Güncelleme Tarihi:
Ciltteki iyi ve kötü bakterilerin rolü nedir?
Uzm. Dr. Nalan Kükürt, bu soruyu cevaplamadan önce cilt mikrobiyotası hakkında bilinmesi gerekenler hakkında kısa bir bilgi verdi:
“İnsan mikrobiyotası veya mikroflorası, vücut üzerinde bulunan bakteri, mantar, virüs gibi mikroorganizmalara karşılık gelir. Mikrobiyom ise bu mikropların toplu genomlarına verilen isimdir. Deri mikrobiyonu çoğunlukla 500’den fazla türü içeren bakteri genomlarından oluşur. Derideki bu ana bakterilerin temel görevleri; deriyi patojenlere karşı korumak, deri immünitesine katkıda bulunmak, inflamasyon kontrolü ve derinin bariyer fonksiyonudur.”
MİKROPLARA İHTİYACIMIZ VAR
Günümüzde mikropların, artık sadece yok edilmesi gereken patojenler olarak değil, insan vücudunun ayrılmaz ve faydalı bir parçası olarak görüldüğünü söyleyen Uzm. Dr. Nalan Kükürt, bağırsak florasındaki mikropların genel sağlık üzerindeki çeşitli yararları ile ilgili keşifler sayesinde derimizin de fonksiyonları için gerekli çeşitli mikroorganizmaları barındırdığının anlaşıldığını ifade etti.
Bu mikroorganizmaların sadece deri yüzeyinde değil, saç ve kıl kökleri, yağ ve ter bezlerinde de bulunduğunu, deri mikrobiyomunun içeriğinin cinsiyet, yaş, fizyoljik ve genetik özelliklere göre kısmen değişiklik gösterebileceğini, yaşın deri mikrobiyomunun majör etkeni olduğunu belirten Kükürt, yenidoğanlarda, çocuklarda, puberte (ergenlik dönemi) ve erişkin yaş gruplarında farklılık gösterdiğinin altını çizdi.
Deri, yaşadığımız dış ortama sürekli maruz kalmaktadır. Yaşam tarzı, diyet, kişisel hijyen, çevresel faktörler (UV radyasyon, nem, sıcaklık, hava kirliliği vb.) deri mikrobiyomunu etkiler. Diyet, antibiyotik kullanımı, aile içi temaslar, kişisel hijyen alışkanlıkları, şampuan, duş jelleri, ter önleyiciler, sabunlar, pudralar ve makyaj ürünleri derinin mikrobiyatasında değişikliklere yol açabilmektedir.
ÇOK SICAK OLMAYAN SU İLE KISA SÜREDE DUŞUNUZU ALIN
Her banyoda sabun ya da duş jeli kullanmak cilt florasını ve bariyerini bozar mı?
“Çok sık banyo yapmak; her banyoda aşırı sabun ve duş jelleri kullanmak, derimizin florasını bozarak deride kötü bakteri ve mantarların yoğunluğunu arttırarak kötü kokulara neden olabilir.” diyen Dr. Nalan Kükürt, kişisel hijyenimiz için duş alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı:
“Kişisel hijyenimiz için tabi ki mutlaka duş almalıyız. Ama kısa süren, çok sıcak olmayan su ve pH değeri cildimize uygun duş jelleri kullanılmalı. Duş ve banyodan sonra deri floramızın bütünlüğünü sağlamaya yardımcı prebiyotik ve probiyotik içeren nemlendiriciler kullanabiliriz. Bakteri ve mantar yoğunluğunun arttığı durumlarda bir dermatoloji uzmanının önereceği ilaç içeren kremleri de tedaviye eklemek gerekebilir. Sabunlar ve uygunsuz duş jelleri çok sık kullanıldığında hem cilt florasını bozar hem de cildimizdeki koruyucu yağları uzaklaştırıp cilt yapımızı bozar.”
Ne sıklıkla banyo yapılmalı?
Banyo sıklığının kişisel ihtiyaçlarına, yaşam tarzına, iklime ve mevsimlere göre değişiklik gösterebileceğini, genel olarak, günlük ya da gün aşırı duş almanın, cildin ve vücudun temiz kalması için yeterli olduğunu ancak, mevsimlere göre bu sıklık değişebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Nalan Kükürt, bu sıklık hakkında konuştu:
“Yaz aylarında, sıcak hava ve terleme nedeniyle daha sık duş almak gerekebilir. Bu, cildi ferahlatır ve terin neden olduğu bakteriyel sorunları önler. Kış aylarında, havanın soğuk ve kuru olması cildi daha fazla kurutabilir. Bu nedenle, haftada 2-3 kez duş almak, duş süresini kısa tutmak ve sıcak su yerine ılık su kullanmak cilt sağlığı için faydalıdır. Ayrıca, sık banyo yapmak cildin doğal yağlarını kaybetmesine neden olabilir. Cilt tipi, fiziksel aktivite seviyesi ve çevresel faktörler dikkate alınarak bireysel bir banyo rutini belirlemek önemlidir. Nemlendirici kullanımı ve su sıcaklığını kontrol etmek de cilt sağlığını korumaya yardımcı olur.”
