Enis Berberoğlu: Suçluya af yerine suçu kaldırmak lazım

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

AFLA neyi affediyoruz, diye kendinize sordunuz mu hiç?

Çünkü sonuç olarak suç ve ceza tarifi bir toplumda o anda hákim değer yargılarını, dünya görüşünü, sosyal ve ekonomik düzeni yansıtır.

Örneğin, 1800'lerin başında ABD'de en ağır suç at çalmaktı...

Çünkü at ulaşım için zorunluydu, tarım için gerekliydi.

Sağlık, güvenlik açısından yeri doldurulamazdı.

Dolayısıyla dönemin yasalarında at hırsızları için ölüm cezasının öngörülmesine kimsenin itirazı yoktu.

Ama artık devir değişti, suçun nevi, cezanın türü de zamana uydu. Belki de o yüzden af kurumu ABD hukukunun ayrılmaz parçası haline gelmedi.

* * *

Aklımıza takılan soruyu, Bahçeşehir Üniversitesi Anayasa Hukuku öğretim üyesi Profesör Süheyl Batum Hoca'ya yönelttik:

- Hocam, af yasası yerine Türk Ceza Kanunu'nu değiştirmek daha köklü çözüm sağlamaz mı?

İşte Süheyl Batum Hoca, ABD'deki at hırsızlığı suçu örneğini bu soru üzerine verdi, ardından ekledi: ‘‘Bazı suçların önemi zaman içinde azalır, ama yerine yeni suçlar gelir. Örneğin, internette işlenen suçlar gibi...’’

Demek ki affa gelene kadar meselenin Ceza Yasası cephesi var.

Çünkü mevcut yasalarda...

Baklava Çetesi'nin baklavacı dükkánının kapısını kırmasıyla... Elin oğlunun hortumlamak üzere banka sahibi olması arasında fark yok.

Çete iki kişiden kalabalıksa baklava çalmak ile banka soymak aynı görülüyor, ceza en üst sınıra çıkıyor.

Milyar dolarlık banka vurgunu da, 150 milyon liralık baklava da fahiş kıymete giriyor, sekizde birlik ceza artışına yol açıyor.

* * *

Yasalar böyle ama ülkede yargıç, savcı yok mu?..

İki suç arasındaki farkı görüp yetkisini kullanamaz mı?

Profesör Süheyl Batum Hoca, sorumuzu maziden ve hatta şahsi sayılacak bir örnekle yanıtladı: ‘‘Galatasaray'da talebelik günlerimizde yurtdışından mektup arkadaşlığı için zarfların içine beş-on frank koyup gönderirdik. Birileri zarfı açmış, içinden para çıkınca polise, savcıya bildirmiş. O günlerde Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'na göre yapılan suç... Savcı dava açtı, hákim ceza verdi. Yani talebe beş-on frank için döviz kaçakçılığından ceza aldı...’’

Profesör Süheyl Batum, ceza yasasının yanı sıra mutlaka infaz hukukunun da elden geçirilmesi gerektiğine inanıyor. Çünkü mevcut uygulamada verilen cezalarda otomatik infaz indirimine gidiliyor. Suçlunun ıslah hızına/niyetine bağlı bu müessese bir anlamda suiistimal ediliyor.

* * *

Belki de yanılıyoruz ama bu af, bu Meclis'ten bir kez daha zor çıkar.

O yüzden yol yakınken dönelim, kimsenin beğenmediği af yasası yerine hukuk reformunu tartışalım. İçimize sinmeyen cezaları değiştirelim, bazı suçları (örneğin fikir ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan) kaldıralım. Suç ve cezası kalkınca zaten mahkûm da serbest kalır.

En azından bir düşünmeye değmez mi?

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘Deniliyor ki, hapishanelere suçlular sığmaz oldu. Bu polisin başarısı değil mi? Unutmayalım ki, bu kadar teröristi, katili, hırsızı bu polis yakaladı. Her şeye rağmen polis camiası meslek grupları içinde (mukayeseli olarak) işini en iyi yapan grup olarak temayüz ediyor.’’ (Mehmet Altıok)

‘‘Sizlerin ‘Basın dördüncü kuvvettir' sloganı ile günlük hayatımıza giren basın mensuplarının halkı yönlendirmede ortak bir politikanız yok mudur? Sizce demokrasi, hepinizin olayları tutup kendi bulunduğu tarafa çekiştirmesi midir?’’

(Tului Altıkardeş)

Yazarın Tüm Yazıları