DDK 3 yıl sonra harekete geçti

CHP’nin geçen dönemki milletvekili ve PM üyesi Çetin Soysal, Türkiye’de teknik takip ve tutulan çetelelerle ilgili 16 Şubat 2011’de yapmış olduğu basın açıklamasını dün gönderdi.

Haberin Devamı

Soysal, yaklaşık 3 sene önce bugünlerde olacakları görmüş gibi anlatıyor: (CNN Türk metninden)
“Soysal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, anayasa ile güvence altına alınan “özel hayatın gizliliği” ve “haberleşme özgürlüğü”nün yasa dışı dinlemelerle ihlal edildiğini öne sürdü. Her gün gazetelerde dinlenen yargı mensupları ve devlet görevlilerinin ses kayıtlarının yer aldığını anlatan Soysal, “Ülkemizde büyük bir insan hakları ihlali yaşanmaktadır” dedi.

17 MOBİL DİNLEME ARACI

Aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, AK Parti yöneticileri, polisler, yargıçlar, gazeteciler ve parti yöneticilerinin bulunduğu 3 bin kişinin yasa dışı yollarla dinlendiği ve teknik takibe alındığı iddiasında bulunan Soysal, dinlenen kişilerle ilgili kendisine “bilgi ve duyumlar” geldiğini, ayrıca bir liste gördüğünü söyledi.
Bu tür yasa dışı dinleme ve teknik takiplerle Türkiye’nin önemli insanlarının “kontrol altına” alınmasının amaçlandığını ileri süren Soysal, Kanada ve İsrail’den 17 mobil dinleme aracı ithal edildiğini de öne sürdü.

16 ŞUBAT 2011’İ UNUTMAYIN

“Mobil dinleme cihazlarının Emniyet Genel Müdürlüğü envanterlerinde yer almadığını” belirten Soysal, bu tür dinlemeleri “emniyet içinde yer alan bir organizasyonun” yaptığını iddia etti.
Çetin Soysal, gazetecilerin sorularını yanıtlarken de seçim sürecinde pek çok insanın özel hayatına ilişkin bilgilerin medyada yer alabileceğini ifade ederek, “Bugün 16 Şubat 2011... Bu tarihi unutmayın. Söylediklerim çıktığında ‘Çetin Soysal bu konuda basın toplantısı yapmıştı’ dersiniz” diye konuştu.”
Demek ki Sosyal, Devlet Denetleme Kurulu’ndan üç yıl önce hareket etmiş diyebilir miyiz?

Haberin Devamı

Yarın Dünya Kadınlar Günü ‘Projeni açıkla oyumu yakala’

HAKLI Kadın Platformu, 30 Mart Yerel Seçimleri için bir kampanya yürütüyor. Kampanya kapsamında adaylardan toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak çalışmalarını tüm plan, program ve bütçelerine dahil etmelerini talep ediyor, seçimlerden önce bu projelerini kamuoyu ile paylaşmalarını istiyor. Kampanyada ayrıca seçmenlerden yalnızca kadın politikalarını ve somut projelerini açıklayan adayları desteklemelerini istiyor.
(Aşağıdaki link aracılığıyla sizin de imzanızı bekliyor. (Link: http://chn.ge/1i2WqfS)
Gelin tüm adaylara toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacakları projelerini açıklamaları için çağrıda bulunalım ve onlara şöyle seslenelim:
“Kadınlar için projeni açıkla, oyumu yakala”

Haberin Devamı

Kuraklık ve HES’ler...

AKARSULARIN üzerine barajlar yapılmasa insanlar içme-kullanma endüstri suyu ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklardı?
Yok, su nehre aitmiş!
Sözgelişi İstanbul, Ankara barajlar olmasaydı nasıl yaşardı?
Ha, bazı HES’lerde yatağa hiç su bırakılmıyor. Onlar da devletin işlettiği HES’ler. Örnek vereyim: Tarsus’ta işletmede olan Kadıncık 1 ve 2 HES’lerde suyun hepsi tünele alınıyor ve yataktan hiç su gitmiyor. Bu çok hatalı bir durum. Bu iki santralı EÜAŞ işletiyor. Bunun yukarısında özel sektörün işlettiği bir HES var ki, yatağa asgari 1.0 m3/s su ekolojik hayatın devamı için bırakılıyor.
Nejat KELOĞLU-Emekli DSİ Baş Müh. (Su Kaynakları Müh.)
(Not:
Sayın okurumuz, Ömer Şan’ı cevaplıyor. Nejat Bey’e söylemek isteriz ki, Karadeniz’deki yağmayı biz de çok gördük. Sörf milli takımı çalışacak su bulamadı. O derelere eski yağış düşmüyor. Durum vahim. (Birkaç STK eylemcisi, örneğin Derelerin Kardeşliği Platformu, yapılan yağmaya direniyor; HES’lerle ilgili birçok yargı kararında da haklı bulunuyor. Y.B.)

