Çocuklar iki haftada ölüyor

OKULLARDA, Amerika’da hamburger, kola, patates kızartması gibi, fast food yasaklanıyor.

Çünkü, şeker hastalığı ile yemek alışkanlıkları arasında doğrudan ilişki var.

Geçen hafta Antalya’da 800 doktorun katıldığı bir sempozyum düzenleniyor. Şeker hastalığının tartışıldığı bir toplantı. Türkiye’nin gerçek gündemi aslında bu ve benzeri sempozyumlar.

Ancak, bu gibi konular kavga, küfür, gerginlik yaratmadığı için, kimsenin ilgisini çekmiyor.

BEŞ MİLYON HASTA

AKP Balıkesir milletvekili Turhan Çömez aslen doktor. Antalya’daki 40. Türkiye Ulusal Diyabet Kongresi’ni izliyor ve çarpıcı bilgiler derliyor. Buna göre:

Türkiye’de 2 milyon 600 bini aşikar, 2 milyon 400 bini gizli olmak üzere, toplam beş milyon şeker hastası var.

Şeker hastalığı yüksek tansiyon, kalp-damar, göz, böbrek hastalıklarına yol açıyor. Bunun maliyeti yılda 2.5 milyar dolar. Şekerin neden olduğu hastalıklar da düşünüldüğünde, maliyet çok daha fazla.

ST. VİNCENT

1989’da Türkiye’nin imzaladığı bir anlaşma var. S.Vincent Anlaşması’na göre, devlet 18 yaş altı çocukların yaşama hakkını güvence altına almakla yükümlü.

Ama, devlet imza attığı bu anlaşmanın gereğini yerine getirmiyor. Bu nedenle de, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sürekli eleştiriliyor.

18 yaş altındaki şeker hastası çocukların sayısı 15 bine ulaşıyor. Devlet bu çocuklara, AB’deki gibi, ensülin sağlamak zorunda. Ne gezer!..

Çoğu Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan bu çocuklar, ensülin alamadıkları için, iki hafta içinde ölüyor!.. Düzensiz ilaç alanlar ise, ya böbrek yetmezliğine giriyor ya gözlerini ya da bacaklarını kaybediyor!..

Oysa, çocukları kurtarmanın devlete maliyeti sadece 350 milyar lira!.. İstanbul’da bugün bir daire parasını, devlet, şeker hastası çocuklara harcamaktan aciz!..

AH BÜROKRASİ

Van SSK’da diyabet doktoru yok. Mersin’de bir firma şeker ölçüm çubuğu üretmek istiyor, ama sıkı mı, üretsin!.. Bürokrasi, ne de olsa!..

Beslenme hak getire!.. Denetim mi, geçiniz!.. Halen 165 diyabet merkezi var, hepsi birbirinden kopuk. Topu topu 265 diyabet hemşiresi var.

İlaç olarak önerilen, ama ülkeye gıda olarak giren pek çok madde var. Bunlar kuralsız bir biçimde satılıyor. Yanıltıcı reklamlar, cabası.

Turhan Çömez ayrıntılı bir rapor hazırlayarak, çözüm yollarını da gösteriyor. Sırası mı şimdi!.. Onca küfür, hakaret ve kavga varken!..

‘Ölümün iki yakasında’

İKİ gazeteci. Faruk Balıkçı ile Namık Durukan. 1988’den bu yana, Kuzey Irak’ta ve Güneydoğu’da yaşanan olayları izliyor. Şimdi, bir kitap yazıyor, Ölümün İki Yakasında adıyla.

Şok geçirirsiniz!.. Her sayfası, tüyler ürperten gerçekler. Her sayfası, üzerine roman yazılacak olaylar. CIA-MİT-PKK-Özel Tim arasında sıkışan iki gazetecinin tuttuğu notlar. Hiç kimseye yaranamıyor ve bin türlü dertle, ölüme sık sık teğet geçiyor.

Böyle bir coğrafyada gazetecinin çilesi!.. Her gazeteci ve her yurttaşın okuması gereken, ibret verici bir kitap.

Faruk ve Namık, elinize sağlık!..

Blair, Ankara’da iş kovalamış!..

DÜN NTV’de yayınlanıyor. İngiliz kaynaklarına dayanarak verilen haber, bizde yer almıyor. Çok ilgi çekici.

İngiliz Başbakanı Blair Ankara ziyareti sırasında, Türkiye’de iş yapan bazı İngiliz şirketlerinin karşılaştığı sorunlara dikkat çekiyor. Bunlardan bir bölümü, süpermarket yasa tasarısı, bir bölümü, elektrik satışı için hazine garantisi verilmeyişi, bir bölümü de, İstanbul-Ankara otoyol inşaatını yapan firmanın alacakları ile ilgili.

Blair, Başbakan Erdoğan’la görüşmesinde, İngiliz firmalarının sıkıntılarından söz ederek, bunların giderilmesini istiyor.

İngiliz kaynakları Blair gezisinde bu noktaların altını çizerken, bizde Kıbrıs ve AB nutukları ön plana çıkıyor. Böylece madalyonun iki yüzü, birbirini tamamlıyor: Kıbrıs ve AB evet, ama bir de şu firmaların sorunlarına çözüm bulsanız!.. Pazarlık dediğin böyle olur!..

Bu, Blair’in bilinen tutumu. Daha önce de, Romanya ve İtalya gezilerinde, Blair yine İngiliz firmalarının dertlerini çözmeyi deniyor.

İngiliz basını Blair’i bu tavrından dolayı, yerden yere vuruyor. Ne gam, hazret aynı!.. İş kovalıyor!..
Yazarın Tüm Yazıları