Cenin'de sorumlu tek değil

CENİN kampında enkaz kalktıkça, günah ortaya çıkıyor.

Ne denirse densin, ister ‘‘katliam’’ ister‘‘çatışma sonucu ölüm’’ densin Şaron hükümetinin istediği gibi. Bu noktadan sonra artık hiç fark etmez. Sonuç aynı.

Sıra sıra cesetler. İnsanların üzerine yıkılan evler. Katmerlenen mültecilik durumu.

Ama bu günah sadece Şaron Yönetimi'ne mi ait? Suçlu sadece İsrail mi?

* * *

YİRMİNCİ yüzyılın sonunda çok mülteci kampı gördüm. Balkanlar'da, Azerbaycan'da evlerini terk etmek zorunda kalan insanları tanıdım.

Bu kampların en büyük özelliği, geçicilik duygusunun kalıcı olması. Hayatın derbederleşmesi.

Bakü'de boş bir binada oturan kaçkınların, Ermeni işgali altındaki topraklarından başka hiçbir şey düşünemez hale geldiklerini gördüm. Çalışmak, iş bulmak için gayret sarf etmeye psikolojik durumları uygun değildi.

Benzeri kamplara Arnavutluk sınırında, Makedonya'da da tanık oldum.

Buralarda hep aynı tehlikeden, Filistinlileşme riskinden söz ediliyordu.

Mülteci kamplarının kalıcı hale gelmesinin yol açacağı tehlikelerdi bunlar.

Bu durumun, sürekli mültecilik halinin işgalciler kadar, toprakları işgal edilenlerin yöneticilerinin de işine geldiğini hayretle fark ettim.

Bir taraf, işgal durumu kalkana ve siyasi sorunlar çözülene kadar mültecileri, yaşamlarını düzeltecek hiçbir önlem almayarak müzakere masalarında pazarlık kozu olarak kullanırken, karşı taraf da ikinci sınıf insanlar gözüyle bakmaya başlıyor, umursamıyordu.

Çözüm arayışlarında kullanılanlar, çözümsüzlüğü derinleştiriyordu.

* * *

FİLİSTİN halkının acılarında Arap dünyasının da sorumluluğu var. Herkes kendi büyük resmi için kullandı Filistin meselesini. Bir halkın mülteci olarak yaşaması doğal görüldü. Tabii ki insanlar, bırakmak zorunda kaldıkları topraklara her an geri dönmeye hazır olmalıydılar ama bunun için mutlaka mülteci kamplarının yoksul mu kalması gerekiyordu.?

Gençlerin en güzel hayali şehitlik ideali mi olmalıydı?

Filistin Yönetimi, kendi topraklarında bile halkını mülteci durumundan kurtaramadı. Bunun anlamı yönetimsizliktir. Kötü yönetimdir.

Bu kötü yönetime hiçbir Arap ülkesi müdahale etmedi. Tersi mümkün müydü?

Demokratik bir İsrail'in yanı başında demokratik bir Filistin yönetiminin yaşaması istenen bir şey olabilir miydi demokrasiden ödü kopan bu coğrafyada?

* * *

BİR kadın gördüm ekranda. Cenin'den bir kadın. Ayakları ve başı siyah naylon torbalı cesetlerden birine yaklaştı. Üzerindeki battaniyeyi kaldırdı ucunu öptü, uzun bir boncuk kolye tutuyordu. Kolyeyi yukarı kaldırdı bir an seyretti ve battaniyenin içine koydu. Sanki geri dönüşü olan bir yolculuğa çıkıyordu ölü, ve hediyesini dönene kadar boynunda taşıyacak, baktıkça, geridekileri anımsayacaktı.

Şaron, Cenin'de yaşananların sorumluluğundan kolay kurtulamayacak. Filistin sorununun devamında çıkar görenler de. Bu halka, hayat ve ölüm arasındaki sınır bilincini kaybettirenlere rahat yok artık.
Yazarın Tüm Yazıları