Güncelleme Tarihi:
Kyodo ajansının Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri (MSDF) kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, 4 ülkenin oluşturduğu Quad ittifakının "Malabar 2021" tatbikatı başladı.
MSDF'ye göre tatbikata ABD donanmasına ait nükleer güçle çalışan uçak gemisi Carl Vinson, bir Avustralya fırkateyni, bir Hindistan destroyeri ve iki Japon gemisi katılıyor.
Japonya'da Kabine Baş Sekreter Yardımcısı Kihara Seiji, düzenlediği basın toplantısında, tatbikatın "serbest ve açık Hint-Pasifik" vizyonunun hayata geçirilmesi için 4 ülkenin ilişkilerini güçlendirmesini umduklarını bildirdi.
Hint Okyanusu'nun kuzeydoğusundaki Bengal Körfezi'ndeki ortak tatbikat yarına kadar sürecek. Malabar, Çin'in, Hint-Pasifik bölgesinde artan faaliyetlerine karşı bir girişim olarak görülüyor.
İlki Hindistan ve ABD donanmalarınca 1992'de düzenlenen Malabar tatbikatlarına Japonya 2015'te dahil olmuştu.
Çin ve Tayvan arasındaki gerilim tırmanmaya devam ederken Çin Komünist Partisi'nin güdümündeki devlet medyası açık açık '3. Dünya Savaşı' tehdidinde bulunmaya devam ediyor.
Çin merkezli Global Times'ta yer alan makalede Tayvan 'ana kara' olarak tanımlanmış, Çin'in bölgede bir operasyon düzenlemesinin 'doğal hakkı' olduğunun altı çizilmişti.
Tayvan'ın yanında olduğunu açıklayan ABD'yi hedef alan makalede 'Tayvan Boğazı'nda bir savaş patlak verdiğinde, ilk ortadan kaldırılacaklar ABD askeri personelidir' ifadelerine yer verilmişti.
EMEKLİ AMİRAL TARİH VERİP UYARMIŞTI
ABD’li emekli amiral James Stavridis ve gazeteci Elliot Ackerman’ın kaleme aldığı'2034: A Novel of the Next World War' (2034 Dünya Savaşı senaryosu) isimli kitap, geçtiğimiz dönemde yeni bir dünya savaşı çıkarma potansiyeline sahip bölge olarak Güney Çin Denizi gösterilmişti.
Söz konusu kitap böyle bir savaşın yaşanması durumunda hangi silahların kullanılabileceği hakkında da bilgiler sunuyor. Buna göre, savaş alanına otonom yani insansız askeri araçlar hakim olacak.
Stavridis ve Ackerman konvansiyonel savaşın yanı sıra böyle bir çatışmada bir ilk yaşanacağı görüşünde. İkiliye göre, bu ölçekte bir savaşta iki tarafta 'düşman sistemleri'ni saf dışı bırakmak için geniş çaplı hack saldırıları düzenleyecek.
ÇİN-TAYVAN ANLAŞMAZLIĞI
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971'e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin'i temsil etmişti. 1950'ler ve 1960'larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesinin ardından 1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Tayvan Boğazı ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.