Fahrenheit 451 düzen değişiyor

KIZGIN bir düzenin, yeni bir düzenin ayak sesleri. Hayır bu, bizim yaşadığımız düzen değil. Bu artık yeni bir düzen. Filmi de çekilen, Fahrenheit 451 romanındaki gibi.

Sabahları durup düşünmeyi önlemek için, giysilerde düğme yok, yerine fermuar var.

Kitaplar tablet gibi. Örneğin, Hamlet tek sayfadan ibaret. Okullarda felsefe ve tarih artık okutulmuyor. Okumak gibi bir zırvayla yitirilecek zaman yok. Fahrenheit 451, kağıdı ateş gerektirmeden tutuşturan ısı derecesi, kızgın bir düzenin simgesi.

EN TEMEL KURAL

Bugün bizde kimin başına, ne zaman, ne geleceğinin bilinmeyişine denk, hızla ısınan bir toplumun simgesi.

Sabah yeni dalga Ergenekon’u duyduğumda, aklıma ilk gelen kavram, Fahrenheit 451. Türkiye’de düzen değişiyor.

İlk dalga Ergenekon üzerinden on dokuz ay geçiyor. Duruşması on yedi ay sonra başlıyor. Emekli paşaların gözaltına alındığı dalganın üzerinden yedi ay geçiyor. İddianame hálá yok. İnsanlar hangi suçtan dolayı içeri alınıyorlar, onu bile bilmiyorlar.

Kanunsuz suç olmaz, gibi hukukun en temel kuralı çiğneniyor.

Ve dün yeni bir dalga.

Daha bir gün önce Abdullah Gül yasama, yürütme ve yargı başkanlarını topluyor. Mesaj, hukukun üstünlüğüne, temel ilkelere bağlı kılınsın, usul hukukuna azami özen gösterilsin, yönünde.

Bunlar hep birlikte bizimle dalga geçiyorlar. Bu mesajın mürekkebi kurumadan, polis yine sabahın köründe görev başında.

Gözaltına alınan asker ve polisleri bilmiyorum. Ama, gözaltına alınan sivillerin ortak paydası var: AKP’ye muhalefet ve ulusalcı çizgi.

Aslında, çok daha temel bir olayı yaşıyoruz.

Türkiye’de düzen değişiyor.

İçki yasağıyla, değişen günlük selamlaşma biçimiyle, okullarda müsamerelere yansıyan dualarla, canavar öldürme saçmalıklarıyla, sermayenin el değiştirmesiyle, her anlamda kadrolaşmayla, en büyük kentlerin gözde lokantalarında namaz kılma bölümleriyle ve mahalle baskısıyla Türkiye’de düzen değişiyor.

Ergenekon adında, demokratik rejimi tehdit eden bir örgüt belki var. Ama, olaylar bir anda toplumu korkutan niteliğe bürünüyor. Daha önemlisi, bunlar Türkiye’de düzen değişikliğine rastlıyor.

Kanlı mı, kansız mı, gibi bir soruya şimdi yanıt var. Kansız.

Fahrenheit 451.

Sivil kesime en ağır darbe

TÜRK Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek’in gözaltına alınması paşaların gözaltına alınması kadar önemli. Ulusalcı sivil kesime vurulan en ağır darbe.

Özbek, Türkiye’nin en eski sendikacılarından. 1961’den beri sendikacı. 34 yıl gibi rekor süreyle Türk Metal’in başkanı. Türk Metal, 320 bin üyesiyle, Türkiye’nin en büyük sendikası. Otomotiv, elektronik, beyaz eşya, demir çelik ve yan sanayide yetkili.

Türk Metal dış politika, Atatürkçülük, küresel gelişmeler, Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili 45 bin işçiyi eğitiyor. Ulusalcı açıdan. Eğitimler devam ediyor.

Özbek’in üç ayrı genel başkanlığı daha var.

1- Türkiyem Topluluğu. Vatan, millet, bayrak diyen 600 ulusalcı sivil toplum kuruluşu bu çatıda birleşiyor. Topluluk 55 ilde örgütlü.

2- Türk Boyları Federasyonu. Yörük ve Türkmen derneklerinin birleşmesi sonucu oluşan bu federasyonda, ulusal nitelik yine ön planda.

3- Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu. Ulusalcı çizgide.

Örgüt, maddi olanaklar ve üye sayısı açısından, Mustafa Özbek en önemli isimlerin başında geliyor. Onun gözaltına alınması, ulusalcı sivil kesimin damarlarını kesmek gibi.
Yazarın Tüm Yazıları