Erdoğan artık kırmızı çizgide

KİTAPLARA rahatlıkla geçer. Derslerde kesinlikle okutulur. Siyasal Bilgiler fakültelerinde örnek olay olarak mutlaka anılır.

Bunu tahmin olarak söylemiyorum, dış politika dersleri veren bazı öğretim üyeleri ile dün konuşurken, onlar söylüyor. Hatırlanan başka örnek yok.

Tayyip Erdoğan yine bir ilke imza atıyor. Uluslararası politikada skandal yaratıyor, orada baş rolde.

İsrail ile temaslarını anlatırken, Erdoğan’ın suçlaması çok çarpıcı:

"İsrail’in en yetkili ağzı, Filistin lideri Mahmud Abbas’ın tutuklu Hamas milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi."

GİZLİLİK İHLALİ


Mahmud Abbas, Filistin lideri. Hamas karşıtı. Hamas da, ona karşı, düşman kardeşler.

Bu arada İsrail Gazze’yi bombalıyor, bazı Hamas milletvekillerini yakalıyor ve hapse atıyor.

Bombardıman öncesinde İsrail Başbakanı Olmert Ankara’da. Muhtemelen o görüşme sırasında, Olmert Erdoğan’a, Mahmud Abbas’ın tavrını anlatıyor.

Bu ikili ve gizli görüşme.

Uluslararası diplomasinin önemli kodlarından biri, gizliliğin asla ihlal edilmeyeceğine ilişkin. Bu konuda aslında Erdoğan’ın kendisi de, duyarlı. Zaman zaman kendisinin katıldığı herhangi kapalı bir toplantıdan sızan haberler karşısında, tepki veriyor. Bunun örnekleri çok.

Ama, şimdi gizlilik kuralını, hem de uluslararası bir sorunda, hem de kendisinin taraf olmadığı bir konuda kendisi ihlal ediyor. Pek çok kişiyi güç durumda bırakıyor.

GÜVEN KAYBI

Gizliliği ihlal ederek;

1- İsrail’in en yetkili ağzını satıyor.

2- Sürekli desteklediği Hamas taraftarlığını ilan ediyor. Mahmud Abbas’ın gitmesini istiyor.

3- Abbas-Hamas arasındaki uçurumu derinleştiriyor. Onların arasına bomba koymaktan farksız.

Filistin’le savaştığı halde, Abbas’ın tavrını İsrail açıklamıyor, Erdoğan açıklıyor. Gizliliği ihlalin dördüncü ve Erdoğan’ın kimliği açısından daha vahim bir sonucunu eklemek gerek:

Uluslararası ilişkilerde bundan böyle birilerinin Erdoğan’a güvenmesi güç.

Böyle bir açıklamayı bilerek yapıyorsa, Filistin’in iç sorununa müdahale etmiş oluyor. Türkiye’nin iç sorunlarına müdahale edildiğinde, nasıl kızıyorsa, kendisi şimdi benzer kızgınlığın hedefine dönüşüyor.

Yok hayır, açıklamayı bilerek yapmıyorsa, çok meraklı olduğu dış ilişkilerde altı yılda bir arpa boyu ilerlemediğini gösteriyor.

Bütün ülkeler bu açıklamayı kayda geçiyor. Kırmızı çizgiyle.

Nükleer lobi bu fiyatla dalga geçiyor

SANKİ, olmasın, diye, bilerek verilen akıl almaz yüksek bir fiyat.

Nükleer enerji üretiminde dünya ortalama fiyatı kilovatsaatte 7-9 cent arasında. Bize önerilen fiyat ise, 21.16 cent. On beş yılda toplam 86 milyar dolar.

Nükleer santral ihalesinde Türk-Rus ortaklığının önerdiği bu fiyat, sadece Türkiye’de değil, dünya nükleer lobisinde de, sürprizle karşılanıyor. Millet bizimle dalga geçiyor.

21.16 centlik fiyat inceleniyor. Kural gereği, ek öneri dikkate alınmıyor. İnceleme sonucu hazırlanacak raporu hükümet karara bağlayacak. Dün görüştüğüm yetkililerden aldığım izlenim:

1- Hükümetin bu fiyatı kabul etmesi mümkün değil.

2- Ancak, nükleer santral süreci durmayacak, yeniden ihaleye çıkılacak.

Nükleer santral kırk yıldır Türkiye’de tartışma konusu. AKP bu fikri hayata geçirmek için fiilen adım atan ilk hükümet. Ne var ki, fiyatın anormal olması herkesi durduruyor.

Firmanın böylesine anormal fiyat vermesinde bir iddia var. Dünya ekonomik krizi sırasında finansman kaynağı bulmaktaki güçlük.

İhale tek bir firmaya kalıyor. Ciddi rahatsızlık. İkinci iddia, dünyada nükleer santral yapan firmalar Türkiye’ye güven duymuyor. Herhangi bir nedenle nükleer santraldan vazgeçebiliyor. Onun için başka firma ihaleye girmiyor.

Ya hükümet kabul ederse... Sanmıyorum. O zaman yeni bir dosya açılır.
Yazarın Tüm Yazıları