Güncelleme Tarihi:
Eskiden bir işte uzun yıllar çalışmak hatta o işten emekli olmak çok değerliydi. Bu durum çalışanın başarısını ve istikrarını gösterirdi. "Taş yerinde ağırdır", "Yuvarlanan taş yosun tutmaz" gibi atasözlerimizle kalıcılığın değeri vurgulanırdı.
Yıllar geçti, devir değişti. Artık aynı yerde 8-10 yıl çalışmak Y ve Z kuşağı tarafından başarısızlık ve olduğun yerde sayma olarak görülüyor. Yeni nesil bunun sebebini, “İş değiştirdikçe maaşımı yükseltebiliyorum, daha üst pozisyonlara geçebiliyorum, aynı yerde uzun seneler çalışınca hem maaşım istediğim düzeye gelmiyor hem de yükselemiyorum” diye özetliyor.
Öte yandan denklemin bir de işveren ayağı var. Kişinin sıklıkla iş değiştirmesi, geçmişte işverenlerin sakıncalı gördüğü bir özellikti. Y ve Z kuşağı, bu durumun avantajlarını vurgulasa da dezavantajların devam ettiğini söyleyenler de var.
Bir Sorudan Fazlası'nda bu kez önce çeşitli iş kollarında çalışan kişilerin sık iş değiştirmeye dair bakış açılarını dinledik, ardından da İnsan Kaynakları Danışmanı Tuba Karagöz Sever'e "Sürekli iş değiştirmek iyi mi kötü mü?" diye sorduk...
Kariyerin başlarında maaş ve becerileri artırmak için iş değiştirmek yeni bir şey değil ancak bu durumun giderek daha yaygın hale geldiği görülüyor. ABD merkezli bağımsız bir kuruluş olan Çalışan Fayda Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre, 2022 yılında 20 yaş ve üzeri çalışanların yüzde 22,3'ü işlerinde bir yıl veya daha kısa süre çalıştı. Yaklaşık yüzde 33'ü ise işlerinde iki yıl veya daha az zaman geçirdi. Bu rakamlar, 2006'dan bu yana ölçülen en kısa süreler.
‘YILLAR GEÇTİKÇE TAZMİNAT ARTIYOR VE İŞİ BIRAKMAK ZORLAŞIYOR’
Beren G. (35)
Sürekli iş değiştirmek eskiden hem işveren hem çalışan açısından kötü bir imajdı. Ancak günümüzde, özellikle yeni neslin cesaretiyle olağan bir durum olmaya başladı. Ben yine de bir işe girdiğim zaman çok zor durumda kalmadığım sürece çıkamıyorum.
Yıllar geçtikçe tazminat artıyor ve işi bırakmak daha da zorlaşıyor. Ama sanırım algı yavaş yavaş değişiyor. Artık işine gelmeyen daha iyisini bulduğunda gözünün yaşına bakmadan işten çıkabiliyor. Hatta iş bulmasa bile, sosyal medya ve çevre sayesinde mutlaka bir iş bulunabileceği inancı arttı.
Artık iş geliştirme kursları ve programları var. Özellikle evli ve çocuklu olmayanlar, en azından bu kurslara gidip kendini geliştirebiliyor. Kısacası maaşa doğru düzgün zam yapmayarak üstü kapalı ‘Seni istemiyorum’ mesajı veren iş verenlere karşı "Beni istemeyeni ben hiç istemem" cesaretiyle sık sık iş değiştirmek artık daha kolay...
Geçtiğimiz günlerde New York Times’ta yer alan bir haberde 24 yaşında üç işten ayrılan Pranav Ravikumar’ın görüşlerine yer verildi. Ravikumar, Aralık 2020'de mezun olduktan bir ay sonra, bir ilaç şirketinde yönetim eğitim programına geçti ve e-ticaret analisti oldu.Ancak danışmanlık firmalarında ve yeni kurulan şirketlerde bulunan türden daha hızlı tempolu bir iş istiyordu. Ayrıca ilaç şirketindeki işi Ravikumar'ın Washington'daki ailesinden ve arkadaşlarından uzağa, Ohio'ya taşınmasını da gerektirdi. Ekim 2021'de Ravikumar, küçük e-ticaret işletmelerini satın alan ve geliştiren bir şirketle anlaştı ve Washington'a geri taşındı. Birkaç ay sonra yöneticisiyle stratejiye daha fazla dahil olmak hakkında konuştu ama istediği olmadı, işten ayrıldı. Yeniden iş aramaya başladı. Pazarlama alanında bir iş buldu. Hızlı iş değişimlerinin kendisi için olumlu bir deneyim olduğundan bahseden Ravikumar, “İlk işimdeki başlangıç maaşımı neredeyse iki katına çıkardım ve bu benim için önemli. Ayrıca sektörler arasında hızlı bir şekilde çok fazla profesyonel deneyim kazandım” ifadelerini kullandı.
