Geri sayım

BİRGÜN birileri geldi ve bizi uyandırdı.

‘‘Finito la festa!’’ Eğlence bitti dediler.

Parayı verirken, nasıl harcayacağımızın reçetesini de önümüze koydular.

Akıl, ders çıkartabilme yeteneğidir.

Yine birgün, yine birileri gelip ‘‘Bu oyun buraya kadar’’ demeden aklımızı başımıza alıp Kıbrıs meselesini düşünme ve gerçeği görme zamanı da geldi.

Ağustos Avrupa'da tatil ayı. Geçen hafta tatile çıkmak üzere hazırlık yapan Avrupalı diplomatlar ağız birliği etmişçesine aynı konular üzerinde durdular.

Özetle şunları söylüyorlardı: ‘‘Eylül ayından itibaren, Türkiye ile ilgili iki konu gündemimizde daha da ağırlık kazanacak.’’

Avrupalı diplomatların dikkat çektikleri konular Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikaları'nın oluşumunda Türkiye'nin çekinceleri nedeniyle sürecin tıkanması ve Kıbrıs.

* * *

AVRUPA, Kıbrıs konusunda kararını verdi. Kıbrıs'ı tam üyeliğe alacaklar. İlk dalganın başındaki ülkeler arasında Kıbrıs. ‘‘Bu konuda hiç kimse kendisini aldatmasın, sorun çözülmeden Avrupa Kıbrıs'ı almaz demesin’’

Bana sorarsanız, Avrupa hata yaptı. Tam üyelik görüşmelerinde Rumları muhatap kabul etmekle yetindi. Türklere bu görüşmelere katılma olanağı sağlayacak özel bir statü vermedi.

Türklerin iradesinin müfredat çalışmalarına yansıyıp yansımamasını umursamadı.

Ama, biz de bu süreci geri çevirecek, bırakın çevirmeyi, durduracak bir şey yapabildik mi?

Hayır. Yunanistan Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'nin meselesi haline getirme stratejisini başarıyla hayata geçirirken, bizimkilerin izlediği politikalar ne kazanç sağladı?

Durum daha da kötüleşti. Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması Türkiye'nin Avrupa Birliği içindeki durumunu daha da kritik hale getirdi. Türkiye, Avrupa ile üyelik görüşmeleri sırasında Yunan vetosunu aşsa bile, bu kez birçok konuda Kıbrıs Rumlar'ının vetosu ile karşı karşıya kalacak.

* * *

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bu ayın 28'inde BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile Avusturya'da bir araya geliyor.

Denktaş, Kasım'da terk ettiği dolaylı görüşmelere geri mi dönüyor?

Başbakan Ecevit, ‘‘Her şeye rağmen diyalogdan yanayız’’ diyerek artık bir şeyler yapma zamanının geldiği sinyalini verse de Denktaş böyle bir izlenim bırakmak istemiyor.

Ama yanlış yapıyor. Bu pazarlık üslubunun etkisi yok artık. Hele de inandırıcılığını tamamen yitirmiş olan, gemileri yakma taktiği hiç etkili olmuyor.

* * *

NEW York'ta görüşmelerin yeniden başlaması halinde, Türk tarafının ilgisini çekecek öneriler hazırlandığı haberleri geliyor. AB içinde Türkler'e veto hakkı tanıma gibi.

Türkiye, Avrupa Birliği'nin ilerleme raporu yazılmadan önce, yani bu ay içinde Denktaş'ı görüşme masasına dönmesi için ikna etmeli, bunu gerekli gördüğünü yüksek sesle söylemelidir.

Kıbrıs konusu artık, göstermelik demeç ve girişimleri kaldıracak durumda değil.

Türkiye ve KKTC, çözümü isteyen taraf olduklarını gösterecek şaşırtıcı adımlar atarsa ancak pazarlık gücünü elinde tutabilir.

Yoksa yine bir gün birileri gelir ve bazı şeyleri dikte ederler.

O zaman da bunun hesabı fena sorulur. Kimlerden mi? Kıbrıs konusunda en ufak muhalefeti bile vatan hainliğiyle damgalayıp, bugüne kadar sadece kendi bildikleri politikaları, hiç bir şüpheye bile düşmeden uygulayanlardan.
Yazarın Tüm Yazıları