Güncelleme Tarihi:
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması üzerine Irpin yakınlarında yer alan Vynohradar'daki evlerinden ailesi ile kaçmaya hazırlanıyorlardı. 6 yaşındaki Maxym Franko, annesine çok korktuğunu söyledi. "Anne ben ölmek istemiyorum, bunun için çok gencim." dedi. Annesi de ‘Sen neden bahsediyorsun? Merak etme sana bir şey olmayacak' diye onu teselli etmeye çalıştı.
Bu konuşmanın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra Maxym, 26 Şubat günü kucağında çok sevdiği hamsterı Bodia ile annesinin kucağında sadece 6 yaşındayken öldürüldü.
Küçücük bedeni bir süre Kiev hastanesinin zemininde başıboş bir şekilde yattı ve üzeri birkaç parça karton ile örtüldü. Aynı saldırıda yaralanan annesi ve ablası o toprağa verilirken yanında olamadı.
Maxym, Kiev'deki savaşın ilk kayıplarından biriydi. Aynı saldırıda Maxym'in 13 yaşındaki kuzeni Vovo biri yüzüne isabet eden beş kurşunla vurulmasına rağmen sağ kurtuldu. Maxym’in 13 yaşındaki ablası Alina da hastanede tedavi görüyor. Maxym'in annesi Anna Chechelnytska ise saldırı sırasında aldığı ciddi bir kafa travması için hala tedavi altında.
Oğlunu kaybeden acılı anne Daily Mail'e röportaj vermeyi kabul etti çünkü tüm dünyanın savaşın gerçekte ne anlama geldiğini, Ruslar Ukrayna'yı işgal ettiğinde tam olarak ne olduğunu ve oğlu ile birlikte hayatındaki zorluklara rağmen ne kadar mutlu olduklarını herkesin görmesini istiyor.
31 yaşındaki Anna'nın boşanmayla sonuçlanan bir evliliğinden şimdi 13 yaşında olan Alina adında bir kızı var. Maxym ise daha sonradan yaşadığı başka bir ilişkiden olan oğlu.
2 çocuğu ile birlikte, Kiev'in Sviatoshynskyi semtinde bir dairede yaşıyordu. Geliri düşüktü. Geçinebilmek için biri IT firmasında diğer ise özel bir apartmanda olmak üzere 2 temizlik işini birden yapıyordu.
Annesi, bu zor koşullarda büyüyen Maxym’ın yaşına rağmen çok olgun bir çocuk olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
“Henüz altı yaşındaydı ama bir yetişkin gibi davranırdı. Her zaman bana yardım etmeye çalışırdı, bulaşıkları yıkardı, odasını temizlerdi. Ödevlerini yapması için ona yardım etmeme gerek kalmazdı, kendisi söylemeden yapardı. Henüz birinci sınıfa gidiyordu.”
Anna'nın geçen ay doğum günüydü ve babası onun doğum gününde öldü. Hemen ardından Rus işgali başladı.
Savaş başladığında Irpin'e yakın Vynohradar semtinde yaşayan kuzeni Oleksandr'ın evindelerdi ama oradaki bombardıman da hızla yoğunlaşmıştı.
ANNESİNİN KUCAĞINDA HAYATINI KAYBETTİ
Maxym, Alina ve Vovo çok korkuyorlardı. Bu nedenle iki aile şehri birlikte terk etmeye ve Ukrayna'nın batısındaki Revne'deki akrabaların yanına gitmeye karar verdiler.
Altı kişi Olexandr'ın mavi arabasına doluştular. Maxym yanına hamsterı Bodia'yı ve beyaz kedileri Sniezhka'yı aldı. Bütün çocuklar arabanın arka koltuğundaydı, Maxym ise önde Anna'nın kucağında…
Anna, iki Ukrayna askeri kontrol noktasından başarıyla geçtiklerini ama sonra kaygan bir yoldayken arabalarının hangi taraftan geldiği belli olmayan ağır ateş altında kaldığını belirtti.
Arabayı kullanan Oleksandr, olay yerinde hayatını kaybetti. Vova'nın annesi Natalya en az on kurşunla vuruldu, ancak kurşunların hiçbiri hayati organlarına isabet etmedi.
Anna, kafasından, kulağının yanından vurulmuştu. Alina’nın ise sağ eline ve sol dizine kurşunlar isabet etmişti. Maxym ise arabadan çıkarıldığında çoktan vefat etmişti. Oğlu kucağında arabadan inen Anna bilincini kaybedene kadar çığlık atıp etrafta dolaştı.
Anna “Kendime geldiğimde diğer insanların çığlık attığını duyabiliyordum ve ben orada yatarken etrafımda dolaşıyorlardı. Biri ambulansı aradı ve kendisi de yaralanmış olmasına rağmen olay boyunca sakin kalan kızım Alina'ya göre ambulans 25 dakikada geldi” diye anlatıyor olay anına dair hatırladıklarını.
Anna, "Neden vurulduğumuzu anlamıyorum," diye devam ediyor. “Arabanın camları şeffaftı. Ateş açan her kimse, arabada kadınların ve çocukların olduğunu görebilirdi. Ayrıca Oleksandr hızlı bile gitmiyordu.”
Kurbanlar, yakındaki Ohmatdyt Çocuk Hastanesine götürüldü. Arabanın kapıları açıldığında kedi Sniezhka ve hamster Bodia kaçtı ve o günden beri kayıplar.
TAM 7 KURŞUNLA VURULDU
Anna, hastanedeki ilk günlerini şu sözlerle anlattı.
“Kimseyle, hatta Alina ile bile iletişim kuramadım. O da yaralıydı ama onu kendimden uzaklaştırdım, beni teselli etmesine izin vermedim. Sadece "Oğlum nerede?" diye bağırıyordum.”
Oğlumun cesedini teşhis etmek için morga çağırılana kadar Maxym'i birkaç gün görmeme izin verilmedi. Vücudunun ön kısmının zarar görmediğini görebiliyordum. Tam yedi kurşunla vurulmuştu…
Anna daha sonra Lviv'deki bir hastaneye nakledildi. Saldırının üzerinden 10 gün geçmişti ve kafasındaki kurşunu çıkarmak için ameliyat edildi. Şimdi kızı Alina ile birlikte Revne'de, erkek kardeşinin evinde yaşıyor.
'OĞLUMU KORUYAMADIM, BAŞARISIZ OLDUM'
Oğlu Maxym, Anna aldığı yaralar nedeniyle tedavi altına alındığı hastanedeyken toprağa verildi.
Anna "Oğlum, eski kocam tarafından babamın yanına gömüldü. Aslında Maxym'in biyolojik babası bile değildi, ama bunu benim için yaptı. Maxym'in biyolojik babası, mesajlarıma cevap vermedi” diyor ve ağlamaya başlıyor.
Tekrar tekrar "Maxym'i kurtarmalıydım. Annesi olarak onu korumak benim görevimdi ve başarısız oldum. Yaşayacak ne sebebim kaldı ki?” diyor ve ekliyor “Zavallı Alina, olay anına dair pek çok şeyi hatırlıyor, benden daha çok şeyi… Ama konuşmak istemiyor. Psikolojik desteğe ihtiyacı var.”
KOKUSUNU HALA HİSSEDİYORUM
"Bazen aynı yatakta yattığımız zamanlardaki Maxym'in kokusunu hala hissedebiliyorum" diye hıçkırıyor. "Sesini duyabiliyorum. Öldüğünden beri onu rüyamda görüyorum.”