‘MAAŞINIZIN DAHA İYİ OLMASI İÇİN BİR YERDE EN FAZLA İKİ YIL ÇALIŞILMALI’
Hasan K. (25)
Liseyi bitirip üniversiteyi kazanamayınca, biraz da ailemin zorlamasıyla iş aramaya başladım. Aylak aylak gezerken bir kadın kuaföründe ‘ÇIRAK ARANIYOR’ ilanını gördüm. İşe alınacağıma dair hiç umudum yoktu. İçeri girdim, gayet güzel karşılandım, kendimi tanıttım ve benden istenenleri anlattılar. 15 dakika içinde anlaştık ve işe alındım. Hatta ailem de hemen iş bulmama çok şaşırdı. Evraklarımı hazırladım ve üç gün sonra işe başladım. Görevim, ortalığı toplamak, gelen müşterilerle ilgilenmek ve getir-götür işleri yapmaktı.
Bir yıl boyunca gayet güzel bir şekilde çalıştım. Ailem de eve para getirdiğim için mutluydu. Ama bir yılın sonunda ben pek mutlu değildim. Çünkü maaşım azdı ve artacak gibi de durmuyordu. Başka iş aramaya başladım. Bir-iki ay sonra çalıştığım yere yakın bir başka kuaförde iş buldum. Eski çalıştığım yerden maaşı biraz daha yüksekti ve hemen kabul ettim. Bir buçuk yıl da burada çalıştım ve kesim tekniklerini öğrendim. Hatta kursa giderek belgemi de aldım. Artık burada durmamın anlamı yoktu, alacağımı aldım ve maaşım da pek artmayacaktı. İstifa ettim.
Başka iş aramaya başladım. Üç aylık işsizlikten sonra başka bir yerde işe başladım. Maaşım diğer çalıştığım iki yerin daha da üstündeydi. Bir yıldır burada çalışıyorum. Belki bir yıl daha devam ederim. Ama asla üç yıl bir yerde kalmam. Maaşınızın daha iyi olması için bir yerde en fazla iki yıl çalışılmalı. Ne kadar uzun süre kalırsanız maddi anlamda o kadar eziliyorsunuz. Sonuçta her ne iş yaparsanız yapın para için çalışıyorsunuz. O nedenle İş bulamam" ya da "Yeni işe nasıl uyum sağlayacağım?" gibi kaygıları bir kenara bırakmak gerekiyor.
İnsan kaynakları danışmanlık şirketi Robert Half tarafından Mayıs ayında ABD'deki çalışanlar arasında yapılan bir ankete göre, 18-26 yaş grubundakilerin yüzde 74'ü ve 27-42 yaş grubundakilerin yüzde 62'si ya yeni bir iş arıyor ya da önümüzdeki altı ay içinde aramayı planlıyor.
Ahmet A. (32)
Stajyer olarak başladığım bilişim sektöründe 10 yılımı tamamladım. İşe ilk başladığım zamandan bu yana bir yerde iki yıldan fazla çalışmadım. Şöyle detaylandırayım; staj yaptığım yer benden çok memnun kalınca, üniversiteye giderken ders saatlerime göre ayarlayıp çalışmaya başladım.
Okul bitince de aynı yerde tam zamanlı olarak çalışmam için teklif geldi, kabul ettim. Yeni mezun olarak direkt işe başlamak harikaydı. Bir yıla yakın çalışmaya devam ettim ama stajı da aynı yerde yaptığım için başka bir iş ortamı görmek istiyordum. İş arayışına başladım ve okurken çalışmanın avantajını gördüm.
Yeni mezun birine göre epey tecrübeliydim, hemen işe alındım. Üstelik ilk maaşımdan daha yüksek bir rakama anlaştım. Burada çok iyi bir müdürle tanıştım, beni çok sevdi. Ağabey kardeş gibi olduk, ondan çok şey öğrendim. İki yıl beraber çalıştıktan sonra ağabey dediğim müdürüme iyi bir iş teklifi geldi, üstelik kendi ekibini kurabileceği bir ayrıcalık da tanındı. Tabii ki ilk aklına gelen ben oldum. 25 yaşındayken üçüncü işime başladım, üstelik müdür yardımcısı olarak.