Haberin Devamı

Başbuğ’dan kim, nasıl özür dileyecek

ANAYASA Mahkemesi, İlker Başbuğ ile ilgili kararında, eski Genelkurmay Başkanı’nın yargılama sürecinde hak ihlaline uğradığı sonucuna vardı... ‘Düzmece deliller ve kumpas yargılamalar ile iki senedir tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı’nın mağduriyetinin giderilmesinin bu saatten sonra, ne ‘adalet perisi’ne, ne de ‘ülkenin vicdanı’na bir katkısı olmaz. Suçüstü yapılan rüşvet sanıklarının iki ayda salıverildiği bir düzende, ayakkabı kutusunda ‘postal’ından başka bir şey bulunmayan İlker Başbuğ’un tahliyesi olsa olsa bir utancın itirafı olabilir. Bu itiraf da yetmez, İlker Başbuğ ve ‘sözde’ darbe davaları mağdurlarından ve ailelerinden kim, nasıl özür dileyecek, esas mesele budur.

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

KURUCU üyeleri; Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Dr. Mustafa Tolay, Remziye Polat, Sedat Akar, Ahmet Musluoğlu, Remzi Uğur, Şeref Çoban ile kuruluş çalışmalarını tamamlayan Biyoenerji Derneği’nin çalışmalarına başladığını... SARIYER Belediyesi ve kardeş belediye Almanya Aachen Belediyesi işbirliği ile düzenlenen ‘Kent, Kentsel Dönüşüm ve Kadın’ panelinin bugün 10’da Sarıyer Halk Eğitim Merkezi’nde yapılacağını...

Barbaros’un torunları nereye gidiyor

İKİ firkateyn, bir korvet ve bir lojistik destek gemisi Atlantik okyanusu ve Ümit Burnunu dolanıp 27 Afrika ülkesine eğitim vermek, Hint okyanusunda bayrak dalgalandırıp deniz haydutlarına gününü göstermek üzere yakında yola çıkacakmış. Adını da ’Barbaros Türk Görev Grubu’ demişler.
Hayırlara vesile olsun! Ne diyelim...
Komşumuz Ukrayna kaynıyor. Karadeniz’de siyasi sınırları değiştirebilecek gelişmeler var. Doğu Akdeniz’de İsrail ve Rum devleti kol kola bize ait sularda doğal gaz araması yapıyor. Suriye’deki gelişmeler ülkemizin güvenliğine ciddi ölçüde tehdit oluşturuyor. Irak’ta ve Kıbrıs’ta endişe verici gelişmeler devam ediyor. Ege denizindeki milli çıkarlarımız unutulmuş. Düzmece davalarla amiraller ve subaylar hapishanelere tıkılmış. Geride kalanlar Donanma Komutanı dâhil casusluktan yargılanıyor. Barbaros’un torunları Ümit Burnunu dolaşacakmış! Bence tam zamanı(!) Yakın tehditler ve tehlikelerle baş edemiyorsan alır başını uzaklara gidersin. Ne kadar uzakta dolanırsan o kadar iyi! Öyle değil mi?
1770 Çeşme Baskını’ndan sonra Kırım’ı kaybetmiştik.
1827 Navarin Baskınından sonra da Yunanistan’ı.
1853 Sinop Baskını’ndan sonra frenler boşaldı. Sırbistan, Dağlık Karabağ, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan yani tüm Balkanları ve Kıbrıs’ı kaybettik.
1897 Osmanlı Yunan harbinde donanma esir tutulduğu Haliç’ten Çanakkale’ye zor geldi. Savaşı kazansak ta Yunan Donanması Çanakkale Boğazı’nın girişine kadar sokulup Ege’de öylesine üstünlük sağladı ki Girit’i kaybettik.
29 Eylül 1911’de İtalyanlar Osmanlı’ya savaş açtığında davul zurnayla önceden niyetlerini belli etmelerine rağmen, Donanmamız Beyrut’ta idi. Libya’yı, Rodos’u ve güney Ege’deki adaları kaybettik.
Birinci Dünya Harbinde Bahriye Nazırı Cemal Paşa karacıydı. Donanma beceriksiz ellerde neredeyse hiç kullanılamadı. Harbin sonunda ateşkes imzalanıp, 62 parça düşman donanması İstanbul’a geldiğinde 60.000 DWT ağırlığındaki Osmanlı Donanma gemilerine verilen görev düşman gemilerini selamlamaktı!
Cumhuriyet Donanması Atamızın emirleriyle sıfırdan kuruldu. Doksan yılda nice başarılara imza attı.
Sonra işler değişti. 2009’dan itibaren Balyoz Baskınına uğradık. Henüz toprak kaybetmedik ama ortalık öylesine toz duman içindeki: Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlık, ülkemizin milli menfaatleri, ulusal hak ve çıkarları gibi laflar etsen doğru kodese! Her harp gemisinin adının önünde T.C. yazar bunu bile söyleyemez olduk. Bundan sonra nereleri kaybederiz dilim söylemek istemiyor…
Aldırma, bugünlerde Amerikalıların, AB’nin ve NATO’nun kuru gürültü yapıp Karadeniz’e gemiler gönderdiğine ya da göndereceğine. Bilirsin bu Kırım’lılardan bir şey olmaz. 1771’de Osmanlı toprağı olan Kırım’ı Ruslar işgal ettiğinde Donanmayla geri almak için 1773’te Deniz Harp Okulunu kurduk. Kırım Başbakanı 241 yıl sonra gene Rusları çağırdı. Gene Rusları kardeşim… Karadeniz’de denizcilere iş yok(!)
Irak desen kuzeyden deniz kıyısı yok! Suriye desen iç işlerine denizcileri karıştırmazlar! Ege ve Akdeniz Barbaros’un torunlarına dar gelir!
Gemilerin pusulası şaştı mı bilmem ama artık akıllandık… Eskisi gibi ayakaltında dolaşmak yok. Vatandaş 500 sene önce katledilen şehzade için televizyon dizisinden etkilenip mahkemeye suç duyurusunda bulunuyor ya. Biz de gider, zamanında hizmetleri karşılığı kellesi uçurulan Piri Reis’in Hint Okyanusunda tamamlayamadığı işleri bitiririz! Siyasi vaziyet Süveyş’ten gemilerimizin geçişine izin vermese bile Ümit Burnundan dolanır engin denizleri aşarız.
Hey denizciler:
“Biz şen gemicileriz
Ne hoş gezeriz
Gece Gündüz Sabah Akşam Sefer Ederiz
Çıkırık çakarak makara çekeriz
Heyamola hey mola sefer ederiz.”
Tamer Şahin

