Çocuklar için bölündük

Ben Bayram seven bir çocuğum.

Haberin Devamı

Aile büyüklerini ziyaret, el öpme, harçlık alma (evet hala istiyorum!), gırla sohbet vesaire tam benlik şeyler.
Ödüm patlar bi de herkes bir aradayken bi konu kaçırıcam diye.
Hani sen orda olmazsan senin hakkında da konuşulur ya, ben işte hep ordayım o yüzden.
Herkesin bir arada olması fikrini de, kalabalığı da çok severim.
Kalabalıkta arada kaynama ve hiç iş yapmama şansın da olur. Ben o şansı hiç kaçırmam tabi. Sürekli geyik yapar, konuşur ve hiç bi şey yapmam. Kimse de bi şey demez bana zaten. Ay en sevdiğim şey de budur biliyor musunuz ?.
Aile büyüklerim sağ olsun. Hep torpilli olmuşumdur. Bana karşı sonsuz hoşgörülüler.
13 yıldır Dubai’de gurbet ellerde olduğumuzdan beri, Bayram Seyran daha da önemli oldu. Ya aile bize gelir, ya biz gideriz aileye. Olmadı olduğumuz yerde en güzel şekliyle kutlarız Bayramlarımızı.
Biz gittik mi ayrı ilgi, gelenler gelince ayrı ilgi.
Ben illaki ilgi göreceğim yani.
Ben ilgiyi çok seviyorum. İlgi görmeyince acayip gıcıklaşabiliyorum.
Kesin bilgi.
Dolayısıyla bana ilgi göstermek gerek Sevgili Okurcum.
Bi de şeyi seviyorum; bi bahane olsun cici bici giyinelim.
Şansımız gurbette Dubai’de olmak; çünkü Bayram tatilleri Türkiye’deki kadar uzun olmasa da, başı sonun çakışır. İşinden gücünden izin alman gerekmez.
Ama işte bu Bayram öyle olmadı.
Olamadı.
İlk defa.
Çok garip ve karışık duygular içindeyim aslında bunu yazarken. Gülümsüyorum ama, hemen duygulanmaya hazırım. O derece.
Bütün aile İzmir civarında birlikte.
Ben ve Destina hariç!
Biz kaldık kızımla Dubai’de...
Bu kararı almak kolay olmadı.
4 kişi oturduk ve yüzyılın tartışmasını yaptık, adil bir çözüm bulmak için sıkı kafa patlattık.
Olay şuydu:
Aslan Cem tatil yapmak istiyor.
Destina ise çalışmak istiyor.
Annemizin her daim bi yere gidesi var zaten.
Babaysa yorgun, durası var.
Destina’nın dans tutkusu hepimizi aşıyor tabi. 5.5 yaşından beri hayatı dans bu çocuğun. İyi de dans ediyor diyeceğim, ayıptır söylemesi. Yeteneği de var sıpanın ama, dahası çok çalışıyor.
Büyük emek veriyor dansa.
Okul dışında neredeyse 15 saate yakın dans dersi var. Sharmila Dance diye özel bir dans okuluna gidiyor. Sharmila şahane bir şans bizim için. Yetmiyor özel bale dersi de alıyor Belaruslu Elvira’dan. İnanın Elvira ile 1 saat 5 saate bedel, çocuk inliyor o gittikten sonra. Bunların dışında uykusunda da dans ediyor. Yemek yerken de. Başka bi konudan konuşmuyor da. İçimiz dışımız dans oldu yemin ederim. Çocuğu sabit görmüyoruz. Sürekli orası burası oynak.
Bir çocuğun tatil ister, öbür çocuk kalıp dans okulu ile yapacakları “flash mob” için gece gündüz çalışmak ister; Anne-baba bi şey isteyebilir mi sizce bu durumda?
Zor.
Karı-koca hem içerledik, hem gerildik.
Daha doğrusu “baba” içerledi: “Bunlar artık hep beraber yapılacak son tatiller. İyice büyüyorlar...” içerikli duygusal konuşmalar yaptı.
Anne bozuk plak gibi; “İyi de çocuk gıcıklığına kalmak istemiyor ki, ergen pozları da değil, bildiğin çalışmak için kalmak istiyor. Saygı göstermeye değmez mi?” içerikli bir arabuluculuk nutuğu attı 100 kere filan.
Oğlan: “Benim suçum ne?” diye Küçük Emrahsal damar pozlar yaptı.
Kız: “Benim suçum dans edip çalışmayı istemek mi? Siz gidin beni bırakın lütfen...” şeklinde “kararlı amazon” takıldı.
Ana-baba tarafları dinledi ve karar verdi.

Haberin Devamı

Baba-oğul tatile İzmir’e gider.
Ana-kız kalır, Dubai’de kalır çalışır.

