Paylaş
- BİRİNCİ TEPKİ: Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’dan geldi.
*
- İKİNCİ TEPKİ: Alman’dan daha Alman tiplerden geldi. Bakınız: Can Dündar ve benzerleri.
*
- ÜÇÜNCÜ TEPKİ: “Biji Portekiz” paylaşımıyla hatırlanan DEM’li Ferhat Encü’den geldi.
*
- DÖRDÜNCÜ TEPKİ: Ülkücüleri avlamak için Bozkurt işareti yapan Kılıçdaroğlu’nu büyük bir anlayışla karşılayanlardan geldi.
*
İşte bu tepkisel silsile, bizim millette çok büyük bir bozkurt kenetlenmesine yol açtı:
*
Yurdun dört bir yanından “Ben MHP’li değilim ama bu kadar da olmaz” sesleri işitildi.
*
Şu cümle Türkiye’nin her tarafından yankılandı: “Hayatımda hiç Bozkurt işareti yapmadım ama bu kadarı da haksızlık.”
*
Hatta ve hatta “Bozkurt işaretine aşırı mesafeliyim ama bu tepkiler de normal değil be birader” diyenler bile çok fazlaydı.
*
Türk tarihine giderek, “Bozkurt, aşırı sağcılığın değil Türklüğün simgesidir” sonucunu çıkaranlar oldu.
*
Alman yetkililere, “Siz asıl Almanya’nızda yükselen faşizme odaklanın” diye tepki gösterenlerin ise haddi hesabı yoktu.
*
Şu kadarını söyleyeyim:
*
Türkiye, milli maç zaferinden sonraki kenetlenmeden sonra bu sefer de Bozkurt etrafında kenetlenmiş durumda.
*
Kimden ötürü?
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Hanım ve onun kuyruğuna takılanlardan ötürü.
Hepsini ayrı ayrı kutluyorum.
YÜRÜYEDUR BE MERİH
TEK bir işaretiyle...
Bozkurt işaretine sempati kattı. Kendisine tepki gösterenleri antipatik hale getirdi. Kenetlenmenin kendi etrafında oluşmasını sağladı. Almanya yetkililerini kudurttu.
*
Maçın ardından kendisine uzatılan mikrofonlara söylediği ilk cümle şu oldu:
Ne mutlu Türküm diyene!
*
Ardından yaptığı tüm açıklamalarda...
Siyaset üstü bir milli duruş sergilediğini vurguladıkça vurguladı.
*
Yürüyedur be Merih.
Büyük hizmet yapıyorsun.
Hem saha içinde hem saha dışında.
SURİYELİ YALANLARI
İLETİŞİM Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, büyük bir hizmet yaptı:
*
Suriyeliler ile ilgili ortaya atılan iddiaları tek tek sıraladı ve bu iddiaların neden doğru olmadığını tek tek anlattı.
*
Sıralanan Suriyeli yalanları şunlar:
*
Suriyeliler hastanede sıra beklemiyor yalanı. / Suriyeliler bayram tatiline ülkelerine gidip geliyor yalanı. / Suriyeliler Türklerle evlenerek vatandaş oluyor yalanı. / Suriyelilerin tüp bebek masraflarını devlet karşılıyor yalanı. / TSK’ya Suriyeli subay ve astsubaylar alınıyor yalanı. / Suriyeliler seçimlerde oy kullanıyor yalanı. / Suriyeliler vergi vermiyor yalanı. / Suriyeliler üniversitelere sınavsız giriyor yalanı.
*
Offf. Sıkıldım. Hepsini yazamayacağım. Liste böyle uzayıp gidiyor.
*
Bu kadar çok yalandan tabii ki provokasyonlar çıkar. Bu kadar çok yalan tabii ki kışkırtmaları besler. Bu kadar çok yalan tabii ki bulanık su ortamı yaratır. Bu kadar çok yalan tabii ki bir büyük tehlikeye işaret eder.
*
Sonucun sonucu: Milli güvenlik ve milli beka için bu yalanlarla kesintisiz mücadele şart oğlu şarttır.
ANIZDAN MI TRAFODAN MI
DİYARBAKIR / Mardin bölgesinde meydana gelen büyük yangın neden çıktı?
Anızdan mı? Trafodan mı?
*
Bu konuyu Dicle Elektrik şirketinin yetkilileriyle konuştum. Söyledikleri şunlar:
*
- Savcılığın bu konudaki soruşturması sürüyor. Yangının çıkış noktasıyla ilgili çeşitli iddialar var. Evet, elektrik kaynaklı olma ihtimali de değerlendiriliyor. Ancak yangının elektrikten kaynaklanmadığını gösteren ciddi kanıtlar mevcut.
- Uydu görüntülerinden yangından hemen önce bölgenin belli alanlarında anız yangını olduğu ortaya çıkmış durumda. Yangının başladığı bölgelerde enerjili elektrik hattı yoktu ya da hatlar enerjisizdi. Ayrıca bölgedeki trafoların tamamı Dicle Elektrik’e ait değil.
- Yangının gerçek nedeninin ortaya çıkması, adil ve doğru bir yargı sürecinin işletilmesi hepimizin ortak temennisi. Dicle Elektrik olarak gerçeklerin ortaya çıkması ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına üzerimize düşeni yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
POLAROİD MODASI
POLAROİD fotoğraf makineleri, ontolojik sorunlar yaşıyordu.
Uzun süre kayboluyorlar, bazen sessizce kafayı çıkarıyorlar, sonra yine unutma bahçesine fırlatılıp atılıyorlardı.
*
Bir gözlem:
Son günlerde tam bir polaroid fırtınası esiyor. Çoğu kişide görüyorum, vitrinlerde görüyorum, çeşitlerinin hızla arttığını görüyorum. Yani polaroid bu kez kafayı çok esaslı biçimde çıkarmış durumda.
*
Bu arada polaroid makinelerin yanında fotoğraf albümleri de satılıyor. Çekiyorsun fotoğrafı, anında alıyorsun sonucu ve fotoğrafı albümüne yerleştiriyorsun. Yani bu moda, aynı zamanda eskinin fotoğraf albümlerini de yıllar sonra diriltmiş durumda.
*
Ne oluyor? Nasıl oluyor?
Kendimden yola çıkarak cevap veriyorum bu sorulara:
*
Telefonla çekilen fotoğraflardan acayip sıkıldım ben.
Artık şu döngüden çıkmak istiyorum: Telefonla fotoğraf çek, dijital hafızaya at ve orada unut.
*
Somut, elle tutulan, anında sonuç veren polaroid makineler, bu açıdan bulunmaz nimet.
Fiyat / kalite dengesini iyi tutturmuş bir marka arayışındayım. Bulur bulmaz alacağım bu makinelerden.
Paylaş