Çetin Alp'le beraber kim sıfır çekmişti?

ÇİZGİ roman, 1980'ler sınavlarından sonra bir daha ‘‘Çıkarın kağıtları kalemleri, sınav yapacağım’’ havası yaratmaya hiç niyetim yoktu fakat Eurovision patladı...

Haberin Devamı

Geçmiş yılları hata yapmadan hatırlamak pek mümkün değil. Bu sebepten, internet üzerinde Eurovision konusunda hizmet veren ve ‘‘www.eurovisionsong.info’’ adresinden ulaşabileceğiniz web sayfasını kaynak olarak kullandım.

Bazı senelerin katılımcılarını okurken bile, yüreğimin üzerine buharlı ütü bastırıyorlarmış gibi hissettim. Nasıl bir his diye denemeyeceksiniz umarım, teşbih yapıyorum.

Her neyse, size cumartesi eğlencesi olsun bu küçük sınav. Bu kez cevapları da veriyorum, öyle bir hafta bekletmek hoş olmuyor çünkü. Bir de kendinizi kasmayın, bahsettiğim internet sitesi olmasa, bırakın cevapları bilmeyi, soruları bile hazırlayamazdım.

SORULAR

1- Eurovision'u en çok hangi ülke kazandı, kaç kere?

2- Eurovision sayesinde ünlü olan nadir yarışmacılardan ABBA topluluğu, hangi şarkıyla, hangi sene birinci olmuştu?

3- Kariyerine yeniden başlamak için, Eurovision'u unutturmak amacıyla bir süre Quebec'in dağlık bölgesinde yaşadığı öne sürülen Celine Dion'un, yarışmayı kazandığı ama hiçbir konserinde seslendirmediği şarkısının adı neydi?

4- Kalecilik kariyerini noktaladıktan sonra müzik dünyasına el atan Julio Iglesias, ‘‘Ben öyle bir şey yapmamıştım usta’’ dese de Eurovision'a katılmıştı. Hangi sene olduğunu ve şarkının adını alayım lütfen...

5- Çetin Alp, ‘‘Opera’’ ile ‘‘sıfır’’ çektiği sene yalnız değildi. Aynı yarışmada, aynı skoru yapan (veya yapamayan mı demeliyiz) bir ülkeyle paylaşmıştı sonunculuğu. ülkeyi, şarkıyı ve şarkıcıyı hatırlamak zor ama ben nasıl olsa cevabı vereceğim.

6- Ajda Pekkan'ın ‘‘Petr'oil’’i, yaygın kanının aksine sonuncu olmamıştı. O senenin sonuncusunu, şarkıyı ve şarkıcıyı hatırlamak tabii ki pek normal olmaz. Merak etmeyin, onun da cevabını vereceğim.

CEVAPLAR

Haberin Devamı

1- İrlanda, 7 kere kazandı. Bu arada çok alakasız olacak ama ben Johnny Logan konserine gitmiş bir insanım. MFÖ ile beraber, yanan Şan Tiyatrosu'ndaki konserine gitmiştik. Hey gidi günler, hey!..

2- 1974'te ‘‘Waterloo’’ ile kazandılar. Fakat, esas şöhret 1976'da ‘‘Dancing Queen’’ ile geldi. Bunu da bilin diye söylüyorum.

3- ‘‘Ne Partez Pas Sans Moi.’’

4- 1970 senesinde ‘‘Gwendolyne’’ adlı şarkıyla yarışmış ve dördüncü olmuş. Bunda utanılacak ne var ki; niye saklıyorsun Julio Abi?..

5- Yıl 1983... Çetip Alp'le beraber sıfır puan alan kişi (veya topluluk, bilemeyeceğim) Remedios Amaya. İspanya adına yarışıyor ve şarkının adı da ‘‘Quiin Maneja Mi Barca.’’

6- 1980'de sonuncu olan ülke Fas'tı. Samira Bensaid'in şarkısının adı da ‘‘Bitakat Hob’’ idi...


Benden tavsiye Malia'yı dinleyin


BARLARDA, kafelerde, restoranlarda, sokaklarda, evlerde; velhasılkelam müzik çalınabilecek her ortamda Norah Jones'un üstünlüğünü kırmak zor gibi gözüküyor.

