Ferai Tınç: Bir şeyler değişmeli






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

‘Bir şey değişmiyor ki!’ Bebek'teki mısırcı, karşıdan gelen motorları görünce, bezginlikten yayvanlaşan sesiyle işte böyle dedi.

‘Bir şey değişmiyor ki. Daha dün koskoca bir tanker son anda kurtardı, yoksa ta buraya saplanıyordu.’

İstanbul'da yaşamın denizde sürdüğü yıllar geride kalmış, Anadolu göçmeni İstanbullu yüzünü karaya çevireli çok olmuştu ama, Boğaz'dan tehlikeli tanker geçişini protesto eylemine mısırcının ilgisizliğinin altında yatan başkaydı aslında.

Muhalefet yorgunluğu.

Bu halk, ne zaman düşüncesini söylese sopa yedi, tepki gösterse hırpalandı, hak arasa hapsi boyladı.

Sonunda böyle oldu, ‘her şey olacağına varır’ teslimiyetçiliği Türkiye'yi içinden kemirdi. Duruşunu zayıflattı.

İşleri halka düşüp sivil toplum desteği arayanların da elleri böğürlerinde kaldı.

* * *

‘BİR şey değişmiyor ki’ dedi Mısırcı. Haklıydı.

Sivil toplumun güçlenmesini hiç istemediler Türkiye'de. Şimdi demokrasi havariliği yapan parti liderleri ve onların etrafındaki yönetici kadro, demokrasi mekanizmalarını kimi zaman şantaj, kimi zaman kendilerini kurtarma amaçlı kullandılar.

Susurluk'tan bu yana aklama paklama operasyonları gözlerimizin önünde cereyan etmedi mi?

Fazilet Partisi'nin kapatılması da bu sürecin doğal sonucu.

Yolsuzluklarla mücadele sırasında demokrasiyi savunmak adına aslan kesilenler, parti kapatmayı önleyecek anayasal değişiklikler konusunda neden bunca zaman duyarsız kaldılar?

Herkes bunu soruyor bugün.

Anayasa değişiklikleri neden savsaklatıldı?

Helsinki öncesi, Avrupa Birliği Dönem Başkanı olan Almanya Başbakanı'na gizli bir mektup yazarak demokratikleşme taahhüdünde bulunan, o zamanın ve bu zamanın Başbakanı Ecevit değil miydi?

Mesut Yılmaz o dönem hükümet dışındaydı, ama hükümete girince ne değişti?

Üstelik de Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne hazırlayacak olan değişiklikleri gerçekleştirme sorumluluğunu alarak girdi hükümete.

Ana muhalefet partisini kapatan ülke durumuna düşmemek için en büyük çabayı onun harcaması gerekmez miydi? Eğer bu post, sadece bir imaj parlatma postu değildiyse tabii.

MHP'den hiç söz etmiyorum. Onun demokratikleşme vaadi zaten olmadı.

Fazilet Partisi de, Refah döneminden bu yana, kendi gündemini oynadı. Aklama paklama operasyonlarında karşılıklı çıkar ittifaklarına öncelik verdi.

Türkiye'nin demokratikleşme sorununu türban meselesine indirerek demokrasi cephesini zayıflattı.

* * *

İKİ yılda anayasal değişikliklerin yapılamaması, Türkiye'nin kaybettiği zaman demektir. Avrupa Birliği'ne aday bir ülkede iki yıl kayıp ne anlama gelir biliyor musunuz?

Kimsenin Avrupa Birliği'ne girmek gibi bir derdi olmadığını gösterir.

‘Bir şey değişmiyor ki!’ diyen mısırcıyı haklı çıkartır bir de.

En kötüsü de budur. Halkın kendi gücüne ve değişime olan inancının kaybolması.

Yazarın Tüm Yazıları