Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albright'ın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi!

Güncelleme Tarihi:

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2022 14:06

Mülteci olarak geldiği ABD'de bürokrasinin en önemli figürü haline gelen Madeleine Albright geçtiğimiz günlerde 84 yaşında hayatını kaybetti. Albright, Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan 'Yeni dünya'nın en önemli temsilcisiydi. Kimilerine göre kahraman, kimilerine göre ise Bosna, Irak ve Ruanda İç Savaşlarında oynadığı rol nedeniyle "düşman" olarak görülen ve dünya siyasetine yön veren ABD'nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Albright'ın hayatı...

Haberin Devamı

ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı ve ülke tarihinin en önemli diplomatları arasında gösterilen Madeleine K. Albright, birkaç gün önce Washington'da 84 yaşında hayatını kaybetti. 

1990’lı yıllarda tüm dengelerin değiştiği dünyada ABD dış politikasına yön veren Albright, Soğuk Savaş’ın ardından ortaya atılan “Yeni Dünya Düzeni”nin mimarları arasındaydı.

Soğuk Savaşın içine doğan ve ABD’nin küresel gücünün sarsılmaz bir savunucusu olan Albright, küresel güç dengelerinin savaşa dönüştüğü günlerde hayatını kaybetti.  

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
BM Güvenlik Konseyi üyeleri, geçtiğimiz hafta düzenlenen toplantı sırasında, vefat eden ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright için saygı duruşunda bulundu. Fotoğraf: AP

Haberin Devamı

ABD TARİHİNİN İLK KADIN DIŞİŞLERİ BAKANIYDI

Kimileri için ABD politikalarının ve ulusal güvenliğinin korunmasında sarsılmaz bir figür, kimileri için ise Irak ve Bosna’da binlerce masum insanın ölümünde pay sahibi bir kişi olarak hatırlanıyor.

Peki, Albright, tarihte nasıl hatırlanacak?

İşte, bugünkü jeopolitik dengelerin mimarı ABD tarihinin ilk kadın Dışişleri Bakanı Albright’ın hayatı…

İDAMA MAHKÛM BİR DİPLOMATIN KIZIYDI

15 Mayıs 1937’de Marie Jena Korbelova adıyla Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Çekoslovakya'nın başkenti Prag’da dünyaya gelen Albright, çocukluğunu doğduğu şehirde geçiremedi.

Nazi’lerin 1939'da Çekoslovakya'yı işgal etmesi sonrasında; Albright, annesi, iki kardeşi ile diplomat olan ve idam edilmesine kesin gözüyle bakılan babası Josef Korbel ülkeden kaçarak Londra’ya yerleşmişti.

Erken yaşta mültecilikle tanışan Albright, savaşın ardından ülkelerine dönse de, Çek komünistlerin 1948'de iktidara gelmesinin ardından yeniden Londra’ya göç etti.

1948 yılında 11 yaşındayken ABD’ye göç eden aile; 1957’de ABD vatandaşlığını aldı. ABD’de Madeleine Korbel adını alan Albright, oldukça yetenekli bir öğrenciydi.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Washington'daki Statuary Hall'daki törende Winston Churchill'in büstünün önünde duruyor. Fotoğraf: AP

Haberin Devamı

BEYAZ SARAYIN KAPILARINI ÖĞRETMENİ AÇTI

Wellesley Kolejini iyi dereceyle bitiren Madeleine, Denver’da staj yaptığı dönemde tanıştığı varlıklı bir aileden gelen ve gazete sahibi olan Joseph Albright ile evlendi. O yıllarda gazete ve dergilerde çalışan Albright, halkla ilişkiler üzerine sayısız makale kaleme almış.

Wellesley Koleji eğitimini tamamlayan Albright, 1975'te Columbia Üniversitesi'nde doktorasını yaptıktan sonra Beyaz Saray ile tanıştı. Ona bu yolu açan ise Üniversite yıllarından tez danışmanı Zbigniew Brzezinski oldu.

