Bir karnavala düÅŸtüm ki, Rio…

Bu kadar çok seversen, bu kadar çok ilgi gösterirsen olacağı bu! Tepene de biner. Seni de, ruhunu da ele geçirir. Ve Tanrı verdikçe daha çok verir.

Haberin Devamı

Bir de yetmez üç tane, üç de yetmez, beş tane…

Beş de yetmez yedi tane…

Ver, ver, ver, ver.

Ver Allah’ım ver!

Sen kalk, televizyon program çekimi nedeniyle Hakan Aysev’le samimi sohbet eşliğinde keyifli bir gün geçir, bir gün sonra oyunculuğuyla adından başarıyla söz ettiren ve tiyatroda ‘Bedensiz Kadın’ adlı oyunla birçok ödülleri toplayan ‘Ödülobur’ Reha Özcan’la çekim yap.

Bitmesin.

Bir sonraki gün Tarkan’ın konserinde coş.

Ertesi gün de Enrico Macias’a koş.

E, hal böyle olunca Tanrı daha da çok versin.

Versin, versin.

Dert vermesin de, bana bu son on gündür verdiğini versin!

‘Al sana, al sana!’ diyerek…

Çekimler, montajlar, konser etkinlikleri derken…

Haberin Devamı

Bunlardan birkaç gün sonra gece yarısı yazılar, yemek, ev, vs…

Sabah kalk, 1 saat içinde apar topar…

Hazırlan ve yola düş.

Nereye?

Herkes ileri gider, ben geri…

Nasıl yani?

GeldiÄŸim yeri unutmamak da diyebiliriz buna.

Mesela hiç kozasından kelebek, kozasına geri dönmek ister mi?

Bilinmez.

Ama ben kozama dönüyorum.

Birkaç günlüğüne yani.

Kozama, doğduğum yere…

Adana’ya…

Altın Koza’ya…

Uçaktan iner inmez bavulumu otele attığım gibi hemen bir sergi açılışına koşuyorum.

Çünkü katıldığım o sergi ki, bir ilk!

Akşam da, yemek, etkinlikler…

Ertesi gün itibariyle birkaç gün; filmler, paneller, atölye çalışmaları, Sinema Kongresi…

Sonra ‘Cannes’da ödül alan ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmiyle, Nuri Bilge Ceylan, Zeynep Özbatur Atakan ve film ekibiyle, prömiyer heyecanına ortak olmak…

Üstelik bunu doğduğum ve çocukluğumun geçtiği yerde bu heyecanı yaşamak ve de tüylerim diken diken olarak…

Filmle ilgili gözlemlerim ve Nuri Bilge Ceylan’la ilgili bilinmeyen bir ayrıntı da başka yazıma…

Filmler, paneller, atölye çalışmaları, sergiler, sohbetler…

Kısacası sanatın her rengi ruhuma sızmış durumda.

Damarımı kesseniz sanat akacak, kan yerine.

Hatta şimdi de bir tanesi beni çağırıyor, eteklerimden pardon gözlerimden çeke çeke…

‘Gel, beni de izle!’ diyerek.

Haberin Devamı

 O yüzden bu yazı burada noktalanır, bir sonrakine kadar.

Çünkü virgül koyduğum yerden sanata ve hayata devam…

Tüm renkliliği ve görmesini bilenlerin yaşayacağı incelikleriyle.

Film izlemeye koÅŸuyorum ÅŸimdi.

Göreceklerim umut verse de, duygulandırsa da, mutlu etse de,Âüzse de, güldürse de, aÄŸlatsa da…

İzlediğim ve izleyeceğim filmlerde, sanatı görsellerle yaşamanın yanı sıra kendi yaşadıklarıma bakabilmek için kalbimin penceresini, ruhumun kapısını açmaya!

Hayata dokunmaya!

Yazarın Tüm Yazıları