Çatlı'dan Ulusu ve Brejnev suikastları

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Türkiye bataktan çıkmaya çabalıyor. Ve her gün yeni pislikler çıkıyor. Dün NTV'de Fikri Sağlar açıkladı:

‘‘Pis işlerde kullanılan Abdullah Çatlı ve arkadaşları, Prens Charles ile Leydi Di'nin düğünlerine giden dönemin Başbakanı Bülend Ulusu ile SSCB Başkanı Brejnev'e suikast girişimlerine katılmışlardı. Ulusu'ya suikasta giderken biletlerini kaybetmişler. Bu bilgi devlet kayıtlarında var.’’

Bu suikastlar ilk kez kamuoyuna açıklanıyordu. Küçük dilimi yutacaktım.

* * *

Bu adamlar, ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor’’ diye omuzlarda taşınıyor.

Garip toplumuz! 30 bin insanın katili olan terörist Apo lehine gösteri bile yapılıyor. Bizim insan hakları savunucularını gördükçe insanlığımdan utanıyorum, onların yüzü kızarmıyor!

Yıllarca, kendimi İtalya'nın en büyük günül dostu saydım. İtalya'da yaşarken, hasta Fenerli olmama rağmen Juventus'u tutardım. Otomobili olan kuzenim Mehmet Vehbi Solak'ı zorla Torino'daki maçlara sürüklerdim.

Kuzenim hasta Beşiktaşlı, ama renkleri siyah-beyaz olan Juve'yi ben tutardım. Bir bizim saflığımıza, bir de Juve'nin şu yaptıklarına bakın!

Büyük Juve tuzak peşinde. Dallama'nın elindeki İtalya eli kanlı katile kucak açmış, hukuktan bahsediyor. Yazıklar olsun!

* * *

Kabahatin büyüğü yine bizde. Kendi kendimizi zayıflatıyoruz. Olacağı da budur. Ateşle çevrili akrep gibi kendimizi sokup zehirliyoruz. Böyle günde hükümet düşürülür mü? Düşürdüysen, kur hükümeti. Veya kurdur!

Düşürenler hükümeti kurarsa, ağırlık FP'de olacak. 45 günde kurulamazsa FP ağırlıklı seçim hükümetini Cumhurbaşkanı atayacak. Bu başarı kimin (!)

İtalya ve Almanya'nın siyasi dayatma hevesleri yine kabardı. Ecevit dün söyledi; ‘‘Bazı Devletler, bölücü PKK terörünü siyasallaştırıp aklayarak, Türkiye'yi suçlamak için hukuk dışı sahte mahkemeler kurmak istiyor’’ dedi.

Bunu, önceki gün yemekte tartıştık. Sezen Cumhur Önal'ın daveti ile ADD Başkanı Yekta Güngör Özden, TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş ve ben birlikteydik.

Özden, ‘‘Böyle bir mahkemenin temeli olamaz. Uluslararası hukukta böyle bir mahkeme için dayanak bulamazlar. Oldubitti ile mahkeme kurulur mu?’’ dedi. Baytaş, yüksek yargıda başkanlık yapanların da katılacağı hukukçuları toplayıp bir hazırlığa neden gidilmediğini sordu. Özden'in ses tonu düştü:

‘‘Bilmem, şu ana kadar benden bir görüş bile istenmedi.’’

* * *

Cumartesi akşamı Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in konuğu olmuştuk; Sedat Ergin, Emin Çölaşan, ben ve Fikret Bila... Yemek bahane. Gündem, ‘‘Apo, hükümet krizi ve son uluslararası ilişkiler’’ noktasına kilitlendi.

TRT Genel Müdürlüğü'nden alınış öyküsünü, verilen hukuk savaşını ben, ‘İsmail Cem Dosyası’ adlı belgeselde toplamıştım. ANKA Yayınları'nın ilk kitabı olmuştu.

Cem'le arkadaş ve dostluğumuz sonraki dönemlerde de sürdü. 1974-75'te koltuk arkalarına, masa altlarına saklanan oğlu Kerem büyümüş, işadamı olmuş. Zaman nasıl da geçiyor.

Rahmetli Uğur Mumcu'yu özlemle andık. Uğur Alacakaptan'ı, Adil Özkol ve Sami Güven'in kulaklarını çınlattık. Apo için bir mahkemenin mümkün olup olamayacağını, Türkiye'nin tavrını sordum. İşte Cem'in yanıtı:

‘‘Gerek uluslararası hukuk, gerekse Türk hukuku açısından bu terörist için, Uluslararası bir mahkemenin kurulması söz konusu değildir. Nitekim, Alman ve İtalyan hukuk bilimcileri ve basını da bunu ortaya koymaktadır. İtalyan ve Alman politikacıları, ‘Biz yaptık oldu' misali böyle bir işe kalkarsa düzmece bir sahnenin yalnız oyuncuları olarak baş başa kalırlar.’’

Kendimizi zayıflatıyoruz. Haklıyken, yalnız kalan biz oluyoruz.



Yazarın Tüm Yazıları