Güncelleme Tarihi:
ABD, son dönemde halk arasında çocuk felci olarak bilinen poliomyelit hastalığının aşısını tartışıyor.
Aslına bakılırsa tartışma 2022 yılında başladı. O tarihte Avukat Aaron Siri, ABD Gıda ve İlaç Dairesi'ne (FDA) bir başvuruda bulunarak, aşının kullanım onayının iptalini istedi. Siri'nin başvurusu halen değerlendirme aşamasında. Ancak Seçilmiş Başkan Donald Trump'ın sağlık bakanlığı için aday gösterdiği Robert F. Kennedy Jr.'ın bu göreve gelmesi halinde, durumun değişmesi ve gözlerin yeniden çocuk felci aşısına dönmesi mümkün.
Kennedy, açıklamalarında sağlık bakanı olduğu takdirde herhangi bir aşının onayının kaldırılmasını planlamadığını dile getirdi. Ancak tanınmış siyasetçinin Siri ile yakın ilişkiler içinde olması endişelere yol açıyor.
Başkanlık kampanyası sırasında Kennedy'i destekleyen Siri, çocuk felci aşısıyla ilgili başvurusunda Bilgilendirilmiş Onay Eylem Ağı, isimli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş adına hareket ediyordu. The New York Times geçtiğimiz günlerde bu kuruluşun kurucusunun da Kennedy'le yakın olduğunu bildirmişti.
İlk çocuk felci aşısı 1953 yılında ABD'li virolog Jonas Salk tarafından keşfedildi. Aşının hastalığı önlemekteki etkinliği 1955 yılında kanıtlandı. Kapsamlı uygulamalar sonucunsa 1979 yılına gelindiğinde ABD'de çocuk felcinin sonu gelmişti.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre ülkemizde 1963 yılından bu yana çocuk felci aşısı uygulanıyor. Son çocuk felci vakasının 26 Kasım 1998 tarihinde görüldüğü Türkiye, 2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi ile birlikte çocuk felcinden arındırılmış ülke sertifikası almaya uygun görüldü. Türkiye çocuk felcinin kökünü kazıyan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
BİNLERCE KİŞİNİN FELÇ KALMASINA NEDEN OLDU
ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi kaynaklarına göre aşının uygulanmasından önceki yıllarda, özellikle de 1950'lerde, çocuk felcine yol açan poliovirüs çok yaygın olduğundan hastaneler engelli ve ağır hastalarla dolup taşıyordu.
Özellikle 1952 yılında yaşanan salgında, poliovirüs enfeksiyonları 20 bin kişinin felç kalmasına neden oldu. Virüsün çocuklar arasındaki yayılma hızı nedeniyle dehşete düşen aileler, sosyal mesafe uygulamalarına başvurmaya başladı.
Günümüzde doktorlar, aşının uygulamasına son verilmesinin poliovirüsün yeniden yaygınlaşmasına ve hastalık yapmasına yol açabileceği konusunda uyarıyor.
SOLUNUM KASLARINI ETKİLEYİP KİŞİYİ NEFES ALAMAZ HALE GETİRİYOR
Poliovirüs, asırlardır var olmasına karşın 1909 yılında tanımlandı.
Dünya Sağlık Örgütü kaynaklarına göre, virüs özellikle 5 yaşın altındaki çocukları etkiliyor. Çoğu kişinin hafif semptomlarla atlattığı hastalık, 200 vakadan birinde geri döndürülmesi mümkün olmayan felce neden oluyor. Hastalık kademeli olarak ilerliyor. Felç olan hastaların yüzde 5-10'unda solunum kaslarını tutarak hastanın nefes alıp vermesini engelliyor ve ölüme yol açıyor.
Virüs bulaştıktan ve vücutta çoğaldıktan sonra, baş, boğaz ağrısı, sırtta kasılma, yüksek ateş, bulantı, kusma gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Birkaç gün sonra bacaklarda uyuşukluk ve ağrı, his ve hareket kaybıyla felç belirtileri ortaya çıkıyor. Uzmanlar bu belirtilerin ortaya çıkması halinde hiç vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini belirtiyor.
Aşının tartışıldığı ABD'de 20'nci yüzyılda birçok çocuk felci salgını yaşandı. İlk büyük salgın 1916 yılında New York'ta başladı. O dönemde doktorlar bu hastalık konusunda çok fazla bilgi sahibi değildi. Hastalığı tedavi ve önleme yöntemlerinin ne olduğu bilinmiyordu. 1916 salgınında tahminen 6 bin kişi hayatını kaybederken 21 bin kişi de felç kaldı.
