Ferai Tınç: Bakü-Ceyhan ve İran






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

İRAN'da demokrasi kanadının sesi gürleştikçe, Batılı petrol şirketlerinde sinirlilik artıyor. İran'da yatırım yapmak isteyen şirketler Washington'u, yaptırımların kaldırılması için sıkıştırıyorlar.

ABD Kongresi bu ay sonunda yaptırımları, uzatıp uzatmama kararı verecek. Büyük petrol şirketlerinin lobi baskısına rağmen, yaptırımların bir süre daha devam etmesi bekleniyor ancak uygulamanın sulanma olasılığı çok büyük.

Son zamanlarda birçok Avrupalı petrol şirketlerinin, Amerikan yaptırımlarına aldırmadan İran ile büyük petrol anlaşmaları imzalamaları, BP'yi de harekete geçirdi.

BP'nin Başkanı John Brown, ABD Başkan Yardımcısı Cheney'e, ‘Shell ve Total İran’da iş yaparken BP dışarıda kalmayacak' mesajını gönderiyor.

Bu gelişme, Türkiye'yi de yakından, hem de çok yakından ilgilendiriyor.

BP'nin tavrı önemli. Çünkü BP, Baku-Ceyhan kararını verecek olan Konsorsiyumun en güçlü şirketi. Aynı zamanda Konsorsiyumun başkanı.

İran ise, -‘‘Ah şu Amerikan yaptırımları olmasa’’-, Bakü-Ceyhan'a rakip en cazip seçenek.

* * *

SON günlerde, BP'nin Bakü-Ceyhan ile ilgili iki açıklaması kafaları karıştırdı.

Zaten bu işte, muğlaklık esas.

BP'nin bölge sorumlusu tarafından bu ay başında yapılan bir açıklamada, mühendislik çalışmaları sonucu hattın sanılandan daha pahalıya mal olacağı iddiası ortaya atıldı.

Ama aynı sıralarda BP, Bakü-Ceyhan'ın detay mühendislik çalışması için 150 milyon dolar ayırdığını açıkladı.

Dikkat çekici bir nokta da, diğer yabancı petrol şirketlerine karşın BP'nin, Bakü-Ceyhan için gayret gösteren tek yabancı şirket görünümünde olması.

Ama ne BP, ne de son günlerde Mavi Akım eleştirileri üzerine hareketlenip, ‘‘Biz de Bakü-Ceyhan'ı destekliyoruz’’ diyen Rusya'nın petrol şirketi Lukoil herhangi bir taahütte bulundular.

Bu taahüt meselesi önemli.

Hattın yapımında gerekli olan parayı bulmak için petrol sahibi şirketlerin, ‘‘Ben petrolümü bu hattan geçireceğim’’ demeleri şart.

Bunun dışındaki her şey boş.

* * *

AZERBAYCAN'da iş yapan petrol şirketlerinin gerçeği ise farklı. Onlar, şu anda Bakü-Ceyhan'a ihtiyaç duymuyorlar. Bakü-Supsa ile yetiniyorlar.

Erken petrol boru hattı kararının verildiği yıllara dönüp baktığımda ne kadar kolay yönlendirildiğimizi görüyorum.

Türkiye'nin bağımsız enerji politikaları üretememesinin ilk dramatik sonucu, Bakü-Supsa hattı.

İkincisi de Mavi Akım.

İlkinde ABD'nin öncelikleri etkin oldu, ikincisinde Rusya'nın.

Şimdi İran da aktif bir oyuncu olarak masaya doğru ilerliyor.

* * *

BÜYÜK oyun, geçen yüzyıldaki kurallarıyla devam ediyor. Ama koşullar çok farklı.

Paylaşım savaşlarının yerini işbirliği ve ortaklıklar düzeni alıyor.

O yüzden ben İran'a yaptırımların sulandırılmasından korkmuyorum. Yeter ki İran'da demokrasi cephesi gerçekten güçlenmiş olsun.

O zaman Bakû-Ceyhan takıntımdan bile vaz geçerim belki.

Türkiye-İran-Rusya. Bu üç büyük ülkenin gerçekten demokratikleştiği, şeffaflaştığı ve modernleştiği bir coğrafyada boru hatlarının nereden geçeceğinin fazla önemi kalır mı dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları