Genç kadınların bardaki rekabeti

Fark etmemek, dehşet içinde gözlem yapmamak mümkün değil.

Haberin Devamı

Bazı kadınlar popüler gece kulüplerinde ciddi bir rekabet içine giriyor ve neler neler yapıyorlar.

Ve genelde onlar: 18-25 yaş arası henüz çalışmayan kadınlar.

Geçen gece böyle bir grup vardı. ıçlerinden biri benim yanımdaki 30’larındaki kadını bile isteye birkaç kere ittirdi mesela.

Büyük olasılıkla, gruplarındaki erkeğe fazla yanaşıp “tehdit” oluşturmaması için...

Hemen çaprazımda iki kız daha vardı.

Müthiş güzel giyinmişler, ama biraz da ne kadar parıltılı şey varsa takıp takıştırmışlar gibi.

Dedim (iç ses) “Geleceğin ikoncanları bunlar”.

Neyse, bir tanesi hemen dev çantasından küçük makyaj çantasını çıkardı ve oracıkta zaten boya küpü olan yüzünü yeniden yeniden boyamaya başladı. Maksat herhalde açık: Yüzüm düşmesin, evden çıktığım gibi görüneyim, parıltım eksilmesin, Tolgacan (temsili isimdir) makyajımın aktığını fark etmesin, filan...

Bunca gerilimli rekabetin karşılığında erkekler ne yapıyor peki?

O da bir başka yazının konusu...

Haberin Devamı

Madonna yazın İstanbul’a gelebilir

Var mısın Yok musun yarışması için filan değil. Peki ne için?

Konser vermek için! Çünkü daha yeni biten Sticky&Sweet turnesi 2009 yazında da devam edecek ve Madonna bu kez Avrupa’da gitmediği şehirlere uğrayacak.

Bu haber resmi sitesinde yayınlandı.

Ama henüz o şehirler belli değil. Bu yazı yayınlandığında açıklanmış da olabilir. ıstanbul’un o gidilmeyen Avrupa şehirleri arasında olması ise olasılıklardan biri tabii.

Çünkü turne kapsamında geçen yıl başta Amsterdam, Paris, Nice, Valencia, Londra, Berlin, Viyana, Atina olmak üzere birçok şehre gidildi. Hatta Sırbistan-Karadağ’daki Budva’ya bile.

Eh, geriye kalanlar arasında ıstanbul en kuvvetli aday.

Şayet bizden bir organizatör bu işin altına girmeyi okeylerse...

Bedük elbiseyle poz mu verdi

Bağımsız Filmler Festivali’nin (yani !f ıstanbul) 13 şubat’ta Ghetto’da yapılacak açılış partisinin Facebook sayfasına girince şaşırdım.

Siyah gözlükleri ve takım elbiseleriyle tanıdığımız Bedük, mavi bir elbise giymiş, altına da spor ayakkabıları çekip poz vermişti!

“Vay be” dedim, şahane bir şey yapmış, ne cesaret!

Ama sayfayı okuyunca anladım ki, o mavi elbiseli adam Bedük değil! Berlin elektronik müzik camiasının en havalı ismi DJ Paul

Kalkbrenner (kalk birader  der gibi, nasıl bir soyad bu).

Partinin konuğu oymuş meğer.

Ama bu kadar mı hem fiziksel hem de tarz olarak benzerlik olur.

Kim kimden kopya çekti acaba? şoktayım...

Haberin Devamı

!f İstanbul’da dikkat çekenler

Partisinden bahsetmişken filmlerine değinmemek olmaz.

İşte, şubatın 12’sinde başlayacak !f ıstanbul filmlerinden gözüme çarpanlar:

· The Burning Plain: Paramparça Aşklar ve Köpekler ile 21 Gram’ın senaryo yazarı Guillermo Arriaga’nın ilk filmi. Charlize Theron’la Kim
Basinger ve de çöl atmosferiyle aşk yaşanan karavan başrolde...

· Nick ve Norah’nın Bitmeyen şarkıları: Sevdiğiniz kişiye üzerinde titizlikle uğraşılmış cd’ler yapıp hediye etmekten ve gece hayatından hoşlanıyorsanız bu filmi izlemekte fayda var. Yeni tür bir romantik komedi gibi görünüyor. Ayrıca filmden alıntılanan cümle çok iyi: “Pantolonumu hiç yıkamam, çünkü geceyi üzerimde taşımayı seviyorum.”

· Berlin Calling: Berlin’in gece (ve seks) yaşamı, gözde dans müziği DJ’leri, kısacası insanlar arası bohem ilişki trafiğini ortaya koyan belgeselvari bir film. Bedük’e benzeyen adamımız Paul başrolde.

· Lynch / Perdenin Arkasında: Tabii ki ünlü yönetmen David Lynch ve gizemli dünyası üzerine bir belgesel, meraklısı için kaçmaz.

· Herkes Gibi Ol: Eşcinselliğin yasak, ama cinsiyet değiştirme ameliyatının legal olduğu ıran’dan çarpıcı bir film. Ameliyat olmak için kuyruğa girenler, olduktan sonra yeni hayatını konuşanlar...

· Ah şanslı Adam: !f’te gösterilecek eski (1973 yapımı) ama kült sıfatıyla anılan filmlerden biri. Başrolde Otomatik Portakal’daki şaşkın pörtlek gözlerini unutamadığımız Malcolm McDowell var. Altyazı Dergisi’ne göre sıkı bir kapitalizm eleştirisiymiş. Bu dönemde aydınlatıcı olabilir.

· Divizionz: Bunu da hayatımda hiç Uganda filmi seyretmediğim için seçtim! Uganda’nın başkenti Kampala’da “Yes! That’s Us” denilen bir grup tarafından yönetilmiş film. Bir “Tanrıkent” tadı sezdim ben, bilemiyorum...

Yazarın Tüm Yazıları