Zaten kırmak da gerekmiyor; güzel güzel söylüyor şarkılarını.

Şimdi size önereceğim güzelliğin, tarz olarak filan Norah Jones ile bir alakası yok. Fakat yaz mevsimi ve tahminimce yılın kalan bölümü boyunca sık sık dinlenecek Malia.

Pop-caz tabirini sevenlerden değilim. Fakat pop-caz olarak lanse edildi. ‘‘Purple Shoes’’a çektiği klip, şu sıralar Dream TV'de sıkça gösteriliyor.

Hani yılan gibi (güzel vücutlu manasında) bir hatun anadan üryan yürüyor. Sadece ayakkabı giymiş vaziyette hani, işte o. Bir de tabii göğüsleriyle, eee nasıl denir şimdi, kasıklarını kapatan iki adet siyah sansür bantı var.

Klibi geçiniz, albüm çok ama çok güzel.

Normalde Kabakulak'ta tanıtacaktım ama bir hafta bekleyemedim.

Albümün ilk parçasında Eric Truffaz da çalmış: ‘‘Yellow Doffodils’’. Zaten albüme de bu şarkının adını vermiş.

Kızgın kumlardan, serin sulara hadisesi.

Dinleyin, pişman olmazsınız.


Dumura uğratan öneri


LEMAN'da bayıla bayıla takip ettiğim, ara sıra elektronik posta yoluyla sanal alemde de gezinen ‘‘Dumur Öyküleri’’ne bir katkıda bulunmak istiyorum izninizle.

Taksim Meydanı'ndan poğaça alıyorum. Poğaçacı, küçük küçük kestiği gazete parçalarıyla uzatıyor ürünleri. Çok hoşuma gitmese de itiraz etmiyorum bu duruma.

Geçen hafta yine aynı elemandan poğaça alacağım. Yanında bir arkadaşı var. Hani ‘‘yancı’’ tabir edilen türden, ‘‘Sen günde kaç poğaça satıyorsun? Para var mı bu işte? Tezgahı kaça aldın? Belediye karışıyor mu? Kıymalı da satsana, daha çok kazanırsın’’ gibi sorular soran ve önerilerde bulunan tiplerden.

Poğaçayı gazete kağıdıyla uzattığını görünce adama şu aklı verdi: ‘‘Gazeteye para vereceğine şu köşede 1 milyona kalın kalın kitaplar satıyorlar, onlardan alsana?..’’

Korsan kitap sektörünün bir yeni hizmeti daha. Hayırlara vesile olsun.


Top sektiremeyen adamdan Freestyle jürisi olur mu?


MAHALLE arasında futbol oynadığımız yıllarda, top sektirmeyi başaranlara çok özenirdim.

Hani bazı tipler vardır, 300'e kadar sektirip, sonra topu havaya diken ve 30 saniye kadar dinlendikten sonra bir 300 daha sektiren... Asla onlardan biri olamadım.

10'u geçtiğim gün tek başıma yaptığım sevinç gösterisi, yıllar sonra ‘‘Timsah Yürüyüşü’’ olarak tanındı. Mucidi benim demiyorum tabii, Bursasporlulara ayıp olur, ama hakikaten o gün, sevincimi emekleyerek göstermiştim. Niyeyse artık?..

Nike'ın televizyonlarda gösterilen ‘‘Freestyle’’ reklamlarında Ronaldinho oynamasa, ‘‘Hadi len, film hilesi’’ derdim.

Ama var işte böyle insanlar.

Bu sadece Ronaldinho'ya özgü bir yetenek değil tabii ki. Herkes benim gibi kazma mı?..

İşte, bu konuda yeteneği bulunan futbolcular ve basketbolcular, bugün saat 15.00'te Park Orman'da yarışacak.

İki alanda en iyi ‘‘freestyler’’ın belirleneceği yarışmanın jürisine beni de çağırdılar. ‘‘Top sektiremeyen adamdan freestyle jürisi olur mu?’’ diye ben de kendime sordum.

Ama çağırdılar ve ben de eğlenceli olur diye kabul ettim.

Athena konseri de varmış. Dur bakalım ne olacak?

Yiğiter Ağbi, satmıyorsun değil mi? Sen de geliyorsun...

Yazarın Tüm Yazıları