Güncelleme Tarihi:
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, 28 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle hizmete açılacak Atatürk Kültür Merkezi Millet Bahçesi’nde, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Bakan Kurum, Elazığ ve Malatya’da depremin ardından yapılan konutların önemli kısmını teslim ettiklerini, İzmir’de de deprem konutlarını teslim etmeye başlayacaklarını belirtti. Covid-19 sonrasının en önemli gündem maddesinin iklim değişikliği olduğunu vurgulayan Kurum, iklim değişikliğinin iklimde gözlenen doğal değişimlerle insan faaliyetlerinin neticesinde ortaya çıkan ve küresel atmosferin yapısını bozan değişiklikler olduğunu kaydetti.
Kurum, "Çağımızda yaşanan iklim değişikliğinin insan faaliyetleri neticesinde ortaya çıktığı bilimsel kanıtlarıyla ortaya konulmuştur. Özellikle fosil yakıt kullanımı, atık sektörü, tarım ve sanayi faaliyetleri sera gazı emisyonlarını ortaya çıkarmaktadır" dedi.
Bakan Kurum, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri sonucunda sıcaklıklarda artışlar yaşandığına, iklim ile ilişkili afetlerin, tüm afet türlerinin yüzde 91ini oluşturduğuna dikkat çekti.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRKİYEYE ETKİLERİ
Bakan Kurum, Türkiye’nin de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini yaşadığına değinerek, "Son yıllarda ülkemizde, iklim ile ilişkili aşırı hava olaylarına bağlı afetler artmıştır.
İstanbulda yaşanan seller, Çukurova bölgesinde aşırı yağışlar, bu yılın haziran ayında Trabzonda yaşanan dolu yağışı, Konyamızda görülen obruklar; Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Kastamonu, Bartın ve Sinopta yaşanan seller, ağustos ayında Antalya ve Muğla illerimizde yaşanan orman yangınları, Antalyada bu yıl 2 ay ara ile kar yağmasını müteakiben sıcaklıkların 50 dereceye çıkması, Marmara Denizinde artan deniz sıcaklıklarının da neden olduğu müsilaj sorunu buna örnek" diye konuştu.
DÜŞÜK KARBONLU BÜYÜME
Bakan Kurum, Türkiye olarak iklim kriziyle mücadeleyi 20 yıldır etkili ve kararlı sürdürdüklerini, bu kapsamda BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 1992’de imzalandığını, Türkiye’nin 2004’te ’Çerçeve Sözleşmeye EK-1’ ülkesi olarak taraf olduğunu kaydetti.
Kurum, Paris Anlaşması’nın 2015 yılında 195 üye ülke tarafından kabul edildiğini hatırlatarak, "Anlaşmanın temel hedefi; küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme kıyasla +2 santigirat derecenin altında, mümkünse +1.5 santigrat ile sınırlı tutmaktır. Bu amaca ulaşmak için de sera gazlarının azaltılması, yutak alanların korunması ve düşük karbonlu büyüme stratejileri önerilmektedir. Şayet bunlar yapılamazsa son yayımlanan ’Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Raporuna göre geri döndürülemez etkiler kaçınılmaz olacak" dedi.
’TÜRKİYE YEŞİL DÖNÜŞÜM HAMLESİNİ BAŞLATMIŞTIR’
Bakan Kurum, Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de oy birliğiyle onaylandığını ve Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatarak, "Türkiye bu anlaşmayı gelişmekte olan bir ülke olarak ve ulusal katkı beyanı çerçevesinde imzalamıştır. Biz bundan sonra çizeceğimiz yol haritasını bu iki husus çerçevesinde geliştireceğiz. Ülke olarak, Paris İklim Anlaşmasını; 2053 yılında ’Net Sıfır Emisyon’ ve ’Yeşil Kalkınma’ hedefimize ulaşmak için önemli bir kilometre taşı olarak görüyoruz. 2021 yılı itibarıyla küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 65inden fazlasını ve dünya ekonomisinin yüzde 70inden fazlasını temsil eden ülkeler ’Net Sıfır Emisyon’ hedefi taahhütlerinde bulunmuşlardır. ’Net Sıfır Emisyon’, atmosfere salınan emisyonların yutak alanlar vasıtası ile dengelenmesi neticesinde atmosfere ilave sera gazlarının eklenmemesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, ülkemizin 2053 yılı için ’Net Sıfır Emisyon’ hedefini açıklamıştır. Türkiye böylece yeşil dönüşüm hamlesini başlatmıştır" diye konuştu.