Cildimizin en üst tabakası olan epidermis, mikropların, kimyasalların ve toksinlerin derimizden girişini engeller, su kaybını önler ve bariyer fonksiyonu görür. Derimiz bu bariyer görevini; epidermisteki intersellüler lipitler, kolesterol, serbest yağ asitleri ve seramid sayesinde gerçekleştirir.
“Mikrobiyotası ve üstteki koruyucu yağ tabakası hasarlanmış cildimiz, birçok cilt hastalığının gelişmesine ve alevlenmesine açık hale gelebilir.” diyen Kükürt, özellikle kış mevsiminde iyice kuruyan cildimizi çeşitli egzamalar, atopik dermatit, psöriasis, sedef gibi hastalıkların artışına sebep olabileceğini, mevsime ve kişisel yaşam şeklimize uygun sıklıkla ve dermatoloğunuzun önereceği içeriği temiz, uygun pH’lı temizleyici ürünleri kullanmanın, duş sonrası zaman kaybetmeden uygun içerikli ve cilt tipimize uygun nemlendiriciler kullanmanın bu sorunu çözmede etkili olacağını sözlerine ekledi.
Dermatolog Joshua Zeichner'e göre ebeveynler, bebekleri ve küçük çocukları her gün yıkamayı bırakmalıdır çünkü kir ve bakterilere erken maruz kalmak cildin daha az hassas olmasına yardımcı olabilir, hatta uzun vadede egzama gibi durumları önleyebilir. Amerikan Pediatri Akademisi, yeni yürümeye başlayan çocukların cildi daha hassas olduğu için haftada üç kez veya daha az banyo yapılmasını önermektedir; yaşlıların cildi daha kuru olduğu için tüm vücutlarını sık sık sabunla yıkamamalıdırlar.
KENDİ DOĞAL TEMİZLEME MEKANİZMASI VAR
Günlük duş alışkanlığı, sağlık açısından herhangi bir meşru faydadan ziyade, yanlış bir şekilde dayatılan kültürel normlardan kaynaklanır. Bariz hijyen nedenleriyle ellerimizi sık sık yıkamamız gerekiyor. Ancak cildimizin kendi doğal temizleme mekanizması vardır ve yıkanmadığında genellikle sadece koltuk altlarımız, ayaklarımız ve özel bölgelerimiz koku üretir.
Seattle’da dermatolog olan Joyce Park, The New York Times'a verdiği demeçte 2021 yılında Harvard Health'teki araştırmacıların, Amerikalıların %66'sının her gün duş aldığını tespit ettiğini, bunun bazıları için fazla olduğunu, ideal sıklık cilt ve saç tipinize, ne kadar terlediğinize ve ne kadar kirlendiğinize bağlı olduğunu söyledi ve ekledi: “Özellikle daha kuru bir cilde sahip olanlar ya da egzama gibi rahatsızlıklardan mustarip olanlar, sabun ve su cildin savunmasını zayıflatabileceğinden, daha kısa süreli ve daha seyrek duş almaktan fayda göreceklerdir.”
The American Post’a konuşan Dermatolog Dr. Julie Russak, dermatologların genellikle uzun süreli banyo ya da günlük duşları önermediklerini, sıcak duşlar ve sabunların cildin korunmasında rol oynayan ve vücudun genel sağlığı için de son derece önemli olan cildin mikrobiyomunu gerçekten ortadan kaldırdığını söyledi.
Cameron Diaz, Jake Gyllenhaal, Matthew McConaughey, Bred Pitt ve Julia Roberts gibi ünlülerin sık duş almadığı ile ilgili haberler dönem dönem basına yansımıştı.
Her gün duş almanın sağlık üzerindeki etkileri toparlayacak olursak;
--Normal, sağlıklı cilt bir yağ tabakası ve “iyi” bakteri ve diğer mikroorganizmaların dengesini korur. Yıkanma ve keselenme, özellikle su sıcaksa, bunları ortadan kaldırır.
--Cilt kuruyabilir, tahriş olabilir veya kaşınabilir.
--Kuru, çatlamış cilt, bakterilerin ve alerjenlerin cildin sağlaması gereken bariyeri aşmasına izin vererek cilt enfeksiyonlarının ve alerjik reaksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilir.
-- Antibakteriyel sabunlar normal bakterileri öldürebilir. Bu durum ciltteki mikroorganizmaların dengesini bozar ve antibiyotiklere karşı daha dirençli, daha az dost canlısı organizmaların ortaya çıkmasını teşvik eder.
--Yaşam boyu sık banyo yapmak ve duş almak bağışıklık sisteminin görevini yerine getirme kabiliyetini azaltabilir.
-Yıkandığımız sular; tuz, ağır metaller, klor, florür, pestisitler ve diğer kimyasalları içerebilir. Bunların da sorunlara neden olması mümkündür.
İdeal bir sıklık olmamakla birlikte, uzmanlar haftada birkaç kez duş almanın çoğu insan için yeterli olduğunu öneriyor. Kirli, terli değilseniz veya daha sık duş almak için başka nedenleriniz yoksa koltuk altları ve kasıklara odaklanan üç veya dört dakika süren kısa duşlar yeterli olabilir.