1976 ABD başkanlık seçimlerinde Jimmy Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine getirilen Brzezinski, Albright'ın Ulusal Güvenlik Konseyi'nin alt kademelerinde çalışmak üzere işe alınmasını sağladı.

Haberin Devamı

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Albright'ın Wellesley Kolejdeki yıllarından... Fotoğraf: Wellesley College

SOĞUK SAVAŞTA POLONYA ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR YAPTI

Kariyeri boyunca Beyaz Saray'da pek çok farklı kademede görev üstlenen Albright, Carter'ın 1980'de Ronald Reagan'a karşı kaybetmesinin ardından ABD hükûmeti tarafından yönetilen Smithsonian Enstitüsü’nde çalışmaya başladı.

Soğuk Savaşın en kritik günlerinde Polonya’daki Sovyetler Birliğine karşı gelişen muhalefetle ilgili akademik çalışmalarda bulundu. Polonya’nın Gdansk, Varşova ve Krakov şehirlerindeki muhaliflerle röportajlar yaptı.

1982’de Georgetown Üniversitesi'nde Doğu Avrupa çalışmaları konusundaki uzmanlığı nedeniyle akademik kadroya dahil edilen Albright, 1984’ten 1992’ye kadar Demokrat Partili siyasilerin dış politikaya ilişkin danışacakları yegâne isimdi.

Haberin Devamı

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Soldan sağa eski ABD Dışişleri Bakanları, Madeleine Albright, Warren Christopher, Alexander Haig ve Henry Kissinger, Virginia'daki George P. Shultz Ulusal Dış İlişkiler Eğitim Merkezi'nde düzenlenen törende. Fotoğraf: AP

Bu nedenle, Washington çevrelerinde bir tür “gölge politika yapıcı” haline gelmişti. 1984'te Minnesota'dan eski Senatör Walter F. Mondale, 1988’de Massachusetts'ten Vali Michael S. Dukakis ve 1992’de Bill Clinton olmak üzere Demokrat Parti’nin üç başkan adayının dış politika danışmanlığını yapmıştı.

İLK DİPLOMATİK GÖREVİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

Parti saflarında adından her geçen gün daha çok bahsettiren Albright’ın yıldızının parladığı yıl 1990’ların başlarıydı.

Haberin Devamı

Erkeklerle çevrili bir dünyada kendini kanıtlamak için mücadele veren ve sert mizacıyla ABD dış politikasına yön vermeye hazırlanan Albright, 1992’de Clinton’ın başkanlığı kazanmasının ardından geçiş döneminde Ulusal Güvenlik Konseyini yönetti.

Ardından, Ocak 1993’te ilk diplomatik görevine atandı. Artık, ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisiydi…

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Eski ABD Başkanı Bill Clinton, 2000'de Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen 'Orta Doğu Zirvesi'nde yapacağı konuşma öncesinde  Albright ile görüşüyor. Fotoğraf: AP

‘BU ORDUYU KULLANAMAYACAKSAK, ONA SAHİP OLMANIN NE ANLAMI VAR?!’

Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından yeni jeopolitik dengelere ve dinamiklere yön vermeye girişen Albright, dünya kamuoyu tarafından verdiği tartışmalı kararlarla gündeme geliyordu.

Clinton döneminde Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten Colin Powell, hazırladığı “Powell Doktrini” ile Soğuk Savaş sonrası ABD’nin yeni askeri stratejisini açıklamıştı. Buna göre, askeri müdahaleler sadece ulusal çıkarların tehdit altında olduğu şartlarda gündeme getirilebilirdi ki, Albright bu fikre şiddetle karşı çıkmıştı.

Powell anılarında, Bosna gibi krizlerde ABD'nin rolünün ne olması gerektiği konusunda gerçekleşen bir toplantıda Albright ile aralarında geçen konuşmayı şu sözlerle anlatmıştı:

“Kanı beynine sıçramış gibiydi. Şakaklarındaki damarların neredeyse patlayacağını sandım. Bana dönerek, ‘Her zaman bahsettiğimiz bu muhteşem orduyu kullanamayacaksak, böyle bir orduya sahip olmanın ne anlamı var ki?!’ dediğini hatırlıyorum.”