Tabii bu durum yeni başladığım şirketteki eski çalışanların hiç hoşuna gitmedi. Ekipteki insanlar yaşımın onlardan küçük olmasına rağmen üstleri olmamı kabullenemedi. Çok zor bir çalışma ortamıydı, yine de pes etmedim. Ta ki müdürüm iş yerinde bir sebepten tartışıp istifa edene kadar…
“Müdürüm giderse ben de giderim” dedim ve işten ayrıldım. Tecrübem vardı, bana iş mi yoktu? Nitekim yanılmadım ve sadece üç ay sonra yeni kurulan yazılım ajansında ekip lideri olarak çalışmaya başladım. Şimdi ajanstaki altıncı yılım doldu. Buradaki misyonumu tamamladığımı düşünüyorum ama hem ekibimi hem de işimi sevdiğim için istifa edemiyorum. Tabii bir de tazminat gerçeği var.
Chicago merkezli işe alım firması Recruit Rockstars'ın CEO'su Jeff Hyman, işverenlerin sıklıkla iş değiştirenleri ‘büyük bir baş ağrısı’ olarak tanımladığının altını çizdi. “İnsan kaynakları yöneticileri bu durumun düzeleceğini umuyor ama her geçen ay daha da kötüye gidiyor” diyen Hyman, “İşin bir de özgeçmişte nasıl göründüğü konusu var. Sıklıkla iş değiştirmek gençlere maaş ve terfi anlamında olumlu deneyimler yaşatsa da birçok işe alım uzmanı, geleneksel işverenlerin özgeçmişinde kısa aralıklarla iş değiştirdiği görülen adayları hâlâ riskli olarak görüyor” ifadelerini kullandı.
‘EN BÜYÜK PİŞMANLIĞIM 11 YILDIR AYNI İŞTE ÇALIŞIYOR OLMAK’
Hatice A. (36)
Ben uzun süre aynı şirkette çalışanlardanım… Tam 11 yıldır oldu. İş değiştirmeyi bazen düşünsem de cesaret edemiyorum. Çünkü tazminatım beni koltuğuma bağlıyor. Mutlu çalışıyor muyum? Tabii ki hayır…
Çalışma arkadaşlarımla birlikte maruz kaldığımız mobbing'i anlatsam kitap olur herhalde… Her yıl iş veren tarafından sınırlı oranda zamma mahkûm edilmemiz, istifaya zorlanmamız ve yeri geldiğinde aşağılanmamız yaşadıklarımızdan bazıları… Açıkça itiraf edebilirim ki en büyük pişmanlığım 11 yıldır aynı işte çalışıyor olmak.
Dönem dönem aramıza katılan genç arkadaşlar oluyor. Çoğu iki-üç yıl içinde üç-dört yer değiştirmiş oluyor. Sanırım şirketler artık bunu pek dikkate almıyor. Sonuçta bir kişi bu kadar çabuk iş değiştirdiyse seni de mutlaka yarı yolda bırakır. Öte yandan bu insanların hem cesaretlerine hem de bu kadar çabuk iş bulmalarına şaşıp kalıyorum. Hatta birisine “Ortam mı kötüydü, neden en fazla iki yıl kalıyorsun?” diye sorduğumda uzun süre kalınca gözden düşüldüğünü, maaşın artmadığını ve heyecanın bitebildiğini söylemişti. Kendime bakınca haksız da sayılmazlar. Zaten onları gördükçe kendime daha çok öfkeleniyorum.
Bir de aktif olarak çalışan herkes bilir ki, son gelen her zaman daha çok para alır. Bu arkadaşlarımız da bizden genç olmalarına rağmen neredeyse bizle aynı maaşla işe başlıyorlar. İşe başladıkları andan itibaren hep tetikte oluyorlar. Eğer başka bir iş varsa hemen oraya geçiyorlar. Biz ise "Aman düzenimiz bozulmasın" diye tüm baskılara rağmen üç kuruş paraya ömrümüzü çürütüyoruz.
‘GÜNÜMÜZDE YÖNETİCİLER BU GÜNDEMDEN MUZDARİP’
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz İnsan Kaynakları Danışmanı Tuba Karagöz Sever, “Günümüzde iş dünyasının yönetim fonksiyonlarında yer alan yöneticiler, bu gündemden oldukça muzdarip… Geçmiş yıllarda bu konu hakkında konuşuyor olsaydık, 'dezavantaj' gibi yorumlar duyardık. Bir İK profesyoneli olarak ben de öyle derdim. Fakat, son 10 yıldır dünyada ve ülkemizde de artan teknolojik gelişmeler, kuşak farklılıkları, çalışanlarda farkındalığın yüksek olması ve buna bağlı olarak beklentilerin ön plana çıkmış olması, farklı yaklaşımlara sebep oluyor” dedi.
