Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda hayatımıza girmeye başlayan e-ticaret, koronavirüs salgınıyla birlikte seviye atladı. Giyim-kuşamımızdan, yiyeceklerimize kadar birçok ürünü internetten sipariş edip tüketmeye başladık. Özellikle hijyen kaygısı, dışarıda yapılan yiyecek tüketimini ve alışverişini de azalttı.
Hal böyle olunca damak tadımıza hitap eden birçok mekan da müşterilerinde ve müdavimlerinde büyük kayıplara uğradı. Salgın yüzünden dışarıda fazla vakit geçirmediğimiz dönem de buna tuz biber ekti.
İstanbul'un gözdesi İstiklal Caddesi'nin simge kitapçılarının ardından simge lezzetleri de birer birer bölgeden ayrılmaya başladı.
Gidenlerin yerini ise daha çok yabancı turistlere hitap eden giyim mağazaları ve kafeler aldı. İstiklal Caddesi'nde zoraki ayrılığa hazırlanan son simge ise hikayesi Osmanlı Sarayı'na dayanan, 2 asırlık Lebon Pastanesi.
SARAYDAN CADDEYE...
Pastaneye ismini veren Edouard Lebon; 1800'lerin hemen başında İstanbul'da göreve başlayan 33. Fransız büyükelçisi General Horace Sebastiani'nin maiyetinde görev yapan birisi. Lebon, Fransız sefaretten ayrılınca, Osmanlı Sarayı'nın Başşekercisi Vallaury'nin dükkânında çırak olarak çalışmaya başlamış.
Son yıllarda; İnci Pastanesi, Kelebek Korse, Lale Plak, Robinson Crusoe gibi simgeleri de birer birer Cadde'yi terk etmek zorunda kaldı.
Son yıllarda; İnci Pastanesi, Kelebek Korse, Lale Plak, Robinson Crusoe gibi simgeleri de birer birer Cadde'yi terk etmek zorunda kaldı.
USTASININ DAMADI OLDU
İstanbul'un en ünlü pastacısı ve ünlü mimar Alexandre Vallaury'nin babası da olan Vallaury'den eğitim alan Edouard Lebon, kısa sürede işi öğrenip usta oldu. Bir süre sonra ustasının kızı ile de evlenen Lebon Usta, Vallaury'nin yanından ayrıldıktan sonra Şark Pasajı'na taşındı ve ilk kafesini açtı.
İKİNCİ DÜKKANI: LEBON PASTANESİ
Cafe-Restaurant de Saint Petersburg isimli bu kafeyi açan Lebon; bir süre sonra ise Şark Pasajı'nın bitişiğindeki 362 no'lu dükkâna taşınır ve hâlâ ayakta kalmaya direnen Lebon Pastanesi'ni 1886'da açtı.
Lebon, Şark Pasajı yanındaki Lebon Pastanesi'nin idaresini, 1938'de ise çalışanı Kosti Litopoulos'a bırakarak emekli oldu. Bu zaman zarfında; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 1927'deki İstanbul ziyaretinde olduğu gibi birçok tarihi isme de tanıklık eder.
LEBON’UN SON TEMSİLCİSİ
Tarihi mekanının işletmesini 37 yıl önce satın alan Abdurrahman Cengiz yaşadıklarını hurriyet.com.tr'ye anlattı.
Dükkanın mal sahibi olar vakıf ile yıllardır davalık olduklarını anlatan Cengiz "Bulunduğumuz bina bir vakfa ait, biz de bu vakfın kiracısıyız. Bu vakıf yöneticileri 15 yıldır bizi çıkarmak için uğraşıyorlar. Bizim verdiğimiz kira onların istediği kira değil. Onlar da bizi bu mekandan çıkartıp yerine daha fazla para veren birini bulmak" dedi.
Yaklaşık 300 dükkânın bulunduğu İstiklal Caddesi'ndeki kitapçı sayısı da son yıllarda adeta eridi. Örneğin caddenin simgelerinden Denizler Kitabevi'nin yerinde şu an bir takı mağazası var. Bölgede kalmayı başaran birkaç kitapçı da e-ticaret sitelerine karşı direnmeye çalışıyor.
Yaklaşık 300 dükkânın bulunduğu İstiklal Caddesi'ndeki kitapçı sayısı da son yıllarda adeta eridi. Örneğin caddenin simgelerinden Denizler Kitabevi'nin yerinde şu an bir takı mağazası var. Bölgede kalmayı başaran birkaç kitapçı da e-ticaret sitelerine karşı direnmeye çalışıyor.
Pandemiden dolayı işlerin azaldığını ancak son aylarda yeniden bir artış yaşandığını belirten Cengiz "Talebe yetişecek elemanımız yok şu an. Ancak sonumuzun ne olacağını bilmediğimizden çalışan da alamıyoruz" diye konuştu.
Cengiz "Umarım bir orta yol bulunur, bulunmazsa da 31 Aralık’ta bu tarihi mekan İstiklal Caddesi’nden silinecek. Dünyanın her yerinden bize mesajlar geliyor. Üzgünüz, kırgınız. 31 Aralık’tan sonra bu mekanı bir yerde de açmayı düşünmüyoruz" dedi.
MÜŞTERİLER DE ÜZGÜN
Pastanenin müdavimlerinden Levent Acarer "Her şeyden evvel çok üzgünüz. Ben 20 yıldır buranın müşterisiyim. Birçok pastaneden ürünleri deniyoruz ancak kalite bakımından Lebon’un yeri her zaman farklı. En uygun maliyetle sunan bir pastaneydi. Dolayısıyla halk olarak üzgünüz ve hırslıyız. Kapanacağına inanamıyoruz, umarım bir çözüm bulunur" dedi.
"KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM"
Mehmet İlker Oruç isimli vatandaş ise "Özellikle mekanların kültür vurguları çok önemli. Bu gibi mekanlar bulundukları yerleri yaşatan yerler. Buradaki bütün mekanları kapatsanız İstiklal Caddesi’nin hiçbir önemi kalmaz. Dolayısıyla mekanları kültürel bir bakış açısıyla görmek doğru bir yaklaşım. Avrupa’da bu bakış açısı çok yaygın ancak biz ülke olarak bu duruma henüz vakıf değiliz" çağrısı yaptı.
(Lebon'un tarihi ile ilgili bilgiler Yüksek Mimar Restoratör Seda Özen Bilgili'nin bilgiselinden yararlanarak derlenmiştir)