Bir hikaye

KİM Dae Jung adı Türkiye’de pek bilinmez. Zaten bilenler de çoktan unutmuş olmalı. Ama 1980’lerde Güney Kore’deki "demokrasi şampiyonlarından biri" idi. Ev hapsindeydi. Ama uğradığı haksızlıklara tepki duyan Kore halkı onu 1998’de Cumhurbaşkanı yaptı.

Sanılıyordu ki Kim Dae Jung demokrasiyi geliştirecek.

Göstermelik demokrat olduğu sonra ortaya çıktı. Zaten size onu anlatmak istiyoruz:

Başbakan Turgut Özal 1986’da Güney Kore’ye bir resmi gezi yapmıştı. Biz de geziye katılan gazetecilerden biriydik. Kim Dae Jung’dan randevu alıp evinde konuştuk. "Özgürlükçülük" adına neye inanıyorsak, en iyisini bir de ondan dinledik.

Ama Cumhurbaşkanı olduktan sonra o Kim Dae Jung gitti, yerine tam bir despot geldi. Nitekim ilk işi basınla kavga etmek oldu. Kamuoyundaki itibarını bu yüzden kaybetti. Anlatalım:

Kim Dae Jung’u kızdıranlardan biri Seul’de yayınlanan 2.3 milyon tirajlı Joongang İlbo gazetesiydi. Çünkü gazete seçim kampanyasında onu değil, rakibini desteklemişti. Cumhurbaşkanı Kim bunun bedelini ödetmek için vergi denetçilerini Joongan Ilbo’nun ofislerine doldurdu.

Bir süre sonra gazetenin sahibi Hong Suk-yun kendisinin "vergi kaçırmakla" suçlandığını öğrendi. İddiaya göre sahibi olduğu Bokwang isimli grubun 57 milyon ABD Doları tutarındaki gelirini devlete bildirmemişti. Bu yüzden 22 milyon ABD Doları tutarında ceza ödemesi gerekiyordu.

Tahmin edeceğiniz gibi olay bir anda büyük tartışma yarattı. Çünkü yaygın kanaate göre Kim Dae Jung’un asıl meselesi başta Joongand İlbo olmak üzere muhalif basını susturmaktı.

Sonunda yargı Hong Suk-yun’a 3.8 milyon ABD Doları tutarında para ve tecil ettiği bir de hapis cezası verdi ama olayla ilgili olarak Kore’li gazeteciler arasında yapılan bir kamuoyu araştırması ilginç sonuçlar çıkardı:

Anketi yanıtlayan gazetecilerin yüzde 59 kadarı Joongang Ilbo ile ilgili olayda yapılanın "haksız bir baskı" niteliğinde olduğunu söyledi. Gazetecilerin yüzde 63 kadarı "Kim Dae Jung’un basını baskı altına almak istediğini" ifade etti. Gazeteciler özellikle "telefonlarının hükümetin emrindeki kurumlar tarafından yasalara aykırı şekilde dinlendiğinden, fax ve e-mail mesajlarının kopyalarının alınmasından" şikayetçi idiler.

Kim Dae Jung’un uyguladığı baskılardan biri de o dönemde gazeteciler aleyhine "aşırı derecede büyük tazminat davaları" açılması idi. Örneğin Başkan Kim’in başında bulunduğu parti Hankyoreh Shinmun gazetesinden bir defada yaklaşık 8 milyon ABD Doları istedi. Chosun Ilbo gazetesi de, savcıları kızdırdığı için kendini yaklaşık 2 milyon ABD Doları tutarında tazminat talebiyle karşı karşıya buldu.

Başkan Kim Dae Jung’a ve çevresindekilere göre Güney Kore basını, "siyasi skandalları abartıyor", "sansasyon" yaratmaya çaba gösteriyor, "temelsiz eleştiriler" yapıyor ve siyasileri "cadı avı" yapar gibi izliyordu.

Peki sonra ne oldu diye mi soruyorsunuz?

Joongang Ilbo’ya birşey olmadı. O yayınına aynen devam ediyor.

Kim Dae Jung ise "Kuzey Kore ile diyaloğa girdiği" gerekçesiyle 2000 yılında Nobel ödülü aldı. Ama ödülü aldıktan sonra bu diyaloğun Kuzey Kore Cumhurbaşkanı Kim Jong-İl’e 500 milyon ABD Doları tutarında rüşvet vermesi karşılığı sahnelenmiş bir oyun olduğu anlaşıldı. Adı sahtekara çıktı.
Yazarın Tüm Yazıları