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Eski Dışişleri Bakanları Madeleine Albright, 2011 yılında Washington'da düzenlenen resepsiyonda karşı karşıya gelmişti. Fotoğraf: AP

GERİ ÇEKİLME KARARI MİLYONLARCA İNSANIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDU

Irak başta olmak üzere Somali ve Ruanda’da yaşanan savaşlar nedeniyle Albright dönemi dış politikası uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyordu.

Ortadoğu, Kosova, Bosna ve Haiti’de yaşanan çatışmalarla ilgili BM’de yaptığı çıkışlar ve aldığı tutum nedeniyle sıklıkla büyük eleştirilerin hedefi oluyordu. Onun için tek bir gerçek vardı; o da ABD’nin küresel çıkarları, dış politika hedeflerinde “Yeni dünya” için ABD siyasetinin mutlak kılınmasıydı. Bu nedenle, dünya kamuoyunda ABD çıkarları söz konusu olduğunda sert bir “savunucu” görünümü üstleniyordu.

Örneğin, Albright ve Clinton; Somali, Ruanda ve Bosna iç savaşında “barışı koruma” çerçevesinde ABD’nin üstleneceği operasyonlar için BM Genel Sekreteri Boutros-Ghali ile defalarca karşı karşıya gelmişti.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Kuzey ve Güney Kore arasındaki sınır çevresindeki durum hakkında brifing alıyor. Fotoğraf: AP

1992’de göreve yeni gelen Clinton, başlarda Somali İç Savaşı’na karşı insani yardımı ve ABD askerinin BM Barış Gücü kapsamında bölgede görev üstlenmesi gerektiğini savunmuştu.

Ancak, Clinton 1993 yılında 18 Amerikan askerinin Somali’de öldürülmesinin ardından BM barış gücünden çekilme kararı aldı. Bunu izleyen yıllarda, Somali’de bir milyon insan hayatını kaybetti.

Clinton yıllar sonra Ruanda’daki geri çekiliş için özür dilese de Albright buna pek yanaşmıyordu. 2003 yılında yaptığı açıklamada, “En büyük pişmanlığım ülkemin ve uluslararası toplumun bu suçları durdurmak için daha erken hareket etmemesiydi” ifadesiyle yetinmişti.

BOSNA’DA SAVAŞI ENGELLEYECEK ADIMLARI ATMADI

1992-95 yılları arasında Yugoslavya’nın kanlı parçalanmasında bu kayıtsızlık durumu devam etti. ABD yönetiminin BM’de savaşı durdurmak için sahaya gönderilecek barış gücüne destek vermemesi birliğin ortak tutum sergileyememesine neden oluyordu.

Bosna İç Savaşı’nda yerinden edilen, katliama uğrayan ve yok sayılan Bosnalı Müslümanlara karşı girişilen “etnik temizlik” kampanyasına karşı uluslararası toplum somut bir adım atmaktan kaçınıyordu.

BM Büyükelçisi kimliğiyle Albright, her ne kadar Sırplara karşı sert yanıt vermeyi savunsa da bu vahşeti sadece kınamakla yetiniyor, milyonlarca insanın yurdundan olduğu ve yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği bu savaşa karşı harekete geçmekte çekimser kalıyordu.

Savaşın ardından Albright, katliama yol açan eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç ve Bosnalı Sırp lideri Radovan Karadziç de dahil olmak üzere savaş suçlarından sorumlu kişileri adalete teslim edeceğini açıklamasının ardından Sırbistan’da bir “Sırp düşmanı" ilan edilmişti.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 30 Ağustos 1998'de Bosna'da bulunan BM Barış Gücü kapsamında bölgede bulunan ABD askerlerini ziyaretinde. Fotoğraf: AP

BROŞ DİPLOMASİSİ

Clinton’ın 1997’deki ikinci görev döneminde Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen Albright, özgün diplomat olduğunu her fırsatta gösteriyordu. Hatta kullandığı aksesuarlar bile diplomaside bir ağırlık kazanmaya başlamıştı.