Haberin Devamı

Karı-koca arasında: “Sen kızla kal, ben oğlanla gideyim, ya da bindirelim oğlan kendi gitsin, kızı ikna edelim gelsin, yaşı ne ki, biz niye ona uyuyoruz, o bize uysun, hep beraber gidelim, hepimiz kalalım, içimize sizsiz sinmiyor, ay sinsin ayol..” gibi gel-git dolu konuşmalar geçmedi mi?
Geçti.
Hatta son dakikaya kadar devam etti.
Sonuç; baba-oğul memlekete gitti.
Ana-kız kaldık.

Amazonlar gibiyiz kızımla!
O sabahın köründe provalara gidiyor. Ben gece karanlığında kalkıp İstanbul Maratonu için antrenmana çıkıyorum, koşmaya.
O bana “Anne yaparsın, sana güveniyorum. Sakın bırakma!” diyor.
Ben ona “Eğlenmeye bak, provada kendini yorma. Bacaklarını uzat aralarda.” diyorum.
İşler bitip eve dönüp buluşuyoruz. İkimizin de bacakları tutmuyor. İnleyerek yürüyoruz evde.
O bana masaj yapıyor, ben ona.
Yemek yerken o sürekli “Friends” seyrediyor, ben sürekli “Fatmagül”. O bana sen hastasın diyor, ben de ona.
Birbirimize gün nasıl geçti yorumları da yapıyoruz illa. Dedikodu dahil.
O bana danslarını gösteriyor, ben ona “ne yazcam ben yine yaaa!” diye ağlıyorum. Instagram video fikirleri kurguluyoruz. Ben sürekli onu dans ederken çekip paylaşmak istiyorum instagramda, o benim bu halimden süper gıcık kapıyor ve tartışıyoruz.
Arada Aslan Cem arıyor. Ablasıyla konuşuyor, özledim diye diye ikisi de bi hal oluyor. Birbirimizi instagram’dan takip edip “like” ediyoruz.
Ben onların İzmir’de olmasını kıskanıyorum. Ama kızımla burada olmayı da çok sevdim. Oğlumu da pek özledim...
Çok garip her şey.
Karışık kuruşuk şeylerin ta kendisiyim.

Haberin Devamı

Çocuklar büyürken onlara ayak uydurmak dedikleri olay buymuş demek.
Öyle çok düşündüm ki bunun üzerine. (düşünmekten bol bi şey yapmayan, sarmalımsı bi insan olduğuma karar verdik nitekim!)

Ergenlik dönemi krizlerimiz yok mu? Var.
Ama sevdiği şeyi, tutkusunu erken keşfetmiş; bu uğurda sabahın köründen gecenin dibine kadar çalışmayı tatile yeğlemiş bir çocuğa, saygı göstermek de önemli be ya!
Dahası biliyor musunuz, bu “flash mob” dedikleri şey bir çeşit reklam olayı işte. Yani bir marka adına Dubai’nin en büyük AVM’si Dubai Mall’da olacak.
AVM’ler Bayram boyunca sabaha kadar açık olacağından gösterileri de gece 22:00, 00:00 ve en sonuncusu da saat sabaha karşı 02.00’da.
Sabaha kadar uyku yok yani ne çocuğa ne bana.
Dahası arkadaşı Melis de aynı dans okulunda ve gösterilerde.
Biz de Ayşen’le kader arkadaşı sabaha kadar AVM gülü oluruz gari. Dubai’deki arkadaşlarımıza da şifreli haber verdik facebook üzerinden. Şifreli çünkü kızlar kızıyor biz haber verince. Gösteri sürpriz. AVM’nin ortasında aniden belirecekler.
Ay ne zor yahu analık.
Bütün Dünya’ya yazasım, gelin ulaaaan kızlarımızı seyretmeye diyesim var. Çocuğumuza saygıdan diyemiyoruz.

Haberin Devamı

Çocuklar bu çılgın tempolu, anormal yorucu işi gıkı çıkmadan severek yapıyorlar bi de.
Çalışmayı, tutkusunun peşinden koşmayı isteyen çocukla inatlaşmaya, kalbini kırmaya değer mi ya?
Yok bence değmez.

Peki işin en ömre bedel kısmı ne oldu diye sorun bakalım bi.
Cevabını Destina dün verdi;
“Anne, yaptığınızı çok takdir ettim. Belki size bunu yeterince söyleyemiyorum ama; bana dans konusunda verdiğiniz desteğin farkındayım. Sizin desteğiniz olmasa en sevdiğim şeyi, işimi, asla bu kadar huzurla ve zevkle yapamazdım!” dedi.
“İşim” dedi.
“Huzur” dedi.
“Zevk” dedi.
“Sevdiğim şey” dedi.

Hislerimi anlıyorsunuz değil mi?

Hoşgörüsü, saygısı, sevgisi bol günler dilerim.

İyi Bayramlar herkese...

Haberin Devamı

Yonca
“hisli”

İsyankar dip not: Yok şekerim. Olmuyor. Ben kısa yazamıyorum. Şu an bu yazıya daha ekleyeceğim yüzlerce şey var. Sırf ayıp olmasın diye burada kesiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları