Dudaklar 90’lardan

Zerrin Özer’e bravo diyor, 30 kilo vermeyi başardığı için kendisine hayranlık duyduğumu söylemek istiyorum.

Haberin Devamı

Ben şurada beş kilo vereceğim diye yemediğim ot, içmediğim bitki çayı kalmadı, gram oynama yok. Kendisi ağırlığının üçte birini göndermiş, saygılarımı sunuyorum.

Şu “Öğünlerinizi artırın, sık yiyin ama az yiyin” dünyanın en sinir perhiz biçimi. ınsanın şöyle bir tabak makarnayı iştahla mideye indiresi geliyor ama hayır efendim. Dört çatal alıp bırakacaksın.

Üç saat sonra üç kaşık yoğurt yiyeceksin... Üç saat sonra yarım armut yiyeceksin. Üç saat daha bekleyip üç zeytin yiyeceksin...

Böyle üçer saat arayla az yiyip, bütün gün yeme dürtüsünü bastırıp yarı aç yarı tok gezince, geceleri çıldırıp şokellayı cam kavanozla birlikte mideye indireceksin.

Ve ayvayı yiyeceksin. 

Hadi sabrı gösterdin diyelim, günde 6-7 öğün ne yiyeceğini düşünmek de büyük mesai. Ben sabah ne giyeceğime karar veremiyorum, 45 dakika düşünüp 3 pantolon değiştiriyorum, bir de 6 öğün ne yiyeceğim onu mu düşüneceğim?

Sabah, öğlen, akşam, eski usul yemek istiyorum, olmaz mı? Öyle kilo verilmez mi?

Bir diyetisyen de çıkıp kendine vakit ayıramayan kadınlar için diyet çıkarmıyor ki kardeşim.

En makul diyette bile bir antikalık var.

Neyse Zerrin Özer yapmış, etmiş, az yemiş sık yemiş ve 30 kilo vermiş, albümle birlikte yeni imajla gelmiş. Ancak kilo vermesinin dışında bir değişiklik göremedim kendisinde.

Yuvarlak gözlükler aynı, saçlar aynı, makyaj stili aynı...

Zayıflamasıyla birlikte daha cesur kıyafetlerle karşımıza çıkacak şüphesiz de şu dudaklara bir çare bulsa diyorum. Kahverengi kalemle dudak çizgisi dışından yeni dudak yaparak içini uçuk pembeyle dolduranları 90’larda bile komik bulurduk. Makyaj stilini kesinlikle değiştirmeli...

Haberin Devamı

Biz de mi miting yapalım?

Taksiciler toplandı, korsan taksileri protesto etti, destekliyoruz elbette ama kafasına göre iş yapan taksiciler sayesinde mağdur olan müşteri ne olacak? 

Gideceğimiz mesafeyi beğenmeyen ve bindiğimiz anda indiren taksiciler...

Para üstü verirken 250, 500 kuruşları, hadi kuruşu geçtim, hiç sormadan, bir-iki liraları cebe indirenler... (Bizden 100 kuruş çıkmasa “eksik verdiniz” olur ama.)

Cadde ortasında zart diye durup müşteri alanlar, trafik kurallarından muafmış gibi direksiyon sallayanlar... 

Kendi bildiği yoldan gidemedi, biz kısa yolu tarif ettik diye yol boyunca tartışanlar...

Laubali olanlar, dikiz aynasının işlevini dikizlemek sananlar, zorla abuk sabuk muhabbet etmeye çalışanlar...

Verdiğiniz parayı el çabukluğuyla değiştirip “50 değil 5 verdiniz” diyenler, hırsızlar...

Sigara içenler...

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’na soruyorum, bu saydıklarım ne olacak?

Biz de mi miting yapalım yani?

Yazarın Tüm Yazıları