliklerinin de kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğinin altını çizdi.
“Bu durum, tümör DNA’sındaki mutasyon dediğimiz değişikliklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle bu yeni aşılama yöntemi, nakil olayından tamamen farklı çalışıyor. Kişinin savunma hücreleri ve sistemi bu değişikliğe göre özel eğitim almış oluyor” diyen Büyükçelik, bu durumun kişiye göre düzenlenmiş bir tedavi şeklini gündeme getirdiğini, eğitilmiş sistemin, hücresel düzeyde kanser tekrarlarken bu hücreleri fark edip ve yok ettiğini ifade etti.
AŞI DİĞER KANSER TÜRLERİNDE UYGULANABİLİR Mİ?
Büyükçelik, kişiye özel aşının diğer kanser türlerinde nasıl çalışacağını zaman içinde yapılacak çalışmalar sayesinde görebileceğimizi, kesin ifadeler kullanmak için biraz erken olduğunu düşündüğünü belitti. Benzeri tekniğin Fransa’da yumurtalık kanseri olan hastalarda uygulandığını ve umut verici sonuçlar elde edildiğini sözlerine ekleyen Büyükçelik, her iki çalışmadan da kesin bir sonuç çıkarmak için sonuçların diğer çalışmalarla teyit edilmesi, büyük gruplarla yapılması gerektiğini ifade etti.
TÜM DÜNYADA UYGULANABİLİR HALE NE ZAMAN GELİR?
"Bu sonuçlar kanser hastaları için umut vericidir. Hayata geçirilmesi ve tüm dünyada rutin uygulanabilmesi için ileri araştırmalara ihtiyaç vardır" diyen Büyükçelik, bir tedavi yönteminin gerçekten etkin, güvenilir ve eski tedavi yöntemine göre başarılar sağladığı ortaya konulduktan sonra kullanıma girdiğini söyledi. Bu sürecin oldukça uzun ve maliyetli olduğunu, ancak az görülen, ölümcül olabilen ve tedavi seçeneklerinin sınırlı olduğu durumlarda sürenin kısalabildiğini sözlerine ekledi.
Büyükçelik, bu nedenle Covid aşılarının kullanıma çok hızlı girdiğini, bazı kanser türlerinde dramatik sonuçlar doğuran tedavilerin, çalışma süreçlerini daha tamamlamadan erken dönemde rutin kullanıma girebildiğini hatırlattı.
Clatterbridge merkezindeki danışman onkolog ve klinik araştırma direktörü Profesör Christian Ottensmeier, Sky News'e "Gerçekten umutluyum, bu konuda oldukça heyecanlıyım. Tüm veriler doğru yönde olduğumuzu gösteriyor." dedi.
Profesör Ottensmeier, "Bağışıklık sistemi bizim taramalarda göremediğimiz şeyleri görebilir, insanlardan çok daha akıllı. Bağışıklık sistemini, onları göremediğimiz bir zamanda nüksetmeye yol açacak hücreleri seçmek için eğitebilirsek, o zaman hastalarımızın uzun vadeli hayatta kalma şansları çok daha yüksek" dedi.
Covid-19 aşısında başarıya ilk ulaşan ve mRNA tabanlı ilk koronavirüs aşısını geliştiren Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin kanser aşısı çalışmaları meyvelerini verdi. Pankreas kanseri üzerine yapılan çalışmada, mRNA tabanlı aşının denemeleri başarılı bulundu. Uzun süredir devam eden klinik çalışmaların ilk sonuçları, Amerikan Klinik Onkoloji Derneği'nin yıllık konferansında açıklandı.
Aşı çalışmaları 16 pankreas kanseri hastası üzerinde yapıldı. Hastalara, ameliyat sonrası belirli aralıklarla 9 doz aşı uygulandı. Özlem Türeci, mRNA tabanlı aşı olumlu sonuçlar verdi ve hastaların yarısı kanseri yendi. Pankreas kanseri için geliştirilen aşının, diğer kanserler için de umut verici olduğunu söyledi.
Aşının 5 yıl içerisinde kanser hastaları üzerinde uygulanabileceğini söyleyen Özlem Türeci, "Gelecekte bizim çalışmalarımız daha çok kanser, immünoterapi üzerine devam edecek. Şu anda mesela Faz-2 çalışmalarına devam ettiğimiz kişiselleştirilmiş kanser aşılarıyla ilgili bir çalışmamız var. İnsanın kendi bağışıklık hücrelerini taklit edebilmesini, vücudun kendi kendine savunma mekanizması geliştirmesini sağlıyoruz. Kişiselleştirilmiş aşılardan bahsettiğimizde kulağa biraz bilim kurgu gibi gelebiliyor ama bizim teknolojimiz bunu yapabilecek güçte Özellikle pankreas kanserindeki çalışmalarımız bize tümörlerin giderilmesi konusunda çok başarılı olduğunu gösterdi" " diyerek yeni gelişmeleri anlatmıştı.
BU VE DAHA ÖNCEKİ KANSER AŞISI ÇALIŞMALARI KANSERİN SONUNU GETİREBİLİR Mİ?
Büyükçelik, bu aşıların rutinde kullanılabilmesi için ileri çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti:
“Kanser dinamik bir hastalıktır. Kanser hücrelerini yok etmek için kullandığınız teknik ve tedavilere karşı zaman içinde kanser hücreleri direnç geliştirebilir ve tedavi etkinliği ortadan kalkabilir. Bu nedenle ‘kanserin sonunu getirebilir’ ibaresi çok iddialı olabilir. Yeni etkili tedavi yöntemleri geliştirildikçe, ‘kanser kontrol edilebilir kronik bir hastalık haline gelecektir’ ibaresi daha uygun olur düşüncesindeyim.”
Büyükçelik, daha önce yapılan ve kullanıma giren aşı örneklerinin iki grupta toplandığını belirtti ve örneklerle açıkladı:
“Birinci gurup koruyucu aşılardır ve en güzel örnekleri hepatit B ve human papilloma virüs (HPV) aşılarıdır. Gerçekten bu iki aşı gerek karaciğer kanseri, gerekse kadınlarda rahim ağzı kanseri gelişmesini önlemede önemli başarılar elde etmiştir. İkinci gurup ise tedavi edici aşılardır. Bunlara iki örnek, Amerika’da onay almış, prostat kanserinde kullanılan, dendritik aşı spiluecel-T ve melanomda kullanılan t-vec’tir. Bunların yanında çalışmaları halen devam eden kanser aşıları vardır ve sonuçlarını zaman içinde birlikte göreceğiz.”