Diplomatlar, Albright’ın görüşmelerde kullandığı broşların o günkü ruh halini yansıttığını söylüyordu. Albright’ın broşlarının eğer Amerikan sembollerini taşıyorsa görüşmelerde kesinlikle taviz vermeyecek bir ruh halinde olduğu, hayvan ve çiçek desenleri taşıyorsa ya iğneleme amaçlı, ya da anlaşmaya açık olduğunu göstermek için kullanıldığını düşünüyordu.

O artık görüşmelerde veya yapılan basın açıklamalarında mücevherleri ile verdiği mesajlarla anılıyordu. Yakasına taktığı broşlarla toplantılardaki ruh halini karşısına sunma yolunu seçen Albright, ilk olarak 1994'te Saddam Hüseyin taraftarlarınca sarf edilen “eşsiz bir yılan” sözünün ardından katıldığı BM toplantısına, yakasında bir yılan broşu ile gelmişti.

Dışişleri Bakanlığı görevi için yemin ettiğinde ise yakasında bir kartal broşu vardı.

Şubat 1998'de NATO'nun genişlemesi ve Irak'taki durum hakkında Senato Dış İlişkiler Komitesi önünde ifade verirken ise sıcak hava balonu broşu takan Albright, “Bu sıcak havayı değil yükselen umutları ifade ediyor” dese de bu broşun farklı anlamlara geldiği üzerine tartışıldı.

2000’lere doğru Çin’in yükselen finans gücüne ilişkin ABD Senatosu Finans Komitesi’nde sunum yapan Albright, Çin'in ABD pazarlarındaki yükselişi konusunda konuştu. Yakasında ise bir Çin ejderhası taşıyordu…

HAYATI BİRDEN DEĞİŞTİ: KÖKLERİNİ 1997’DE ÖĞRENDİ

1997’de Dışişleri Bakanlığına getirildikten sonra uzun yıllar kamuoyunun yakın takibinde olan Albright, hayatını ters yüz edecek bilgiyi medya sayesinde öğrendi.

Nazi işgalinden kaçan bir ailenin çocuğu olan, otoriter rejimleri yakından tanıyan Albright, hayatının büyük bölümünde kendisinden saklanan aile sırlarının perdesi ardında hayatını sürdürmüştü.

Dışişleri Bakanı olduktan sonra etnik kökeninin kendisine anlatıldığından çok farklı olduğunu öğrenen Albright, uzun yıllar sonra ailesinin Yahudi olduğunu, ebeveynlerinin 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin başlattı soykırımdan kurtulmak için Roma Katolik kilisesine bağlandığını öğrendi.

Ailesinin kendisini Yahudi miraslarından bahsetmeden Katolik öğretilerine uyarak yetiştirdiğini 59 yaşında "Washington Post"dan öğrenen Albright, hemen akabinde ikinci bir şokla karşılaştı.Albright’ın büyükanne ve büyükbabası da dahil olmak üzere 26 aile üyesinin Auschwitz'de öldürüldüğünü ortaya çıkmıştı.Kanıtları gerçek olarak kabul ettiğini açıklayan Albright, “Bence annem ve babam çok cesur insanlardı. Birinin verebileceği en zor kararı verdiler. Onlara inanılmaz derecede minnet duyuyorum” ifadesini kullandı.

KİTLE İMHA SİLAHLARI ÜZERİNDEN SADDAM HÜSEYİN'İ KÖŞEYE SIKIŞTIRDI

Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından NATO'nun Doğu Avrupa’daki eski Sovyet bloğu ülkelerine yayılmasını destekleyen açıklamalarda bulunan Albright, bir süre sonra gözünü Ortadoğu’ya dikti.

