Bu nasıl bayramdır?

DÜN gazeteye geldiğimde, yazacağım konuyu biliyordum. Bugün Nevruz bayramı. Dünyanın pek çok ülkesinde baharın gelmesini müjdeleyen, çiçeklerle, ateşler yakılarak kutlanan bir bayram. Gelin görün ki, sadece Türkiye’de bir terör örgütünün kan akıtmak için kullandığı bahaneye dönüşmüş.

O gün sokaklara döküleceksin, küçük çocukları ve kadınları ön saflara toplayacaksın, güvenlik güçleriyle çatışacaksın. Üstelik Abdullah Öcalan posterleri açacaksın, meydanları PKK renkleriyle donatacaksın, terör örgütüne övgüler yağdıran pankartlar açıp askere, polise saldıracaksın! Onlar karşılık verince "Vay insan hakları, fikir ve ifade özgürlüğü, demokrasi, PKK terör örgütü değildir" gibi kavramları piyasaya sürüp AB’nin şemsiyesi altına kaçacaksın!

Dünyanın neresinde böyle bir bayram kutlaması var?

Yaklaşık 20 yıldan beri her nevruz bayramında kanlı görüntüler yaşıyoruz. İnşallah bugün, geçmişte olanları yaşamayız.

VE GENELKURMAY

Nevruz bölümünü daha uzun yazacaktım. Daha somut örnekler verecektim. Ancak bizim meslekte güncellik çok önemli. Dün öğle saatlerinde Genelkurmay açıklaması ortalığa bomba gibi düşünce, yazı konusu ister istemez değişti.

Bu açıklama hükümet açısından yenilir yutulur bir lokma değil. Van Savcısı tarafından Orgeneral Büyükanıt ve dolayısıyla TSK üzerinde oynanmak istenen oyuna son nokta konuldu. Hem de en ağır ifadelerle:

"Bir Cumhuriyet Savcısı’nın bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği..."

Kimdir o "belli görüşün temsilcileri" olarak tanımlananlar?

Ya Kürtçüler ve PKK yandaşları, ya da Fethullahçılar.

Pazar günkü Zaman gazetesinde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le ilgili bir yorum vardı. Zaman kimin gazetesi? Fethullah Gülen’in. "Birinci Sınıf Genelkurmay Başkanı" başlıklı yorumda aynen şu ifadeler yer alıyordu:

"Özkök Paşa, Genelkurmay Başkanlığı döneminde sergilediği tavır ve davranışlarla birinci sınıf Genelkurmay Başkanı sıfatını fazlasıyla hak etti... Genelkurmay Başkanlığı sıfatının yanına ’bilge kişi’ özelliğini de ekleyerek (TSK mensuplarına) ’önyargılarınızdan kurtulun ve şartlanma zincirinizi kırın’ diyor. Genç subaylara tavsiyesine bakın: ’İleri sürülen bir fikre karşı önyargı ile hareket etmeyin. Çok aykırı fikirlerle karşılaşabilirsiniz. Bunlara ’vatan haini’ gibi çok iddialı bir önyargı ile yaklaşırsanız, fikirlerden istifade marjını daha başlangıçta sıfırlamış olursunuz.’

Bu sözleri Genelkurmay Başkanının ağzından duymak ne güzel.

Umarız Özkök’ün arkasından gelenler de ’Birinci sınıf Genelkurmay Başkanı’ çıtasını aşağı düşürmez, daha da yukarı çıkarır."

* * *

Fethullah Gülen’in gazetesi niçin Özkök’e bu övgüleri düzüyordu? Yoksa bir gün öncesinden, dünkü Genelkurmay açıklaması konusunda kulaklarına kar suyu mu kaçmıştı? Bir haber mi almışlardı?

Ama dünkü açıklama, bunların sevincini kursaklarında bıraktı!

Şimdi aynı konuyu bir kez daha irdeleyelim. O meşhur iddianameyi hazırlayan Van Savcısı’nın Fethullahçı olduğu basında sık sık yer almıştı. Kendisi ayrıca Kürtçü olmakla da suçlanmıştı.

Genelkurmay hangisi olduğunu belirtmiyor, ancak ikisinden birini ya da her ikisini kastettiği açık. Dahası var. Açıklamada başka ağır ifadeler de yer alıyor:

"Mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun ve maksatlı bir belge (yani söz konusu iddianame) hem kamu vicdanını, hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ciddi şekilde rahatsız etmiştir."

"Bu haksız suçlamalar karşısında öncelikle anayasal sorumluluğu olanların
(hükümetin) tavır almaları ve (iddianamenin) arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun kamuoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerekmektedir. TSK, kendisine karşı düzenlenen bu girişimlerin tümüyle farkındadır."

Görüyorsunuz, ifadeler son derece çarpıcı ve ağır.

Van’da Rektör Yücel Aşkın olayı sonrasında, ikinci bir oyun daha oynamaya kalkıştılar. Hiç hoşlanmadıkları Orgeneral Büyükanıt’ın önümüzdeki 30 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanı olmasının yolunu kesmeye kalkıştılar.

Silah ters tepti.

İsmi her iki olaya da karışan Ferhat Sarıkaya isimli Van savcısı bu saatten sonra o görevde kalamaz.

Sadece görevde değil, meslekte de kalamaz.

Ama akıllarda bir soru kalır!

"Varsayalım savcı gitti. İyi de ya ötekiler?.. Ülkemizi dört bir yandan başta eğitim olmak üzere bütün kurumlarıyla kuşatan Fethullahçı takımı ne olacak? O konuda ne yapılacak?"
Yazarın Tüm Yazıları