Demokrasinin üzerine şal örtmek

ÖNCEKİ gün AKP’nin önde gelen isimlerinden biri aradı ve direkt olarak şunu sordu: ‘Son zamanlardaki tavır değişikliğinizin nedenini merak ediyorum. Bizim bilmediğimiz bir şey mi var?’

EVET VAR

Hürriyet’in,
tren kazası ile ilgili haberlerini ve Devlet Demiryolları’nı eleştirmemizi bir ‘tavır değişikliği’ olarak görüyordu.

Bunun altında da mutlaka bir ‘neden vardır’ diye düşünüyordu.

Tipik bir ‘komplo teorisi’.

Böyle bir zihniyete verilecek tek cevap vardı ve onu verdim.

‘Evet var. Hükümetten yüklüce bir para istedik. Vermeyince ona vurmaya başladık’ dedim.

Tabii dalga geçtiğimi hemen anladı.

Ben de devam ettim:

‘Siz hiç dışarı çıkıp insanların ne konuştuğuna bakmıyor musunuz? Tren kazası konusunda az bile yazıp çiziyoruz. Vatandaş bizim yazdığımızdan çok daha öfkeli.’

Sonra kendisine Gölcük depremi sırasında o günün hükümeti için neler yazdığımızı hatırlattım.

Ne yazık ki hükümetlerle, siyasilerle ilişkiler hep böyle.

Ama ben asıl Türkiye’de giderek yayılan bir başka hastalığa dikkati çekmek istiyorum.

Bu ülkede artık, ‘başarısızlık’ ve ‘hata’ diye bir şey kalmadı.

Herkes bir cemaate sığınmış, oradan veryansın ediyor.

‘Bunun altında mutlaka bir şey vardır.’

GEL DE ANLAT

Elinin körü...

Bunun altında senin yediğin halttan başka hiçbir şey yok.

Ama gel de bunu o haltı yiyen adama anlat.

Kendini kurtarmak için dünyanın en pespaye komplo teorilerini siper haline getirmiş, orada sallıyor.

Çünkü biat kültürüne, koşulsuz itaate alışmış.

Çünkü onu destekleyen gazeteler bir parmak şıkırtısı ile susta durmuş, ikinci parmak şıkırtısı ile borozan gibi ötmeye başlamış.

Dedim ya, ona alışmış bir kere.

Öteki gazetelerden de aynı şeyi bekliyor.

Yani sustalı maymun gibi durmalarını.

Ama öyle değil.

Öteki gazeteler arasında sokağa kulak veren, yanlışlıkların üzerine gitmekten korkmayan yayın organları ve gazeteciler var.

Parmak şıkırtısının ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

Doğru bildiklerini yazıyorlar.

Bana telefon eden AKP’li öyle de, CHP’liler farklı mı?

Onlarda da komplo teorisinin bini bir para.

Onların gözleri de kendi yanlışlıklarına kör.

Onlar da bir halt işledikleri zaman hemen aynı ölçüde pespaye komplo teorilerine sarılıp, aynı siperlere giriyorlar.

BİZİ YIPRATIYORLAR

Herkesin repertuvarında en az beş-altı tane komplo teorisi var.

Her haberin arkasında bir hayalet, her yorumun arkasında bir tetikçi aranıyor.

Sanıyorlarki, büyük bir beyin parmağını şıkırdatıyor.

Alttaki ecirler bir anda harekete geçip makineyi çalıştırıyor.

Kimi manşeti atıyor, kimi sayfayı çiziyor.

Kimi başyazıyı yazıyor, kimi kenardan destek unsurlarını sağlıyor.

Hürriyet MHP’nin gönderdiği mektubu mu yayınlıyor?

Mutlaka arkasında bir iş vardır.

Tren kazasının üzerine mi gidiyor?

Mutlaka hükümet istedikleri bir işi yapmamıştır.

Abuk sabuk fişleme olayını mı gündeme getiriyor? Mutlaka ‘askeri yıpratıp, hükümete yalakalık etmek istiyordur’.

HAYIR HAYIR

Çakıcı
olayına karışan MİT elemanını mı bulup çıkarıyor?

Kesin bir art niyeti vardır.

CHP’de Kurultay’ın yapılış biçimini mi eleştiriyor?

Amaç mutlaka ‘CHP’yi yıpratmaktır’.

Komplo teorisi, Türk düşünce hayatına ve siyasetine musallat olmuş en büyük hastalıktır.

Hayır hayır, hastalık değil, içgüdüsel bir savunma biçimidir.

Yenilen haltların, başarısızlıkların, hezimetlerin üstünü örtmeye yarayan bir şal.

Demokrasinin üzerine atılan bir şal.
Yazarın Tüm Yazıları