Başta Irak olmak üzere Baas Rejimlerine yönelik ekonomik yaptırımları savunan Albright, Irak’ın elindeki kimyasal kitle imha silahlarını öne sürerek Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'i giderek köşeye sıkıştırıyordu.

Aylar süren açıklamaların ve bölgeye konuşlandırılan ABD askeri varlığının ardından, silah tesisleri yeniden denetçilere açılmadıkça Irak’a yönelik hava saldırılarını başlatılacağını söyleyen Albright, Saddam Hüseyin'e açık çağrıda bulunarak, “Irak’ın önünde basit iki seçenek var. Ya anlaşma yoluna gider ya da ortaya çıkan sonuçlarla yüzleşir” demişti.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Fotoğraf: AP

BM Genel Sekreteri Kofi Annan savaşı önlemek için 11 saatlik görüşme trafiğiyle savaşın önüne geçmeye çalışmıştı. Albright tarafından hazırlanan nihai şartlar, BM eliyle Saddam Hüseyin'nin önüne konmuş, görüşmelerde geri adım atmayan ABD Dışişleri Bakanı, bu restleşmeden istediği sonucu almıştı.

BM silah denetçileri tarafından bölgeye sınırsız erişimin yeniden sağlanması için anlaşma sağlanmıştı.

‘YARIM MİLYON ÇOCUĞUN ÖLMESİ, ÖDENMESİ GEREKEN BİR BEDELDİ’

Fakat, Irak Savaşı’nın arka planına ilişkin saldırganlığa ilişkin çarpıcı sözleri gündeme gelen Albright, yarısı çocuk 1 milyon Iraklı’nın hayatını kaybettiği savaş için “ödenmesi gereken bir bedeldi” sözü dünya kamuoyundan büyük tepki toplamıştı.

Albright, 1996'da Lesley Stahl’ın sunduğu “60 Dakika” programında yaptığı konuşma birçok insanı dehşete düşürmüştü. Stahl, Irak ambargosunun yarım milyondan fazla çocuğun hayatını kaybetmesine neden olduğunu belirtip buna değip değmediğini sorduğunda Albright şu yanıtı vermişti:

“Bu çok zor bir seçimdi ancak bu bedele değdiğini düşünüyorum.”

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Albright ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong Il 23 Ekim 2000'de Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'da ikili bir görüştü. Fotoğraf: AP

KORUMASI OLMADAN HALKIN ARASINA GİRİYORDU

Görev süresi boyunca, nükleer silahların yayılmasına karşı çıkan Albright, 2000 yılının Ekim ayında Kuzey Kore lideri Kim Jong-il'i ziyaretinde, balistik füze programını sınırlamak için bir anlaşma sağlamaya çalışsa da bunu başaramamıştı.

Şurası bir gerçek ki, tartışılan bir figür olan ve ABD dış politikasını tavizsiz savunan Albright’ın uluslararası kamuoyunda gösterdiği performans, Amerikalılardan yüksek notlar alıyordu.

Özellikle, Albright'ın entelektüel birikimi, çok yönlülüğü ve canlı performansı Amerikalıların gözünü dolduruyordu.

Akıcı şekilde Çekçe, Lehçe, Fransızca ve Rusça konuşması Albright'ı diğerlerinden farklı kılıyordu. Boş vakitlerinde korumaları olmadan televizyon kameraları ile şehirde yürüyüşler yapan Albright, samimi sohbetleriyle kamuoyunun desteğini alıyordu.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Eski ABD Başkanı Barack Obama, eski diplomatlarla birlikte Trans-Pasifik Ortaklığı ticaret anlaşmasını görüşüyor. Eski Dışişleri Bakanları James A. Baker III, Henry Kissinger ve Madeleine Albright toplantıda Obama'ya eşlik ediyor. Fotoğraf: AP

‘FARKLILIKLARINI GİZLEMİYOR AÇIK AÇIK TARTIŞIYORDU’

Özellikle, Beyaz Saray’daki Güvenlik toplantılarında diplomatik bir dil kullanmaktan uzak duruyordu. Sorunların ve varsa anlaşmazlıkların üzerine giderek çözümler arıyordu.