Haberin Devamı

Gökçek 2. Yenilgisini Keçiören’de tadacak

MURAT Emir, Malatyalı bir öğretmen çocuğu; ‘göz hastalıkları operatör doktoru” aynı zamanda ‘avukat’. Keçiören Belediye Başkan adaylığına talip olmuş ve partisi tarafından gösterilmiş. ”Nüfus açısından Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Keçiören ‘sağın kalesi’ olarak biliniyor. Ama çalışmadan, çaba sarfetmeden kalenin yıkılamayacağı da bir gerçek. Maddi güç olarak zayıf olabiliriz, Keçiören’de algı pazarlaması yapılıyor, yalnız bırakılmak isteniyor olabiliriz. Ama inanan, azimli bir kadro var. Seçimlerin sadece para ile, sadece seçim bürosu açılarak kazanılmayacağı gerçeğinden hareketle Keçiören’i karış karış dolaşıyoruz. Kısacası Keçiören’de ‘sol oyunu bozacak’, Gökçek, ikinci yenilgisi, 1989’da olduğu gibi yine Keçiören’de alacak” diyor.

Samsun’da Yankee Go Home...

ABD’nin, Soçi Kış Olimpiyatları’na yapılacak olası bir terör saldırısını bahane ederek 6 Şubat 2014 tarihinde İstanbul Boğazı’ndan geçerek Karadeniz’e gönderdiği iki savaş gemisinden USS Taylor, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nde belirtilen 21 günü doldurmasına rağmen, arızalandığı gerekçesiyle Samsun’da beklemeye devam ediyordu.
Bunun üzerine önceki gece Türkiye’nin dört bir yanından Samsun’a hareket eden Türkiye Gençlik Birliği üyeleri, Samsun Limanı’na demir atan Amerikan Filosu’nu protesto etti. TGB’liler, birinci polis barikatını aştı. Bunun üzerine Amerikan gemisini koruyan çevik kuvvet ekiplerine takviye ekipler gönderildi. TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, tüm Samsun halkını limana çağırarak, ‘Bu gemi Türkiye topraklarını terkedecek. Bir tane Amerikan askeri görürsek başına çuval geçiririz dedik. Hadi gelsin bakalım. Polisin birinci barikatını yıktık, yetkililerden açıklama bekliyoruz. Açıklama gelmezse bunu da yıkacağız.’ dedi.
Limanda yetkililerden açıklama bekleyen TGB’liler, ‘Yankee Go Home’, ‘Atatürk Gençliği Görev Başında’ sloganları atarak, hep bir ağızdan Gündoğdu Marşı’nı söylediler. Bu sırada yetkililerden geminin gideceği yönünde bilgi verildi. Çağdaş Cengiz şöyle konuştu:
“Biz burada ABD emperyalizminin hükmünün kalmadığını ilan etmek için toplandık. Bizim arkamızda Mustafa Kemal’ler, AKP’nin arkasında 6. Filo var.”

Yazarın Tüm Yazıları