Çözüme destek

SAYIN Başbakan İmralı ile görüşmelerin ardından çözüm sürecinin gidişatı ve halkı buna hazırlamanın önemi konusunda “Eskiden o psikolojik harekât denen ifadeler vardı ya!” deyip, akil adamların işlevini işaret etmiş.

Haberin Devamı

Halkın çözüm sürecine hazırlanması konusunda toplumsal algıyı şekillendirmek üzere yapılacak faaliyetlerin bir kısmı bakın işte şunlar:
- Özel bir terminoloji listesi çıkarılması ve “müzakere” yerine “çözüm süreci” denmesi,
- Başta Ankara olmak üzere pek çok şehirde sanatçıların katılacağı ‘barış konserleri’ düzenlenmesi,
- Kitlelerin ilgi gösterdiği futbol gibi spor faaliyetlerinden yararlanılması,
- Akil adamlar ile diğer aydın ve sanatçıların katılacağı panel, seminer, sempozyum, açık oturum, vb. toplantılar düzenlenmesi,
- Seküler ve dini sivil toplum örgütlerinin sürece dahil edilmesinin sağlanması,
- Üniversitelerden yararlanılması,
- Özellikle ölü ele geçen terörist sayısıyla ilgili bilgilerin paylaşılmaması,
- Yapılacak tüm etkinliklerin her türlü medya aracılığıyla kamuoyuna duyurulması, anlatılması ve ayrıca sürece ilişkin özel kamu spotlarının hazırlanarak yayımlanması.
Bunları ben söylemiyorum, medyadaki haberlerden çıkardım. Bu hususlar Sn. Başbakan’a sunulan yol haritasında da yer alıyormuş.
“Eskiden o psikolojik harekât denen faaliyetler vardı ya!” diye Sn. Başbakan’ın işaret ettiği, anlatmak istediği işte bu...
Hadi icracılara kolay gelsin!
Alican TÜRK - (E)Sosyolog Albay - Sincan Cezaevi

Haberin Devamı

1800 akaryakıt istasyonu kapandı

01.01.2005 tarihinde yürürlüğe konulan 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesi ile aynı istikamette olmak şartıyla petrol istasyonları arasındaki mesafe belediye sınırları içinde 1 km, belediye sınırları dışında 10 km’den az olamaz hükmü getirildi. EPDK 2007 tarihinde yayınladığı bildiride; 01.01.2005 tarihinden önce imar planında akaryakıt istasyonu görülen yerler, bu kısıtlamaya tabi değildir. Bu beyan üzerine, bu durumda olan arsalar üzerinde ülke genelinde binlerce akaryakıt istasyonu yapıldı. Vatandaşların itirazı üzerine açılan davalarda Danıştay 13. Dairesi, 01.01.2005 tarihinden sonra verilen lisansları tanımadı ve iptaline karar verdi.

Şu anda TBMM Enerji Komisyonu’nun beyanına göre, çalışmakta iken kapanan istasyon sayısı 1800; bir o kadar da dava konusu olan ve yeni yeni kapatma kararlarına muhatap olan istasyonlar var.

Bugünlerde kanunun değişimi için Bakanlık bir tasarı hazırlayıp ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne iletti. 11-14 Nisan 2013 tarihinde de İstanbul’da bununla ilgili Beylikdüzü’nde, fuar alanında seminer yapılacak. EPDK ve Rekabet Kurumu bu sınırlamalara karşı... Sınırlamaların kaldırılması yönünde görüş bildirdi. Ama Petrol İşverenleri Dernekleri temsilcisinin gazetenizde çıkan bir beyanatında, Türkiye’nin istasyon açılımının serbest bırakılması ile istasyon çöplüğüne dönüşeceğini söyledi.

İlgili kurum başkanı başta olmak üzere, dernek mensuplarının her birinin asgariden 5-10 akaryakıt istasyonu var. Diyorlar ki, bizim istasyonumuz var. Yenileri açılmasın. Biz çok kazanalım. Diğerleri ekmek yemesin. Bu görüş anayasamıza aykırıdır. Anayasamız, her kişinin çalışma ve işyeri açma hürriyeti ve hakkı olduğunu, zannımca 167 maddesinde devletin kartelleşmeyi önlemekle görevli olduğunu belirtiyor.

Haksızlığın giderilmesi gerekiyor.

İbrahim Polat SOLAK
Yargıtay Onursal Üyesi

Haberin Devamı

Utanarak okuyalım

TÜRKİYE’nin resmi makam aracının toplamı 125.000 iken, Almanya’nın 11.000 bin, Japonya’nın 10.000 ve Fransa’nın ise 9.000 resmi makam aracı vardır. 3 ülkenin toplam resmi makam aracı 30.000 tanedir. Türkiye’de ise, 125.000 resmi makam aracı vardır.

Türkiye’nin resmi makam uçaklarını ve helikopterlerini sayarsak, Almanya, Japonya ve Fransa hayretler içinde kalırlar. Bu demek oluyor ki, Almanya, Japonya ve Fransa’nın 3-4 katı daha fazla zengin bir Türkiyemiz varmış demektir. İşte bu da AKP iktidarının başarısı ve gururudur.