The New York Times’a konuşan bir yardımcısı “Beyaz Sarayda bir masada iki farklı görüş çıktığında hemen hemen tüm seleflerinin aksine, politik farklılıklarını gizlemiyordu. Anlaşmazlıkların üzerine giderek sorunun temeline iniyordu” diyor.

Her konuşmasında dünya liderliği vurgusunun yanı sıra, terör örgütlerinin güç kazandığı dönemlerde bile endişeleri azaltan vurguları halkta karşılık buluyordu.

Onlarca yıl Soğuk Savaşın diplomatik dilinden yorulan insanlar için bu rahatlık, ABD’nin dünyadaki rolü hakkında gurur duymalarına ve kendilerini iyi hissetmelerine neden oluyordu.

'SEVE SEVE CUMHURBAŞKINLIĞINI ONA TESLİM EDERİM'

2001 yılında Dışişleri Bakanlığından ayrılan Albright, küresel siyaset üzerinde öyle bir etki yaratmıştı ki, 1993'ten 2003'e kadar Çek Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Vaclav Havel, görevini seve seve ona teslim edebileceğini açıklaması belki de dünya tarihinde bir ilkti.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Fotoğraf: AP

Dünya siyaseti üzerinde bu kadar etkin bir kadın diplomatın kendisinden sonra gelen kadın bürokratları etkilememesi düşünülemezdi. Albright, Demokrat başkan adaylığı için uzun zamandır arkadaşı olan Hillary Clinton’ı 2008 seçimlerinde aktif şekilde destekledi.

Ardından Clinton, adaylığı ve başkanlığı kazanan Barack Obama’nın kabinesinde Dışişleri Bakanı olarak atanmıştı.

‘KADINLARA YARDIM ETMEYEN KADINLAR İÇİN CEHENNEMDE ÖZEL BİR YER VAR’

2016 seçimlerinde Albright, başkanlık için tekrar Bayan Clinton'u destekleme kararı almıştı. New Hampshire’daki bir seçim mitinginde Clinton'ı desteklediğini duyuran Albright yaptığı konuşmada, “Kadınlara yardım etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer var” sözü aniden sosyal medyaya yayılmıştı.

Seçmenler bunu saldırgan bir üslûp olduğunu ve Vermont'tan Senatör Bernie Sanders'ı destekleyen genç kadınlara yöneltilmesi büyük tepkileri beraberinde getirmişti.

Feminist olduğunu söylemekten geri durmayan Albright, The Times'da yazdığı yazıda sözleri için özür dilemiş ve şunları söylemişti:

“Kadınların cinsiyete dayalı belirli bir adayı desteklemesi gerektiğini iddia etmek istemedim. Ancak sözlerimden siyasi tercihlerime katılmayanları kınadığım anlaşıldı. Cennet sadece siyasette fikir birliğinde olanlara açık olsaydı, büyük ölçüde boş bir yer olurdu.”

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDAN SONRA DÜŞÜNCE KURULUŞLARINI YÖNETTİ

2001'de uluslararası bir danışmanlık şirketi Albright Stonebridge Group'u kuran Albright, ardından 2005'te gelişmekte olan pazarların araştırılması için Albright Capital Management'ı kurdu.

Yıllarca Georgetown Üniversitesi'nde ders veren Albright, düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations’ın direktörlüğünü yaptı.

2012 yılına gelindiğinde Başkan Barack Obama, Albright’ı ülkenin en yüksek sivil onuru madalyası olan Başkanlık Özgürlük Madalyası ile ödüllendirdi.

