Diyetin zamanı olmaz ama şimdi tam sırası

Yaz, diğer deyişle tatil mevsimi yaklaştı. Hemen herkesin aklı mayo, bikini içinde nasıl görüneceğinde, incelmede, diyette...

Kimi zayıflamak için profesyonel yardım alırken, kimi elden ele dolaşan rejim listeleriyle kurtulmaya çalışıyor hoşlanmadığı yükünden. Uzmanlar diyetin modası, zamanı olmaz dese de; yazın yaklaşması, yeme-içmeyi disipline sokmak ve forma girmek için iyi bir fırsat.

Uzman diyetisyen Leyla Hoşabcıoğlu, "Diyet başlanıp bırakılan, girilip çıkılan bir eylem değildir" diyor. Yasaklar, cezalar, sefertaslarıyla yemek taşımak da değil çözüm. Peki nedir diyet? Kişinin içinde bulunduğu duruma uygun planlanmış bir beslenme düzenine geçmesi diyebiliriz kısaca. Gereğinden fazla kilo alınmışsa ortada bir yanlış var demektir. Bu durumda bazı düzenlemeler yapılması gerekir. "Yeni beslenme düzenine geçmeden önce diyetin anlamını kavramak da zihnen hazırlanmaya yardımcı olur. Bu nedenle bir uzmandan detaylı bilgi almak karar vermeyi kolaylaştırır" diyor Hoşabcıoğlu.

YANLIŞ DİYET, KASLARI KEMİKLERİ ERİTİYOR

Aslına bakarsanız, diyete başlamanın mevsimi, günü, yaşı yok. Sağlıklı kilosundan uzaklaşanların kan değerleri de bozulmuşsa, zaman kaybetmeden doğru beslenmeye başlanmalı. Ancak; kendi başına, bilinçsiz, ortalıkta dolaşan listelerle zayıflamaya kalkışmanın hesapta olmayan sorunları beraberinde getirebileceğini anlatıyor Leyla Hoşabcıoğlu. "Uzmana danışılmadan yapılan rejimlerde diyetin karbonhidrat, protein , yağ, vitamin, mineral dengesi iyi belirlenemez. Yağları eritmek yerine, vücudun yağsız kütlesinden (kas) kaybederler. Oysa kaybedilen ağırlığın en az yüzde 75’i yağdan olmalı. Yapılan yanlışlar nedeniyle kemik yoğunluğu bozulabilir ya da daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir."

İLK BÜYÜK HATAEKMEKTEN VAZGEÇMEK

Zayıflamak isteyenlerin yaptıkları ilk ve önemli hata, ekmek grubu yiyecekleri beslenmelerinden çıkarmaları. Elbette yağ ve şekerle zenginleştirilmiş unlu ürünlerin sıklığı ve miktarını iyi ayarlamak gerekir, ancak sağlıklı beslenme piramidinde en büyük alanda ekmek grubu olduğunu unutmayın. wEkmek; bitkisel protein, kompleks karbonhidrat, B vitaminleri ve posa içerir. Özellikle esmer, rafine edilmemiş undan yapılmış ekmek, makarna, bisküviler, esmer pirinç ve bulgur, kan glikoz ve insülin düzeyinin ayarlanmasında faydalı ve önemli. Ancak kan ürik asitleri yüksek olan hastalara esmer ve kepekli ürünler önerilmiyor.

ÇALIŞIRKEN DE DİYET YAPABİLİRSİNİZ

"Çalışırken diyet yapmak zor" mazeretini bir kenara bırakın. Çalışan, çalışmayan ya da sporcu herkes diyet yapabilir. Önemli olan besinleri tanımak, kendimize uygun olanları seçmek, uygun miktarda tüketmek. Örneğin bir fabrikada ağır çalışanlara göre planlanmış bir mönüden, oturarak çalışanlar da tüketebilir. Sadece miktarını kendi gereksiniminize göre ayarlamanız gerek. Az hareket ediyorsanız porsiyonlarınızı küçültün. Önlemlerden en radikali, evden işyerine yemek taşımak. Ancak bu da sosyal ve psikolojik açıdan travmatik ve dramatik. Her koşulda nasıl besleneceğinizi öğrenmenizde fayda var.

KARARLI VE SABIRLI OLUN

 Kişisel program takip edin.

 Besinlerin alternatiflerini öğrenerek, diyetin yaşantınızla uyumlu hale getirilmesine yardımcı olun. 

Kararlı ve sabırlı olun. Kendinize değişiklikleri kabul edecek zamanı tanıyın.

 Alışkanlıklar göz açıp kapatana kadar değişmez. Hemen yarın, hatta dün zayıflama düşüncesinden vazgeçin. Hedefiniz, hayat boyunca kaliteli yaşam olsun.