1937'deki salgın da oldukça ağır geçti.
TEDAVİSİ İÇİN BİRÇOK YÖNTEM DENENDİ
Yale Medicine Magazine'e göre, çocuk felci vakaları 1944 yılında 100 binde 8'e, 1952 yılında ise 100 binde 37'ye yükseldi. Bu dönemde her yıl 60 bin civarında çocuk, bu hastalığa yakalanıyordu. Dahası 10 yaşın üzerindeki kişilerde de enfeksiyon oranları artıyordu.
İlk yıllarda doktorlar hastaların tüm vücutlarını alçıya alıyor bu da felcin kalıcı olmasına neden oluyordu.
1933-1945 yılları arasında ABD başkanı olarak görev yapmış olan Franklin Roosevelt, Georgia eyaletindeki kaplıcalara girerek felcin etkilerini hafifletmeye çalışmıştı. 1940'larda çıkan bir salgında da North Carolina'da bulunan Hickory Acil Çocuk Felç Hastanesi'nde de hastalar kaynamış yünden yapılmış sıcak paketlerle ve fizik terapiyle tedavi edilmişti.
ÖMÜRLERİNİ DEMİR AKCİĞER İÇİNDE GEÇİRENLER OLDU
Ağır durumdaki hastalar, ömürlerinin sonuna kadar demir akciğer denen makinelerin içinde yaşamaya mahkûm oluyordu. Bu demirden yapılmış büyük kutuların içindeki körükler, kendi kendine soluk alıp veremeyen hastaların solunumuna yardımcı oluyordu.
Demir akciğer ilk olarak 1928 yılında 8 yaşındaki bir hastanın hayatını kurtarmak için kullanılmıştı.
Mia Farrow ve Alan Alda gibi ünlü isimler de çocukluk yıllarında poliovirüse yakalananlardandı. Yönetmen John Farrow ile aktris Maureen O'Sullivan'ın kızı olan Farrow, 1954 yılında Los Angeles'ta çıkan çocuk felci salgını sırasında hastalanmıştı.
Farrow, 2000 yılında verdiği bir röportajda, "Hastanelerde, bulaşıcı hastalık koğuşlarında gördüklerimi asla unutamayacağım" diyecekti.
BAŞKAN ROOSEVELT BİR NUMARALI TANIKTI
Başkan Roosevelt, bugün "March of Dimes" adıyla bilinen Ulusal Çocuk Felci Vakfı'nın kurucusu oldu.
Roosevelt'in avukatlık yaptığı dönemdeki ortağı Basil O'Connor'la birlikte hayata geçirdiği vakıf, çocuk felci aşısı araştırmalarının finansmanına destek olmayı amaçlıyordu.
Yukarıda da dediğimiz gibi, Roosevelt, çocuk felcinin etkilerini birinci elden yaşamıştı. 1921 yılında yani 39 yaşındayken teşhis koyulan Roosevelt, başkanlık yıllarını tekerlekli sandalyeye bağlı olarak geçirmişti.
5 yaşından küçükken poliovirüsü kaparak hastalanıp iyileşen çocuklar, 15-40 yıl sonra yani yetişkinlikte de felç olabiliyor.
Öte yandan Grace Kelly ve Joan Crawford gibi ünlü isimler de aşı kampanyalarının duyurulmasında önemli rol oynadı. ABD'deki sağlık odaklı hayır kuruluşlarına yapılan bağışların yarısı bu kampanyalar sayesinde toplandı.
JONAS SALK ÖLÜ VİRÜSLERİ KULLANARAK BİR AŞI ÜRETTİ
O dönemde aralarında Jonas Salk'un da bulunduğu birçok bilim insanı çocuk felci aşısı üzerinde araştırmalar yapıyordu. Pittsburgh Üniversitesi Tıp Okulu'nda çalışan Salk, bir çocuk felci aşısı geliştirmeye 1950'lerin başlarında başlamıştı.
Maymunların böbrek hücrelerinden elde edilen kültürler üzerinde poliovirüsler üreten Salk, ardından formaldehit kullanarak bu virüsleri öldürüyordu. Bilim Tarihi Enstitüsü kaynaklarına göre, vücutlarına ölü virüsler enjekte edilmiş canlı maymunlar hastalıktan korunuyordu.
Salk, geliştirdiği aşının maymunlardaki başarısının ardından insan testlerine başladı.