Broşlarıyla dünya tarihine yön veren Albrightın hayatı... Kendisi hakkındaki gerçeği medya sayesinde 60 yaşında öğrendi
Ukrayna'da 2014 yılında düzenlenen protestolarla devrilen Viktor Yanukoviç'in ardından yapılacak başkanlık seçimi öncesi başkan adayı Petro Poroshenko, eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ile başkent Kiev'de bir görüşme düzenlemişti. Fotoğraf: AP

 GEÇTİĞİMİZ AY YAYIMLANAN SON YAZISI: İŞGAL GİRİŞİMİ PUTİN'İN SONU OLACAKTIR

Madeleine Albright, 23 Şubat tarihinde The New York Times’da yayımlanan yazısında, “Eğer Putin işgal kararını verirse bu onun için tarihi bir hata olacaktır” ifadesini kullandı.

Albright’ın yazısından satır başları şu şekilde:

* Putin, yıllardır ülkesinin uluslararası itibarını parlatmaya, askeri-ekonomik gücünü genişletmeye, NATO içindeki çatlakları derinleştirerek birliği zayıflatmaya ve AB’yi bölmeye çalıştı. Ukrayna ise tüm planlarının merkezinde yer alıyordu.

Eski ABD Dışişleri Bakanlarından Hillary Clinton, Madeline Albright’ın ölümü üzerine 25 Mart’ta The New York Times’ta yayımladığı yazısında, “O Madeline’di, meselelerin her zaman netlik ve cesaretle özüne inerdi. Önüne sürülen tüm teklifleri yeri geldiğinde geri çevirmesini bilirdi. İlk kadın dışişleri bakanı olarak diplomasinin camdan duvarlarını paramparça etti. Avrupa’daki otoriter rejimlerden kaçan bir çocuk olarak, ABD’nin özgür dünyanın lideri olduğunu her fırsatta savundu” ifadelerini kullandı.

* Rus liderin, Rusya’nın küresel ölçekli büyüklüğünü geliştirmek yerine Ukrayna’ya yönelik bir işgal harekâtı başlatması, ülkesinin daha güçlü batı ittifakı karşısında diplomatik olarak izole olmasına yol açacaktır. Ülke ekonomisini krize sokarak ülkesini stratejik olarak savunmasız bırakacak ve bu da kötü bir şöhretle anılmasına yol açacaktır.

* Putin, geniş çaplı işgal başlatırsa bu büyük yaptırımları tetikleyecektir. Bu yaptırımlar sadece ekonomisini değil, aynı zamanda yozlaşmış dostlarından oluşan dar çevresini de mahvedecektir. Kanlı savaş Rusya’nın kaynaklarını eritecek ve bu durum Rus halkını doğrudan etkileyecektir.

“Madeleine'in hayat dolu sesine, tehlikelerle dolu bir dünyaya dair net bakış açısına ve Amerikan demokrasine olan sarsılmaz inancına şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” ifadelerini kullanan Clinton, “Onun bilgeliğine kulak vererek anısını onurlandırabiliriz” dedi.

* Ayrıca, Doğu Avrupa’da başlatılan bu çaptaki işgal hareketi NATO’nun doğu kanadının daha da güçlenmesine yol açacaktır. Harekât sonrasında NATO, Baltık Devletleri, Polonya ve Romanya'ya kalıcı kuvvetler yerleştirmeyi düşünecektir. ABD Başkanı Biden bunun adımlarını attı ve bölgeye daha fazla askeri kuvvet yerleştireceklerini duyurdu. Bununla birlikte, batının güçlü silah desteği Ukrayna’nın şiddetli bir direniş hareketi kurmasına yol açabilir.

* Deneyimlerime göre, Rus lider hata yaptığını asla kabul etmeyecek olsa da, hem sabırlı hem de pragmatik olabileceğini gösterdi. Ayrıca savaşın onu Çin'e daha da bağımlı hâle getirdiğinin de kesinlikle farkında. En önemlisi de Rusya'nın batı ile bazı bağları olmadan gelişmeyeceğinin de gayet bilincinde.

The New York Times'da yayınlanan "Madeleine Albright, First Woman to Serve as Secretary of State, Dies at 84" başlıklı yazıdan derlenmiştir.

BAKMADAN GEÇME!