Buyrun bir de buradan yakın

Bodrum’un popüler koylarında geceleyecekseniz uykusuzluğu göze alacaksınız. Hele JR adlı tekneden kesinlikle uzak duracaksınız...

Haberin Devamı

Ben piyasa yabanisiyim.

Bizim de ilk gençlik yıllarında görmek ve görülmek gibi dertlerimiz olmuştur ama geçici bir heves olarak fazla uzun sürmemiştir. Şimdilerde gittiğim yerler de, tatil seçimlerim de, popüler olmayan, görünür ve görünür olunmayan sözcüklerini takip ediyor. Bu yaz bir istisna yapayım, yüreğimin götürdüğü değil, kalabalıkların aktığı Bodrum koylarında deneme sürüşü yapayım dedim.

Seyahat gurusu Travelmodus.com’a takıldım ve tekneyle İstanbul’un yazlığı koyları dolaştım.

Bu laboratuvar çalışması sonucunda ne hale geldiniz derseniz... Yorulduk, bunaldık ve uykusuz kaldık. Hiç mi iyi bir şey yoktu diye sorarsanız...
Tekne güzeldi, Aylin’in emprovize yemekleri muhteşemdi, sohbet iyiydi, gözlem şahaneydi.

- Bodrum’un birçok koyunda denizin ve ağustos böceklerinin sesini dinleyerek uyumayı unutun. İlk gün Türkbükü’nün yanındaki Cennet Koyu’na demirledik.
Koy tekneden geçilmiyor ama etrafta bir Allah’ın kulu yok. Will Smith’in “I Am Legend” filmi gibi sanki bir salgın ahaliyi yok etmiş, geriye bir biz kalmışız.

Sonradan anladık ki meğer koyların raconu buymuş. Gece yemeğimizi yedik, sohbetimizi ettik, uyumak üzere kamaralarımıza çekildik. Gece 03.00 sularında yataklarımızdan neye uğradığımızı anlamadan fırladık. İlerideki JR adlı hiphopçulara yaraşır dore süslü siyah tekne yanar döner kırmızı ışıklar saçan bir diskoya dönüşmüş, tepesinde bir grup genç bangır bangır bir müzik eşliğinde dans ediyor, koy İbo’nun nağmeleriyle yankılanıyordu.

O sırada diğer teknelerde uyuyabilen varsa gelsin, madalya takacağım. Böyle saygısızlık görmedim. Partileyecekseniz gider teknenin olmadığı boş bir koya demir atarsınız, dilediğinizce İbo’nuzu çalarsınız.

Gündüzleri uyuyup denize girmeyen, geceleri safi partilemeye güverteye çıkanlar neden tekne tatiline çıkar, anlayabilmiş değilim.

- Bodrum’un güzel denizinden ve koylarından yararlanmak isteyenler Orak Adası ve Pabuçburnu’na gidiyorlar. Tekneyle gitmek Türkbükü’nden yaklaşık üç dört saat sürdüğünden paparazziler buraya uğramıyor. Bu nedenle de ünlülerin tercih nedeni. Bildiğimiz şey pekişiyor, görünmek istemeyen bal gibi görünmemeyi beceriyor. Gazetelerde fotoğraflarını gördükleriniz bildiğiniz pozcular.

- Eskiden küçük bir tekneyle büyük teknelere yanaşıp gazete satanlar olurdu. Görmeyeli entelektüel seviye düşmüş, şimdi teknelere sadece dondurmacılar yanaşıyor.

- Türkbükü’nde de yüzen yok, insanlar görülme hevesiyle yatların pruvasına doluşuyor. Koy mahşer yeri gibi, en az 70 tekne sayıyorum.

- Koylarda “park yeri” bulmak neredeyse imkansız. Tekneler sabah erkenden gidip havlu atıyor.

- İşkence niyetine beni akşam üzeri 10 dakika Maça Kızı’na atabilirsiniz. Yakası kalkık tişörtlü ergenden halliceler tıkış tıkış “eğleniyor.”

- Yandaki Kuum 29 çok daha iyi. İnsanlar alt alta üst üste değil, müzik yumuşak, insanı doğduğuna pişman etmiyor.

- Gece Türkbükü’nde uyumak da pek mümkün değil. Neyse ki Ship A Hoy’un DJ’i JR’dan daha katlanılabilir çalıyor. Önceki gece JR’dan İbo “Kıymetim yokmuş demek gözünde” diye çığırırken, burada Sertab “Aşk seni bulabilir de” diyor. En azından umut verici. Sabaha yaklaşırken DJ “Sevişmeden uyumayalım” ile son gazı veriyor. DJ günün anlam ve önemi nedeniyle bir Amy Winehouse attırsa da kulağımızın pası silinse diye bekliyoruz ama nafile.

Yazarın Tüm Yazıları