Sever, şöyle devam etti:
-- Yeni kuşak çalışma yaklaşımından dolayı işverenler de çalışan bulmakta zorlanabiliyor. Kalifiye, işin teknik ve mesleki alanlarında hakim, üretken, kuruma bağlı gibi bir dolu beceri yan yana geldiğinde işleri daha da zor hale geliyor. Oysa ki, yeni dönem çalışma dünyası o kadar dinamik ve hızlı akıyor ki bu yaklaşımın hakkından ancak yeni kuşak gelebilir.
-- Stabilite yerine, esnekliği, girişimciliği, çevikliği, yaratıcılığı, proaktifliği bekleyerek kurumlara adım atıyorlar. Bulamadıklarında da çok hızlı karar verip, farklı arayışlar içine girebiliyorlar. Bu yaklaşımların farkında olan işverenler, diretmekten çok, uyumlanmaya, yeni nesil çalışanlara uygun çalışma ortamları sunmaya gönüllü ve kararlı oluyor. Bugün başarılı kurumlara baktığımızda bunu yakından görebiliriz. Yetenekleri kurumlara çekmeye kafa yordukları kadar, 'Bu yetenekleri nasıl elde tutarız' noktasında da ciddi çalışmalar yapıyorlar.
‘ŞU AN KURUMLARIN EN TEPESİNDE YER ALAN YÖNETİM KADROSU Y KUŞAK AĞIRLIKLI GRUPTAN OLUŞUYOR’
20 küsur yıl önce X kuşağının hakim olduğu yönetici pozisyonlarını artık Y kuşağının devraldığını söyleyen Sever, “Düşünsenize, 20 küsur yıl önce X kuşağı mensuplarının ağırlıkta olduğu yönetim kadrosu ile işe başlamış bir çalışan olarak o zamanın şartları ile daha itaatkar, yönlendirmeye açık, daha sakin çalışanlar olarak profesyonel yaşamın içinde var olmaya çalışıyorduk. Bugün baktığımızda, Y kuşağından bireylerin zamanla yönetim pozisyonlarını devraldığını görüyoruz. Teknoloji değişiyor, dünya değişiyor, hal böyle olunca insanlar yani kuşaklar da yerinde durmuyor” dedi.
‘ARAŞTIRMALAR, GELECEĞİN DÜNYASINDA HER BİREYİN YAŞAMI BOYUNCA 14-15 FARKLI İŞTE ÇALIŞACAĞINI GÖSTERİYOR’
“Y ve Z kuşağının özelliklerinden birinin de kuralları yeniden yazma isteği olduğunu artık hepimiz biliyoruz” diyen Sever, “Geçmiş dönemde baktığımızda, işe alım sürecinde bir adayın çok sayıda iş değişikliği yapmış olması bizim için negatif bir özellikti. Şimdilerde araştırmalar, geleceğin dünyasında her bireyin yaşamı boyunca 14-15 farklı işte çalışacağını gösteriyor. İnsan kaynakları süreçleri yeni nesil iş yaşamına uygun olarak bu doğrultuda yeniden gözden geçiriyor. Belki 15 değil ama iş yaşamı boyunca 7-8 iş değişikliği yapmak artık negatif bir özellik olmaktan çıkıyor” dedi.
‘SADECE MAAŞ İÇİN İŞ DEĞİŞTİRMENİN RİSKLERİ VAR’
“Sadece maaş artışı için sık iş değiştirmenin riskleri de var. Daha yüksek maaş sunuluyor diye farklı bir şirkete/pozisyona geçtiğinizde burada başka sorunlar karşınıza çıkabilir, farklı durumlar yaşanabilir” diyen Tuba Karagöz Sever, “Bu durum kişide motivasyon düşüklüğü ile birlikte yine işten ayrılma kararını da beraberinde getirir. Maaş odak noktasında olup bu tarz girişimlerde bulunulması daha can sıkıcı durumlara maruz bırakabilir. İş değiştirmeyi kafasına koyan arkadaşlarımıza şöyle bir mesaj vermek isterim: Mevcut durumlarını çok iyi analiz etmeleri, potansiyel fırsatları çok iyi değerlendirmeleri ve en önemlisi de bireysel farkındalık ve beklentilerini de masaya yatırarak karar vermeleri hata yapma oranlarını azaltacaktır” ifadelerini kullandı.
ÇOK UZUN SÜRE AYNI İŞ YERİNDE ÇALIŞMANIN DEZAVANTAJI NEDİR?
Tuba Karagöz Sever’e çok uzun süre aynı şirkette ve pozisyonda devam etmenin çalışanlar boyutunda dezavantajının ne olduğunu sorduğumuzda, “İş yaşamına, uzmanlık alanına dair körelme riski, stabil bir döngü içerisine girme ve olası diğer fırsatları gözden kaçırma durumları ortaya çıkıyor” cevabını verdi.
Fotoğraflar: iStock