Güncelleme Tarihi:
Bugün, dünyanın en saygın iklim bilimi kuruluşu olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (The Intergovernmental Panel on Climate Change - IPCC) altındaki Çalışma Grubu I, İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli başlıklı raporunu yayınladı. Rapor, dünyanın iklim sistemlerinin nasıl değiştiğine yönelik çok önemli bilimsel bulgular sunuyor. 195 hükümetin desteklediği bu rapor; insanlığın, tartışmasız, küresel ısınmaya neden olduğu ve gezegenin durumunu kalıcı olarak aşağıya çektiğini belirtiyor. Geçtiğimiz hafta ve aylarda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkede yangın, sel gibi yıkıcı hava olaylarına şahit olurken, raporda bugünden sonra bazı iklim etkilerinin geri döndürülemeyeceği riski konuşuluyor.
IPCC’nin raporuna göre;
*Deniz seviyelerindeki küresel ortalama yükseliş, 1900’den bu yana, son 3000 yıldaki herhangi bir zamandan daha hızlı artış gösterdi.
*Denizel ısı dalgalarının oluşma sıklığı, 1980’lerden bu yana iki katına çıktı.
*Buz tabakası süreçlerindeki belirsizlik nedeniyle, küresel ölçekte deniz seviyesindeki artışın 2100 yılında 2 metreye, 2150 yılında ise 5 metreye kadar olan olası aralığın üzerinde gerçekleşmesi, emisyonların en fazla arttığı senaryoda göz ardı edilemez hal alıyor.
*Deniz seviyesindeki yükselişin, iklim değişikliğiyle en iddialı şekilde mücadele eden yol haritalarında dahi yüz binlerce yıl devam etmesi öngörülüyor.
*Gezegenin büyük bölümü, sıcak hava dalgalarını içeren aşırı sıcaklara maruz kalıyor.
*Son zamanlarda yaşanan aşırı sıcakların gerçekleşmesi, insan etkisi olmadığı durumda, son derece düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
*Akdeniz, Güney Avustralya ile Kuzey Amerika’nın batı kıyılarının artan kuraklıklarla karşı karşıya kaldığını gösteren yeterli kanıt hali hazırda elimizde bulunuyor.
*Mevcut iklim politikaları ve Ulusal Katkı Beyanları doğrultusundaki en iyi tahmin ise, 2100 yılına gelindiğinde küresel ısınmanın 2.7°C’ye ulaştığı senaryo.
*Dünyanın yüzey sıcaklığının en son 2.5°C’nin üzerine çıkması (sanayi devrimi öncesindeki seviyelerle kıyaslandığında), 3 milyon yılı aşkın zamanda gerçekleşmişti. Bu sebeple gezegenin karşı karşıya olduğu ısınma seviyesi, eşi benzeri görülmemiş ölçekte.
FRENİ PATLAMIŞ BİR OTOBÜSÜN İÇİNDEYİZ
Prof. Dr. Doğanay TOLUNAY (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı):
“IPCC’nin 6. Değerlendirme Raporu, ülke görüşleri de dikkate alarak hazırlandığı için açık açık yazmasa da freni patlamış bir otobüsün içinde, son sürat uçuruma doğru gittiğimizi söylüyor aslında. Türkiye olarak bizler de bu otobüsün içindeyiz. Sadece bu yıl yaşadığımız seller, kuraklık ve son olarak orman yangınları gelecekte olabileceklerin göstergesi. Çünkü ülkemiz için yapılan tüm tahminler, modellemeler bu ve benzeri aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığının gelecekte çok daha fazla olacağını ortaya koyuyor.”
KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR
BM İklim Eylemi ve Finans Özel Temsilcisi Başkanı Mark Carney:
“IPCC’nin değerlendirmesi, iklim krizinin ölçeğini ve buna yönelik politika ve stratejik tepkileri anlamak için kritik önem taşıyor. Bu kapsamda politika, iş ve finans dünyasının vereceği kararlarının yönü, dünyanın hızla azalan karbon bütçesi gerçeğine ve insanlık ve gezegene yönelik hızla artan fiziksel riskleri de içerecek şekilde olmalı ve bilime dayanmalıdır. IPCC raporu, kurulların mutlaka okuması gereken bir rapordur. Bu raporun sonuçları, acil stratejik eylemlerin hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu gösteriyor.”
GEZEGENİ NASIL DEĞİŞTİRDİK?
*Süregelen iklim değişikliğinin birçok sonucu, özellikle okyanus, buz tabakaları ve küresel deniz seviyelerindeki değişiklikler, yüzyıl ila bin yıllık zaman dilimlerinde geri döndürülemez hale geldi.
*Son zamanlarda iklim sistemi genelinde yaşanan değişimlerin ölçeği ve mevcut durumu, binlerce yıldır eşi benzeri görülmemiş hale geldi.
*Son on yılda Arktik deniz buzunun seviyesi, 1850’den beri en düşük seviyesine geriledi.
*Rapora kritik eşiklerin dahil edilmesinin sebebi, gerçekleşme olasılığı düşük olsa da bu durumların yaratacağı yıkıcı etkileri göstermek amaçlıdır. Gerçekleşmesi düşük olaylar, örneğin buz tabakasında çöküş yaşanması, okyanus sirkülasyonunda oluşacak ani değişim, bileşik aşırı olaylar ve değerlendirmenin çok üzerinde ısınma gibi durumlar, gelecekte olma olasılığı yüksek sınıfına girdiğinden, göz ardı edilmemiş ve risk değerlendirmesine alınmıştır.
*1,5°C eşiğini ne kadar aşarsak, dünyamızda öngörülemez ve ciddi risklerin oluşma olasılığı o kadar artıyor. Geri döndürülemez etkisi olan bu kritik eşikler, göz önünde bulundurulan emisyon senaryolarında oldukça olası görülen ısınma değerleri için dahi küresel ve bölgesel ölçeklerde meydana gelebiliyor. Antarktika buz tabakasının hızla erimesi ve orman örtüsünün üst tabakasının kuruması gibi iklim sisteminde gerçekleşebilecek ani tepkiler ve kritik eşikler göz ardı edilemeyecek nitelikte değerlendiriliyor.
*Deniz seviyelerindeki küresel ortalama yükseliş, 1900’den bu yana, son 3000 yıldaki herhangi bir zamandan daha hızlı artış gösterdi.
*Denizel ısı dalgalarının oluşma sıklığı, 1980’lerden bu yana iki katına çıktı. 2006’dan bu yana gerçekleşen denizel ısı dalgalarına, insan etkisinin katkısı oldukça olası görünüyor.
*Dağlarda ve kutup bölgelerinde yer alan buzulların, on yıllar, hatta yüzyıllar boyunca erimeye devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda, çözülme sonucu donmuş tabakada tutulan karbonunun atmosfere salınması, bu tabakanın oluşmasını gerektiren bin yıllık zaman dilimi göz önünde bulundurulduğunda geri döndürülemez etki yaratıyor.
*Buz tabakası süreçlerindeki belirsizlik nedeniyle, küresel ölçekte deniz seviyesindeki artışın 2100 yılında 2 metreye, 2150 yılında ise 5 metreye kadar olan olası aralığın üzerinde gerçekleşmesi, emisyonların en fazla arttığı senaryoda göz ardı edilemez hal alıyor.
*Deniz seviyesindeki yükselişin, iklim değişikliğiyle en iddialı şekilde mücadele eden yol haritalarında dahi yüz binlerce yıl devam etmesi öngörülüyor.