Ferai Tınç: İstanbul Boğazı için eyleme davet






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

O kadar büyük gösteriler olmasaydı eğer, Avrupa Birliği Zirvesi gazete ve televizyonların ilk haberleri arasında yer alabilir miydi acaba?

Karnaval atmosferinde ortaya çıkan şiddet sahneleri, uluslararası görsellik avcılarının dikkatini, Allah'ın İsveç'inin küçük bir kentine çeker miydi?

Çekmezdi. Her zamanki gibi Zirve haberleri kendilerine ayrılan ağırbaşlı yerlerde boy gösterip arşiv yollarını tutarlardı.

Maksadım, İsveç polisinin, bizim gazetelere -oh olsun- hazzı ile yansıyan o kaba saba denetim çabasını tartışmaya açmak değil.

Her ne kadar İsveç polisi göstericilere ateş açtı, onları yaraladı diye bizim neden sevindiğimizi anlayamasam da benim meramım başka.

Ben, Göteborg örneğinden hareketle siz sevgili okuyucularıma, özellikle de İstanbul'da yaşayan okuyucularıma bir eylem çağrısı yapmak istiyorum.

Sizi İstanbul Boğazı'na sahip çıkmaya çağırıyorum.

* * *

RUS, Kazak ve Azerbaycan petrollerinin haldır haldır Karadeniz'e inip İstanbul Boğazı'ndan geçmek için sıraya girdikleri bu günlerde, bir de tehlikeli kimyasal çöp konusu çıktı başımıza.

Boğazlar'da trafiğin artmasının yarattığı kaza risklerine, nükleer atıkları taşıyan gemilerin yaratacakları riskler de eklendi.

Emin olun bu risklerin tahrip gücü, ekonomik kriz kadar ağır, deprem kadar ciddi.

Yarın İstanbul'da uluslararası bir enerji konferansı başlıyor. Çeşitli ülkelerden temsilcilerin ve büyük petrol şirketlerinin yetkililerinin katılacağı bu konferans, İstanbul halkı için Boğazlar konusundaki hassasiyetini gösterme fırsatı yaratacak.

İstanbul Boğazı'nın, alternatif bir petrol boru hattı gibi kullanılabileceği düşüncesi, bazı yabancı petrol şirketlerinin açıklamadıkları ama inandıkları bir gerçek. Uzun bir süreden beri Boğazlarla ilgili çalışmalar yaptırdıklarını ve eklenen petrol miktarının Boğaz trafiğine günde sadece bir ya da iki tanker fazladan yük getireceğini söylüyorlar. Montrö Anlaşması gereği Türkiye'nin Boğaz geçişlerini engellemeyeceğini hatırlatıyorlar uluslararası platformlarda.

Ve tabii ki, Boğazlar konusundaki güç birliğini kırmak, İstanbullu'nun mücadelesini bölmek, sivil toplum örgütleri arasında zaten var olan çatlakları derinleştirmek, çıkar kavgalarını pekiştirmek için sinsi dolaplar döndürülüyor, para kokusu salınıyor ortalığa.

Ya İstanbul ne diyor?

* * *

'HAREKETE geçmek için felaketin gerçekleşmesini beklemek zorunda değiliz. İstanbul Boğazı'nda yüzlerce tekne ile protesto gösterisi yapacağız' diyor Doğa ile Barış derneği.

Ve iki tarih veriyor, 21 Haziran, saat 16.30; 24 Haziran, saat 11.30. Beylerbeyi koyundan İstanbul Boğazı'na açılacak teknelerle İstanbul'un sesi duyurulacak. Tehlikeye dikkat çekilecek.

Tekne bulan tekneyle, tekne bulamayanlarımız sahilden bu eyleme destek verelim. İstanbul'un sesini, endişesini, korkusunu duyuralım.

Belediyelerin, özellikle de Boğaz belediyelerinin bu hafta sessizliklerini bozacaklarını umuyorum.

İstanbul Ana Şehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, bu konudaki sorumu yanıtlarken, İstanbul Belediyesi'nin 1 Temmuz'dan itibaren bir yıl sürecek bir kampanya için hazırlıklarını tamamlamak üzere olduğunu açıkladı. Benden aktarması. Geçen yıl da Belediye Başkanı Gürtuna'nın '2001'de İstanbul'dan denize girilecek' dediğini yazmıştım, mahcup oldum. Bu kez umarım yalancı çıkmam.

İstanbul, kimliğimize damgasını vuran bir yaşam kültürü, İstanbul Boğazı da onun kalbi. Bizim kalbimiz. Kalbimizi koruyalım.

Yazarın Tüm Yazıları