First Lady kırmızıyı bir Kübalıya borçlu

Barack Obama başkanlık töreninde yemin ediyor. Amerika Obama ile birlikte, yeni dönem için umut gözyaşları dökerken, töreni atölyesinden izleyen Narciso Rodriguez elbisesi için ağlıyor. Ne de olsa, First Lady’nin modacısı.

Balerin resimleri. Gol atan futbolcu resimleri. Finali göğüsleyen sprinter resimleri. Zirveye tırmanan dağcı resimleri. Eğlencede, kutlama resimleri.

Resimlerin ortak noktası hareket ve gerilim. Birbiriyle uyumlu ya da uyumsuz hareketler, Rodriguez’in aklını zorluyor. Yaratıcılığını körüklüyor.

Modacı Narciso Rodriguez günün bir bölümünü atölyesinin duvarlarındaki resimleri süzmekle geçiriyor. Ama, şu anda değil, şu anda o TV’ye kilitli ve çok heyecanlı.

TV’de yeni başkan Obama’nın yemin törenini izliyor. Pek çok Amerikalı gibi, Rodriguez’in de gözlerinden yaşlar boşanıyor. Sadece Obama’nın seçilmesinden duyduğu heyecan değil. Onun çok başka, özel bir nedeni daha var.

Narciso Rodriguez 1961’de Küba’lı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geliyor. Babası Havana’da sıradan bir işçi. Kendi yaşamından memnun, ama oğlu için kaygılı. Onun hukuk okumasını istiyor. Amerika’da.

Bir yolunu bulup, aile kendini Amerika’ya atıyor.

Üniversite öncesinde Rodriguez sağda, solda çalışmaya başlıyor. Bir iş, sonra bir başka iş, derken yeni bir iş. Sonuncusu, bir moda evinde.

O modayı, moda onu çok tutuyor. Hukuk okumaktan vazgeçiyor. Bir yandan moda evinde çalışırken, bir yandan da moda üzerine eğitim alıyor.

Okulu bitirdikten sonra, mesleğin inceliklerini keşfetmeye başlıyor. Her keşif, ona bir sonraki adımı hazırlıyor. Daha büyük bir moda evinde çalışmak.

Basamakları hızla tırmanıyor. İsteğine ulaşıyor, o dünya çapında ünlü bir markada model çizmeye başlıyor. Özellikle kadın modelleri.

Babası mutsuz. Babanın rüyası, oğlunu avukat görmek, ama oğlan, ne idüğü belirsiz modacı olmuş çıkmış, babaya göre, işe yaramaz bir meslek. Hele de, günün birinde oğlan Küba’yı görmek istediğini söylediğinde, babanın tepesi iyice atıyor. Ailede gerilim.

Rodriguez babasının kaprislere aldırmıyor. Yolunda emin adımlarla ilerliyor. Yanında çalıştığı dünya markası ona yetmiyor, New York gibi, gayya kuyusu bir yerde kendi moda evini açıyor.

Çizdiği modeller kısa süre içinde kapış kapış. Durum moda dergilerinin dikkatinden kaçmıyor. Dergiler sıraya giriyor, onunla röportaj için.

ÖNCE ZİRVE SONRA FELAKET

2004’te o artık zirvede. Yılın modacısı seçiliyor. O da ne, 2005’te zirvede yine o var. İkinci kez yılın modacısı.

Zirve, ister istemez ona yeni kapılar açıyor. Çevresi genişliyor. Carolyn Bessette isimli genç ve güzel bir kadınla tanışıyor. Hayatındaki en iyi arkadaşıyla. Bessette daha sonra, Başkan Kennedy’nin küçük oğlu John Kennedy Jr. ile evleniyor. Ne yazık ki, John ve Carolyn bir uçak kazasında can veriyor. Rodriguez’i ömür boyu ve hala ağlatan acı.

İki yıl üstüste zirvede, buna rağmen, 2007 onun için tam felaket. İş yaptığı İtalyan moda evi iflas ediyor. İflastan Rodriguez de payını alıyor. Hesabı, kitabı şaşıyor, ekonomik olarak çökmenin eşiğine geliyor.

Geçen yılın başında imdadına Michelle Obama yetişiyor. Başkan Barack Obama’nın eşi.

O sırada Obama başkanlık kampanyasına henüz başlamak üzere. Rodriguez özel bir davette Obama çifti ile tanışıyor. Michelle Obama Rodriguez’i moda dergilerinden tanıyor. Obama çifti ve Rodriguez birbirlerine çabuk ısınıyor. Ve Michelle’in önerisi:

"Bana yeni elbiseler diker misin?"

Rodriguez seçimin sonucunu bir yıl önce elbette bilmiyor, ama sevinçten de uçuyor. Ne çizmeli, ne çizmeli, nasıl olmalı, diye geceler boyu kafa patlatıyor. Tamam, hareket ve gerilim olmalı, sembol olmalı. Duvarlardaki hareketli resimler o nedenle. Desenlerine ışık tutsun diye.

Barack Obama başkanlık töreninde yemin ederken, Michelle Obama’da bir elbise. Siyah fon, geçmişi simgeliyor. Kırmızı ateş gibi desen ise yeni dönemde parlayacak yıldızı.

Amerika Obama ile birlikte, yeni dönem için umut göz yaşları dökerken, Rodriguez atölyesinde çizdiği elbisesi için ağlıyor. Ne de olsa, First Lady’nin modacısı.

Bununla birlikte, Rodriguez üzgün. Çünkü, First Lady tek bir modacıya bağlı kalmak istemiyor. Elbiseleri taşıyan kendisi olduğu için, kendi stilini yaratmak amacında.

Modacılar arasında şimdi hızlı bir rekabet var.
Yazarın Tüm Yazıları