Aşıyı öncelikle çocuk felci hastası çocuklarda deneyen Salk, antikor seviyelerinin yükseldiğini gördü. Bu da aşısının vücudun enfeksiyonla savaşa yardım etmesi bağlamında umut verici bir işaretti.
GAMMA GLOBÜLİN BAŞARILI OLAMADI
Roosevelt'in vakfı ise bir diğer önleme metodu olan gamma globülini yani antikorlar açısından zengin kan plazma proteinleri uygulamasını destekliyordu. 1950'lerin başlarında 220 binden fazla çocuğa gamma globülin enjeksiyonları yapıldı. Burada da serumun çocukların bağışıklık sistemlerini güçlendireceği ve çocuk felcine yakalanmalarını önleyeceği ümit ediliyordu.
Ancak toplanan veriler ışığında epidemiyologlar ve diğer uzmanlardan oluşan bir komite, gamma globülinin etkili olmadığı sonucuna vardı.
Gamma globülin denemeleri, Salk'un aşısına benzer denemelerin de yolunu açtı.
ETKİSİ 1 YIL İÇİNDE KANITLANDI
1954 yılında, Ulusal Çocuk Felci Vakfı, Salk'un aşısını test etmek için bir denemeye sponsor oldu. Bu denemeye yaşları 6 ila 9 arasında olan yaklaşık 2 milyon çocuğun katıldı. Çocuklara "Çocuk Felci Öncüleri" adı verildi.
Katılımcılar 3 gruba ayrıldı. Birinci gruba aşı, ikinci gruba plasebo, üçüncü gruba ise ne aşı ne de plasebo verildi. Bir sonraki yıl (1955) yapılan kontrollerde aşının Tip 2 ve Tip 3 poliovirüse karşı yüzde 90, Tip 1 poliovirüse karşı ise yüzde 60-70 oranında etkili olduğu görüldü.
Michigan Üniversitesi bünyesinde bulunan Poliomyelit Aşısı Değerlendirme Merkezi Direktörü Thomas Francis Jr. düzenlediği basın açıklamasında aşının, "Güvenli, etkili ve güçlü" olduğunu söyledi.
Haber sadece ABD'de değil tüm dünyada büyük heyecan yarattı. Dönemin The Guardian muhabiri Alistair Cooke, "Haber New York'tan Saint Louis'e Memphis'ten Dallas'a 1.600 millik rotada gördüğüm tüm gazetelerin birinci sayfalarını kaplamıştı" diyordu.
ÜÇ DOZ UYGULANIYORDU
Şüphesi olanlar da vardı ancak Salk'un aşısı Amerikalıların güvenini kazanmıştı. Aşı, etkili olduğu duyurulduktan birkaç saat sonra kullanım onayını aldı.
Aşı dağıtımı da hemen başladı. Ulusal Çocuk Felci Vakfı, aşı üretimine hemen başlayabilecek tesislerin finansmanına çoktan başlamıştı. ABD, Avrupa'ya da aşı gönderirken bazı ülkeler kendi aşılarını üretmeye başladı.
Aşının çocuklara üç doz halinde uygulanması gerekiyordu. The Conversation'ın aktardığına göre bu dozların her birinin ücreti 3-5 dolar (günümüz parasıyla 35-59 dolar) arasındaydı.
KORKUNÇ BİR TRAJEDİ YAŞANDI
Aşılama programının başlamasından kısa süre sonra yaşanan trajik bir olay can kayıplarına yol açtı. Aşı üreten tesislerden biri olan Cutter Laboratuvarları'nda yüz binlerce dozluk canlı çocuk felci virüsü depolanıyordu.
Nisan 1955'te 400 binden fazla çocuğa uygun olmayan yöntemlerle hazırlanmış aşılar uygulandı. ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri'ne göre bu hata sonucunda 260 felç ve çok sayıda can kaybı yaşandı.
Cutter Laboratuvarları'ndaki bu korkunç olan anne babaları paniğe sürükledi. Bunun sonucunda aşı 27 Nisan 1955 tarihinde piyasadan çekildi.
Ancak üretilmiş tüm aşıların kullanım güvenliğinin test edilmesinin ardından 15 Mayıs 1955 itibarıyla aşılama uygulaması yeniden başladı. 1955 yılı sonunda dünyanın dört bir yanında yüz binlerce çocuğa aşı vurulmuştu.
1964'ten bir aşılama fotoğrafı
ÜNLÜLER DE KAMPANYALARA DESTEK VERDİ
Aşılama hamlesinin en önemli yüzlerinden biri Elvis Presley'di. 1956 yılının sonbaharında New York'ta bir konser sırasında sahne arkasında aşı olan Presley, pek çok kişinin de kollarını sıvamasını sağladı.