Türkiye’de iktidar ve yandaşlarında görülmemiş bir saltanat yaşanıyor, öbür tarafta 21 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor.
İsmet AKSAN

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

- CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) tarafından birçok caddenin otoparka çevrilmesine karşılık 17. İdare Mahkemesi’nin iptal kararı vermesi sonucuna duyarsız kalan ABB hakkında İçişleri Bakanlığı’na yönelttiği soru önergesinde, “Bu caddeler hangileridir; hangi tarihten itibaren otoparka dönüştürülmüştür; kimler tarafından işletilmektedir; ilgili firma veya şahıslara hangi usulle ve kaç yıllığına kiralanmıştır” diye sorduğunu...

- UÇANELLER Kuklaevi tarafından düzenlenen 5. Uluslararası Kukla Festivali’nin Çorlu ayağının 7 Nisan tarihine kadar gerçekleştirileceğini...

- BEŞİKTAŞ Belediyesi, Faruk Şüyun tarafından hazırlanan ‘Ustalara Saygı’ toplantılarının Akatlar Kültür Merkezi’nde 8 Nisan’daki etkinliğinde Gırgır’ın kurucusu, ‘basınımızın ‘Huysuz İhtiyar’ı Oğuz Aral için düzenleneceğini...

- BARIŞ Adaları Enstitüsü’nün düzenlediği Prof. Dr. Doğu Ergil’in, “100 Soruda Fethullah Gülen&Gülen Hareketi” isimli son kitabı hakkında konuşacağı söyleşinin 9 Nisan’da New York’taki enstitü merkezinde yapılacağını...

Haberin Devamı

2B mağduriyetleri için Başbakan’dan yeni bir girişim bekliyoruz

ÜMRANİYE Ihlamurkuyu’dan yazıyorum size. Ailemin 33 yıldır yaşadığı yer malum 2B arazisi.... Maalesef ülkemizin ekonomik şartları köyden kente göçe sürüklenen aileme başka bir şans bırakmamış ve bu yolla mevcut araziye yapılan ev ile 33 yıldır oturmaktalar. Gönül isterdi ki ekonomik şartları iyi olsun da 300.000-500.000 TL ödeyerek Ağaoğlu veya farklı bir marka konut projesinden daire alarak oturabilselerdi... Ama dediğim gibi ülkemizin şartları ve gerçeği bu şekilde değil. Belli bir zümre için tamam fakat dar gelirli için bu bir hayal, yoksa emin olun o 2B bölgelerinde ev yapan ve oralara elektrik, su, telefon ve doğal gaz bağlanana kadar çekilen çileyi yokluktan kaynaklanan çaresizliği çocukluğumla birlikte bende yıllar içinde yaşadığım için size nakletmem bu yüzden daha kolay.

Gelelim 2B rayiç bedellerine buralarda oturan insanlar elbetteki mevcut yerlerin tapusunu imkanlar ölçüsünde ödeme yapıp alarak kanuni olarak zaten yıllardır emlak vergisi ödedikleri arsaların sahibi olmak istiyorlar. Başbakanımızın bu konuda başlattığı çalışma önce gayet anlamlı idi ancak Milli Emlak’ın açıkladığı rakamlar şaka ötesi... Çünkü belirlenen 1000 TL; metrekare fiyatını bu bölgede kolay kolay kimse ödeyemez, zaten ödeyecek gücü olsa bu kadar yıl kahır çekmez alır hazır son model yapılı daireyi uzatır ayağını ama gelin görünkü burada oturanların %80’inin geliri emekli olanlar hariç 1000-1500 TL’yi geçmez ve bu geliri hiç yemeden içmeden ödemeye ayırsalar bile yine veremezler.

Çünkü Milli Emlak’ın belirlediği fiyatlar insanları ödeyemez hale sokmak sonrasını bende merak ediyorum.

Ayrıca insanlar Ümraniye Belediyesinin belirlediği 2013 yılı rayiç bedeli olan (ailemin oturduğu Ihlamurkuyu mahallesi için ve ümraniyenin geneli ağırlıklı olarak aynı) 92,58 TL’yi görünce borç harç taksit kredi vb ödeyebilecekleri için ümitlendiler ancak Milli Emlak 1000 TL m2 fiyatını açıklayınca ümitler hayal kırıklığı ve üzüntüye dönüştü.

2B arazilerinde belediyeler ile milli emlak arasındaki fiyat uçurumu ve insanların ödeyemez hale getirilmesinin ardındaki amaç nedir anlayabilmiş değiliz?

Sayın Başbakanımızın ilgili birimleri harekete geçirecek talimatı vererek bu insanların mağduriyetini giderecek ve ödenebilecek bir fiyat çözümü hamlesi başlatması ümidiyle

Mehmet BULAK

Haberin Devamı

Sadece Prusya’ya değil Balyoz hukukuna da bakalım

BİR gazetecimiz, Alman mahkemelerinde gördüğü bir haksızlığı tartışırken Büyük Friedrich’in zamanıından kalan meşhur değirmen hikâyesini aktararak, Aydınlanma’nın bu gerçekten aydın despotunun zamanında Prusya’da adaletin yüceltildiği düzeye vurgu yapmış. İnsan merak ediyor, bizde, Balyoz duruşmalarında benim bizzat şahit olduğum ve pek çok gazetecimizin sık sık dile getirdiği inanılmaz hukuk zedelemeleri niçin kendisini Almanya’daki hukuk ihlali kadar ilgilendirmiyor? Buna cevap verilebildiği gün, Almanya’nın Türklere bakışının temel yapısı da anlaşılabilecektir.
Prof. Dr. Celal ŞENGÖR

 

Yazarın Tüm Yazıları