DOĞRU BESLENMENİN 101 YARARI

Sevdiğiniz yiyecekleri yiyebilirsiniz. Ancak vücuda maliyetlerini bilerek. En doğrusu bazı ilkelerden vazgeçmemek. Kontrolsüz yemeyin, yağ yakımını yavaşlatmamak için öğün aralarını dört saatten uzun tutmayın. Böylece çok acıkarak, fazla yemek yemenin önüne geçersiniz. Ana öğünlerde en az 23 ayrı besin grubundan yiyecek tüketin. Örneğin makarna tek başına iyi bir ana öğün değil. Yoğurt, sebze ya da meyve eklendiğinde öğünün karbonhidrad, protein, yağ, vitamin ve mineral dengesi kurulmuş olur. Bilimsel bir diyetin enerjisi ve besin öğeleri, günlük ihtiyacınızı karşılayacak kadar olmalı. Alınacak enerjinin yüzde 55-60’ı karbonhidrat, yüzde 25-30’u yağ ve yüzde 12-20’si proteinden oluşmalı. Doğru diyet uygulayan kişide vücut yağsız kütlesi zarar görmez, metabolizma yavaşlamaz, kan bulgularında arızalar oluşmaz, varsa da ilerlemez. Diyette daha az yağlı ve daha az doymuş yağlı yiyecekler tüketilmeli, tamamen yağsız yiyecekler değil... Yağda eriyen vitaminlerin vücutta iyi emilmesi için yağlara gereksinim var. Yağda eriyen vitaminlerden A ve E vitaminleri , aynı zamanda kanserden koruyan öğelerdir. Bitkisel ya da hayvansal kaynaklı Omega 3, yağ asidi olarak damarsal faaliyetlerin ve belleğin güçlü, genç kalmasını, obezitenin provoke ettiği bazı hastalıkların azalmasını sağlar. Kolesterolden zengin besinlerin tüketimi kontrol altına alınmalı. Ancak bu; yumurta, et gibi temel besinlerin tamamen kesilmesi anlamına gelmemeli. Yeteri kadar tüketildiğinde , her besinin vücuda bir faydası var. Rafine şeker tüketimini azaltmak, kan glikoz ve insülin durumunun iyileşmesini sağlar. Kompleks şeker içeren ve glisemik indeksi düşük tam buğday unu, kepekli pirinç, makarna vb. besinlerin tüketimini artırın. Kuru baklagiller, sebze, meyve, tahıllar gibi besinlerle sağlanan posa süpürge görevi görür ve vücutta biriken, birikmeye çalışan zararlı öğeleri dokulardan uzaklaştırır. Kan şekeri kan yağlarını düşürür ve bağırsak hareketlerini düzene sokar. Aşırı tuz tüketmekten kaçınarak hipertansiyon, kalp hastalıklarından korunurken bazı kanser türlerinden (yemek borusu, mide) kaçmış olur sunuz. Fazla tuz, kalsiyum atımını da hızlandırarak kemik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Kemik bozukluklarını önlemek için de tuzu azaltmak ve sodyum içeriği yüksek yiyecek-içecekleri tüketmemek gerekir. Kalsiyum bakımından zengin süt-yoğurt, koyu yeşil yapraklı sebzelerin tüketilmesi kemik sağlığını arttırır. Mevsiminde tüketilen sebze-meyveler vitamin-mineral açısından zenginler. Antioksidan öğeleri de daha çok taze sebze-meyvede bulunur. Besinlerin saklanması sırasında bozulma ve küflenmeleri önleyin; tütsü, duman, tuzlama tarzı yöntemlerden kaçının. Katkılı besinleri kontrollü olarak tüketin.

K I S A  K I S A

RADYOFREKANS MODASI

Medikal estetik yöntemlere her gün bir yenisi ekleniyor. Lokal yağlanma ve selülit tedavisinde kullanılan bu son teknolojide, radyo dalgaları deri altına ulaştırılıyor ve bu bölgedeki su moleküllerini harekete geçirerek mekanik sürtünme etkisiyle bölgesel ısıya yol açıyor. Bu yüksek ve derin ısının etkisiyle kolajen liflerinin doğal yapıları bozuluyor. Yani bir tür kontrollü ısı hasarı oluşturarak, dokunun kendini onarması ve yenilemesi tetikleniyor.

IZGARA, TÜTSÜ AŞIRI TUZ MİDEYİ DELİYOR

Mide kanserinde, genetik faktörlerin yanı sıra yemek alışkanlığının da etkisi büyük. Sigara, aşırı sıcak içecek, çok sık ızgara, tütsülenmiş, aşırı tuzlu ve salamura gıdalar mide kanseri riskini artırıyor. Japonya başta olmak üzere, Çin ve İrlanda’da beslenme alışkanlığına bağlı mide kanseri sık görülüyor. Çünkü ızgara ve tütsüleme esnasında kanseri tetikleyen maddeler oluşuyor. Et ürünlerinin salamurası (tuzlama) yapılırken, nitrat ve nitrit tuzlarının kullanılması da bu gıdaların ısıtılması esnasında veya mide içinde yine kanseri tetikleyen ve kuvvetli bir kanserojen olan nitrosamini ortaya çıkarıyor.
Yazarın Tüm Yazıları