Paylaş
ADALET Komisyonu'nda bir Beyefendi diyor ki, ‘Maksat kadının mağduriyetini mi önlemek, yoksa onu servet sahibi mi yapmak?’
Kendine göre haklı. Çünkü, her şey onun. Servet onun, çocuk onun, kadın da onun.
‘İster severim ister döverim’ demiyor ve de her zaman noktayı şöyle koymuyor mu?
‘Ya bu deveyi güder, ya bu diyardan gider!’
Ama şimdi aklı evvel, ‘Batı’ özentisi birileri çıkıyor ve ona, ‘‘Eşiniz giderken, evlilikten sonra edindiğiniz servetin yarısını da alır öyle gider' diyor.
İşte gümbürtü orada kopuyor.
İş ‘mal'a gelince, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin erkek egemen zihniyeti apaçık ortaya çıkıveriyor.
Kadın haklarına saygının özünde, insan hakları bilincinin yattığını anlamayan zihniyet, en iğreti kravatlı en iğreti takım elbiseli hali ile tüm ilkelliğini ortaya döküyor.
Dünkü gazetelerin çoğunda, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün istifası çerçevesinde değerlendirilen olay, Türkiye açısından çok daha derin bir anlam taşıyor.
En en temel konularda eşitlik, hak ve paylaşım kavramı oluşmamış kafalarla yeniden yapılanma sancılarına, değişim ihtiyacına çözüm bulmanın imkansızlığı ortaya çıkıyor.
Bu kafalarla 21'inci yüzyılda ancak kriz yaratılır, çözüm için önce bu kafayı değiştirmek gerekiyor.
* * *
BUGÜNKÜ Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'ta kabul edilen 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi'dir.
Yani üzerinden 75 yıl geçmiştir.
O günden bugüne dünyada ve Türkiye'de yaşanan toplumsal değişimin dışında kalmış, günün ihtiyaçlarına yanıt veremez hale gelmiştir.
Fakat en ilginci bu yasanın değişimi için 50 küsur yıldan beri çalışılmaktadır ve Türkiye bir türlü bu değişikliği gerçekleştirememektedir.
Neden?
Sorun nedir?
Sorun, sevgili okuyucularım, kafaları değiştirememe sorunudur.
* * *
BUGÜN Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde komisyonlarda ele alınan yeni yasa tasarısı, 1994 yılından bu yana çok geniş çevrelerin katkılarıyla oluşturulmuş bir uzlaşma metni.
Özellikle kadın örgütleri yasayı destekliyor.
Aile reisliğinin eşler arasında eşit paylaştırılması konusunda güçlükle sağlanan uzlaşıdan sonra, şimdi malların paylaşımı konusunda sorun yaşanıyor.
Aslında, kadınlara yeni bir hak verilmesinden kaynaklanıyor.
Yoksa, yasaya göre, isteyen evlenirken ya da daha sonra notere gidip, mallarını nasıl paylaşacakları konusunda tercihte bulunabilirler.
Bu konuda yetkililer şöyle diyor: ‘Eşler dilerlerse, eski yasada var olan akdi rejim olarak, Mal Ayrılığı, Paylaşmalı Mal Ayrılığı, Mal Ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler.'
* * *
KOMİSYON önümüzdeki hafta toplanacak, umuyorum önceki günkü toplantıya katılmayan üyeler de katılırlar, bu madde yeniden ele alınır ve eski haline döndürülür.
Ailede kadının rolünü ve emeğinin değerini hiçe sayan, evliliği sadece soyun devamını sağlamak olarak gören kafalara bir zift sözüm var.
Bu kafalarla bir yere gidilmiz. Kadınlardan korkan toplumlar, geleceklerini cesaretle inşaa edemezler.
Paylaş