Eğitim reformunu dikkatle izleyelim

ÖNCEKİ gün Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ‘eğitim reformunu’ anlattığı toplantıdaydık.

Dünkü gazetelerde okuduğunuz gibi, bu yıl 6 pilot ilde uygulanacak yeni ilkokul müfredatı, ‘eleştirel’ düşünen, sorgulayan, yaratıcı, çözüm getiren, girişimci, bilgi teknolojilerini kullanan çocuklar yetiştirmeyi hedefliyor.

Mevcut eğitim sistemi çocuklara bu becerileri vermiyor ne yazık ki...

Batı eğitim sistemiyle ayrıldığımız nokta bu.

Trafik kazalarında, Tavşancıl’daki ikinci tren kazasında eğitimimizdeki bu ‘kara deliğin’ payı yok mu?

Elbet var.

Kırmızı ışığı ihlal ettiği söylenen makinist, ‘bir şey olmaz’ mantığıyla sinyalizason sistemini modernleştirmeyen yetkililer ve kazanın diğer sorumluları mevcut eğitim sistemimizin şekillendirdiği beyinler değil mi?

Şimdi farklı düşünen, farklı algılayan bireyler yetiştirmek için önümüzde gerçekten iyi bir fırsat çıkmış durumda.

Zira her şey ‘sil baştan’ gibi.

Sadece öğrenciler ve müfredat değil, öğretmenlerin de eğitimi söz konusu yeni eğitim reformunda.

Hatta ‘yaşam boyu öğrenme’ diye konsept de geliştirilmiş.

Kamuda çalışanların yanısıra dileyen herkes eğitim gördüğü dalda sertifikalar alabilecek.

Eğitim reformunun arkasındaki isim Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Profesör Ziya Selçuk.

Profesör Selçuk ile ilk kez geçtiğimiz mayıs ayında, Eğitim Reformu Girişimi’ni başlatmış olan Sabancı Üniversitesi’nin davetinde karşılaşmıştık.

Şöyle demişti: ‘Eğitim sistemimizi değiştirmek için tüm koşullar uygun. Bakanlığın, STK’ların, ailelerin değişim talepleri örtüşüyor. AB üyelik süreci de değişimi gerektiriyor.’

Eğitim sistemimizde bir şeyler değişecek besbelli.

İşte bu yüzden bu eğitim yılında 6 pilot ildeki uygulamayı yakından izleyelim diyorum.

İnternet altyapısı 2005’te tamamlanacak ama kitap yok

MİLLİ
Eğitim Bakanı Çelik önceki günkü toplantıda 2005 yılı sonuna kadar tüm okullarda internet altyapısının tamamlanacağını söylüyor.

Keşke...

Zira internet bir yana bazı okullardaki kütüphanelerde hálá kitap yok.

Eğitim reformunun bakan tarafından açıklandığı gün gelen e-posta oldukça anlamlı.

Kahramanmaraş, Değirmendere Çok Programlı Lisesi öğretmenlerinden Ekrem Erdoğan gönderdiği e-postada, kış aylarında yakacak sıkıntısı, spor alanı eksikliğinin yanısıra en fazla kitapsızlıktan yakınıyor.

Erdoğan, diğer öğretmen arkadaşlarının yardımıyla okula bir kütüphane kazandırmış ancak kitap yok.

‘Lütfen bu e-postayı dikkate alın ve kitap gönderin’ diyor özetle.

İlgilenenler için Ekrem Erdoğan’ın cep telefonu şöyle: 0 505 222 60 72

Ayrıca okul telefonunu vermiş: 0 344 734 40 80

Okul Müdürü Kahraman Kuş’un cebi ise 0532 240 42 20

Kahramanmaraş’tan gelen kitap talebini aktardığım Profesör Ziya Selçuk bir şey hatırlattı.

‘Eğitime yüzde 100 destek Projesi’

Yaklaşık bir yıl önce başlatılan proje kapsamında eğitime yapılan harcamaların yüzde 100’ü gider gösterilebiliyor.

Türkiye’nin her ilinde faaliyet gösteren Milli Eğitim birimleri proje hakkında bilgi verebiliyor.

Dolayısıyla Kahramanmaraş’taki liseye dört dörtlük bir kütüphane bağışlayabilecek Kahramanmaraşlı bir işadamı bulmak pekálá mümkün.

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Selçuk’un verdiği bilgiye göre, bu proje kapsamında 11 ayda 1.5 katrilyon toplanmış.

Yukarıdaki başlığa bakmayın siz...

Türkiye’de iyi şeyler de oluyor.

Almanya’daki Türklerle ilgili iki tespit

ALMANYA’
daki Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin direktörü Faruk Şen dün gazetedeydi.

Tam beş dakikalığına uğrayan Faruk Şen Almanya’daki Türklerle ilgili çarpıcı bilgiler verdi.

Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin son çalışmalarına göre, Almanya’daki Türkler, özellikle 11 Eylül’den sonra Avrupa’da Müslümanlara gösterilen tepki nedeniyle İslami değerlerine daha fazla sahip çıkmaya başlamışlar. Kendilerini dindar olarak tanımlayanların oranında son üç yılda yüzde 20’lik bir artış varmış.

Ancak paradoksal olarak radikal İslamcı örgütlere tepki de artmış ve bu örgütlere bağlı derneklerdeki üye sayısında düşüş olmuş.

Fransız Le Figaro Magazine Dergisi’nin son sayısında iki sayfa ayırdığı Metin Kaplan’ın sempatizanları azalmış örneğin.

Almanya’daki Türklerle ilgili ikinci önemli bir tespit, Türkler arasındaki işsizliğin fırlamış olması.

İki yılda yüzde 10’dan yüzde 24’e çıkmış.

Bu da Türkiye’ye dönüş arzusunu kamçılıyormuş Faruk Şen’in dediğine göre.
Yazarın Tüm Yazıları