Scientific American'ın 2021'de bildirdiğine göre, ABD'deki genç neslin yüzde 80'i 6 ay içinde aşılanmıştı.
Roosevelt'in vakfı aşının tanıtımında büyük rol oynuyordu. Vakıf kampanya yüzü olarak Louis Armstrong ve Ella Fitzgerald gibi çok ünlü isimlerden destek alıyordu. Bu sayede aşılamanın toplumsal cinsiyet ve ırk gibi faktörler açısından da kapsayıcı olması amaçlanıyordu.
March of Dimes'ın eski başkanı ve CEO'su Stacey Dr. Stewart, 2021'de NPR'a yaptığı açıklamada, "Aşının sadece beyazların gündemi olmasının mümkün olamayacağı en başından anlaşılmıştı" diyecekti.
Aşının koruyucu etkisi kısa süre içinde gözle görülür hale geldi. BBC'nin haberine göre, 1953-1957 yılları arasında sadece ABD'deki vakalar 35 binden 5 bin 300'e düştü.
UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü'nün kurulmasının ardından 1988 yılında küresel aşılama programı başladı. Tek kaynağı insan olan bu virüsü tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan programın öncesinde dünya genelinde yılda 350 bin vaka görülüyordu. Aşılamanın ardından sayı önce binlere, günümüzde ise onlara düştü.
ALTERNATİF BİR AŞI DAHA ÇIKTI
Bu esnada Salk'un rakibi Albert Sabin halen kendi çocuk felci aşısı üzerinde çalışıyordu.
Sabin, Salk'un ölü virüs kullanma metoduna karşı çıkıyor, onun yerine canlı ama zayıflatılmış bir virüsün enjeksiyon değil ağız yoluyla alınması gerektiğini savunuyordu.
Sabin kendi aşısının etkili olduğunu Sovyetler Birliği'nde gerçekleştirdiği denemelerle kanıtlayınca bu aşı da 1961 yılı itibarıyla ABD'de kullanım onayı aldı. Sabin'in aşısı ekonomik ve kolay uygulanabilir olduğundan, birçok ülkede kullanılır oldu. Hatta 1964 tarihli "Mary Poppins" filminde söylenen "A Spoonful of Sugar (Helps the Medicine Go Down)" (Bir Kaşık Şeker İlacı Yutmaya Yardım Eder) şarkısı Sabin'in aşısından esinlenmişti.
İKİSİ BİR ARADA KULLANILIYOR
İki aşının bir arada kullanılması sayesinde dünya genelinde çocuk felcinin kökü neredeyse tamamen kazındı.
2010'lu yıllarda Tip 2 ve Tip 3 çocuk felci tamamen ortadan kalktı. Tip 1 çocuk felci ise aşılamanın daha az yaygın olduğu ülkelerde varlığını sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2026 itibarıyla virüsü tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor ancak çocuk felci aşıları olmazsa bu hedefe ulaşmak ne yazık ki imkânsız...
Günümüzde de iki aşı yöntemi birlikte kullanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı kaynaklarında "Ağızdan iki damla halinde yapılan aşı virüsün sindirim sisteminde bağırsaklardan kana karışarak hastalık yapmasını önler, koldan yapılan aşı ise kanda virüse karşı koruyucu maddelerin oluşmasını sağlayarak, iki yönlü ve çok güçlü bir korunma sağlar. Bu çift yönlü koruma uygulaması aynı zamanda, kişilerin birbirlerine virüsü bulaştırmasını da engelleyerek tamamen etkisiz hale gelmesini yok olmasını sağlamaktadır" deniyor. Ağızdan yapılan aşı, 6'ncı ve 18'inci ayını tamamlayan bebeklere her uygulamada ikişer damla verilerek uygulanıyor. Enjekte edilen aşı ise 2'nci, 4'üncü, 6'ncı ve 18'inci ayını tamamlayan bebeklere toplam 4 defa olmak üzere beşli karma aşı içerisinde koldan kas içi uygulanıyor. Bu aşının 1 Temmuz 2016 tarihinde doğanlardan başlamak üzere 48'inci ayda dörtlü karma aşı (DaBT-İPA) uygulanan pekiştirme dozu da bulunuyor.
Business Insider'ın "RFK Jr.'s key advisor petitioned to revoke approval of the polio vaccine. Photos show the US's last outbreak." başlıklı haberinden derlenmiştir.