’OCAK AYINDA İKLİM ŞURASINI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ’
Bakan Kurum, Türkiye olarak yeşil dönüşüme maruz kalan değil etki eden, yöneten, liderlik eden ülke olmak istediklerini kaydederek, şöyle konuştu:
"Bu küresel dönüşümün getireceği külfetleri asgari düzeyde yaşamak isterken fırsatları azami derecede elde etmek istiyoruz. Şimdi kapsamlı bir plan üzerinde çalışıyoruz. Kamu ve özel sektörümüz, üniversitelerimiz, çevre kuruluşlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, gençlerimizden oluşan geniş bir istişare mekanizması kuracağız. Ocak ayında ilk defa tüm tarafların katılımıyla İklim Şurasını gerçekleştireceğiz. Buradan elde edeceğimiz çıktılar ülkemizin de bu konuda bir yol haritası olacaktır. İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulunu yapılandıracağız. İklim Değişikliği Başkanlığını kuracağız. Planlamaya uygun, ihtiyaç duyduğumuz yasa ve mevzuatları geliştireceğiz. Meclis’imiz de ’İklim Kanunu’ kapsamında çalışmalarını yapıyor. İnşallah bu yıl ’İklim Kanunu’ da Meclis’imizden geçecektir. Paris Anlaşması kapsamında; Ulusal Katkı Beyanı’mızı güncelleyeceğiz. AB’nin uygulayacağı sınırda karbon vergisi yerine kendi Emisyon Ticaret Sistemimizi kuracağız. Elde edilecek gelirle yine tarımdan sanayiye, enerjiden şehirciliğe kadar tüm temiz üretim teknolojilerini ve iklim dostu yatırımları destekleyeceğiz. Akıllı teknolojileri sübvanse edeceğiz."
SIFIR EMİSYON HEDEFİNİN YOL HARİTASI İÇİN EYLEM PLANI
Bakan Kurum, ’2053 Net Sıfır Emisyon’ hedefinin yol haritası niteliğinde olacak, istisnasız tüm sektörleri kapsayan ’Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nı hazırlayacaklarını vurgulayarak, "Dünyanın, tüm üretim ve tüketim kalıplarını dönüştürecek olan yeşil ekonomiye geçiş sürecini, ülkemiz için ekonomik ve endüstriyel bir fırsata çevirecek adımları atacağız. Kısa, orta ve uzun vadeli performans analizlerimizi yapacak; şeffaflık ve iş birliği temelinde tüm paydaşlarımız ve milletimizle paylaşacağız. Tüm çalışmalarımızı; çevreye saygılı iklim dostu şehirler hedefiyle sınıflandıracak, değerlendirecek, uygulamalarımıza yeni bir boyut kazandıracağız. Örneğin yeni bir sanayi alanını yaparken, bir şehirde kentsel dönüşüm yaparken, sosyal konut üretirken orada güneş panelleri yer alacak, atık getirme merkezi olacak. Atık sularını arıtan, kendi elektriğini üreten, atık yağını toplayan, yeşil etiket sahibi yapılar olacak" dedi.
’100 MİLLET BAHÇESİNİ TAMAMLADIK’
Bakan Kurum, 400 millet bahçesi ve ekolojik koridorlarla yutak alanları artırdıklarını belirtip, "Doğal zenginliklerimizi, biyolojik çeşitliliğimizi koruma altına almaya yönelik projeler, bilimsel çalışmalar yürütüyoruz. Son 2 yılda; korunan alan büyüklüğümüzü, yüzde 9,6dan yüzde 11e çıkardık. Son 1 yılda ise yine İstanbulun yaklaşık 2 katı büyüklüğünde doğal alanımızı koruma altına aldık. Yani bu büyüklükteki bir alanda yaşayan canlı cansız tüm varlıklarımızı, akarsularımızı, derelerimizi kirlenme tehlikesinden, yok olma tehlikesinden kurtardık. Yeşil alanlar, şehir ikliminin düzenlenmesinde büyük rol üstlenmektedir. Gölgelendirme ve bitkilerin terleme-buharlaşma işlemi, kentsel alanlarda doğal soğutma mekanizması işlevi görmektedir. Şehirlerimizin yeşil dönüşümü için projelendirdiğimiz toplam 66 milyon metrekarelik alanda 400 millet bahçemizin 100ünü tamamlayarak vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. 300 millet bahçemizde ise çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. İnşallah 2023 yılına kadar, 400 millet bahçemizi ülkemize kazandırmış olacağız" diye konuştu.