Bilmeden konuşmak!

ULUSAL konularda adına ‘‘devlet politikası’’ denilen bir kavram vardır. Hangi parti iktidar olursa olsun, devlet politikasının ana çizgilerinden sapma olmaz.

Son günlerde ilginç bir olay yaşıyoruz. AKP ile CHP kol kola giriyor veAB'nin Türkiye'ye görüşme tarihi vermesi için kulise başlanacağı açıklanıyor.

İyi de, hangi koşullarda?

Bu amaçla AB'ye yeni ödünler mi vereceğiz? AKP ile CHP'nin AB politikası nedir? Aynı mıdır, farklı mıdır? Bilmiyoruz.

Önümüzde zaman kısıtlı. Kopenhag zirvesi aralık ayında toplanacak. Ne pahasına olursa olsun, hangi bedeli ödeyeceksek ödeyelim, onların akıl ve mantığa sığmayan bazı koşullarını kabul edecek miyiz? İki parti bu konuda ne düşünüyor?

Kıbrıs konusunda ne yapacağız? Gaf yapacağımız, yapmaya başladığımız ortaya çıkıyor. Tayyip önceki gün durup dururken ‘‘Belçika modeli’’ demeye başlıyor. Bu modelin, Türkiye'nin Kıbrıs teziyle uzaktan yakından ilgisi yok.

Nitekim Dışişleri Bakanlığı, Tayyip'in sözlerine resmen karşı çıkıyor.

Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Serkan Demirtaş'ın dünkü Cumhuriyet'te yayınlanan haberinde Tayyip'e tepki gösterip şöyle diyor:

‘‘Türkiye açısından önemli olan, adada iki devletin kabulüdür. Sayın Erdoğan ise toplumlararası görüşmelerden bahsediyor. Tam bir cehalet örneğidir.’’

Devletle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, Kıbrıs konusunu bilmeyen bir kimse, bir anda ortaya bir ‘‘model’’ atıyor! Tayyip'in sözleri Ankara'da tepki yaratırken, Kıbrıs Rum Kesimi ve Atina bu sözleri sevinçle karşılıyor, kendisi Atina'ya davet ediliyor. İş karışıyor, AKP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yakış dünkü basın toplantısında Tayyip'in bu sözlerinden çark etmek zorunda kalıyor.

***

Bir parti seçim kazanıp tek başına iktidar olabilir. Bu durum zafer sarhoşluğu da yaratabilir.

Devlette ve hükümette hiçbir sıfatı olmayan ve olması da beklenmeyen bir kimse, ulusal konularda ahkám keserken önce bazı şeyleri öğrenmeli. Böyle uluorta ve bilmeden konuşmak Türkiye'ye zarar verir.

Adamlar bizi sıkıştırmak için zaten pusuda bekliyor. Sonra o bedeli bize çok ağır ödetirler.

O halde ne yapmalı? Önce Dışişleri Bakanlığı ile devletin diğer ilgili kuruluşlarına başvurur ve gerekli bilgiyi alırsın. Konuları, sorunları, Türkiye'nin tezlerini iyice öğrenirsin... Ve sonra konuşursun.

Ulusal konular, tek başına iktidar bile olsan, böyle zafer sarhoşluğunu kaldırmaz. Ulusal konular üzerinde bilmeden ahkám kesilmez. Faturası ağır olur. Elin oğlu, senin ağzından çıkanı iki gün sonra masaya getiriverir.

İçeriyi de bırakın bir yana, dışarıya karşı rezil oluruz. Üzerimize daha beter gelirler.


İSTANBUL 4. SULH CEZA MAHKEMESİ TARAFINDAN KISMEN YAYINLANMASINA KARAR VERİLEN TEKZİP METNİ


Hürriyet Gazetesinin 25.9.2002 günlü nüshasının, 5.nci, sayfasında Emin Çölaşan tarafından tarafından yazılan ‘‘Kitap Oyunları’’ başlıklı köşe yazısında, yazar Orhan Pamuk tarafından yazılan ve İletişim Yayınevi tarafından kamuya sunulan romanların baskıları, basım sayıları ile ilgili olarak Orhan Pamuk ve İletişim Yayınevi'nin kişilik haklarını saldırı, şeref ve haysiyeti rencide edici mahiyette, maddi dayanağı olmayan, gerçeklere aykırı; gazatecilik meslek ahlakı ve ilkeleri ile bağdaşmayan, ayrıca Doğan Yayın Medya Grubunun kamuoyuna sunduğu yayıncılık ilkeleriylede uyuşmayan ifadelere yer vermiştir.

Üstelik sayın Çölaşan, tıpkı geçen sefer olduğu gibi hiç bir araştırma zahmetine katlanmadan, Müvekkil yayınevine telefon açarak elde edebileceği bilgileri öğrenmeden hatta bunun ötesinde, davalısı olduğu ve kendisini avukatı ile temsil ettirdiği belirtilen dava dosyasında, Muhakeme Usülu gereği 1. nüshası kendisine gönderilen delilleri dahi inceleme gereği duymadan benzer bir yazıyı bir daha yazmıştır. Sayın Çölaşan, mahkemeye ve kendisine sunulan baskı sayılarına ilişkin delilleri yayınlayıp özür dileyeceği yerde ilki ile aynı şekilde yazı yazmasının; bilgiye dayanan ‘‘objektif gazetecilik’’ yerine nedenini bilemediğimiz öfke ve karalamaya dayanan gazetecilik tarzını benimsediğini göstermekten başka bir anlamı yoktur. Tekzip edenler Orhan Pamuk ve İletişim Yayınevi. T.C. İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi. Aslına uygundur.

18.10.2002.
Yazarın Tüm Yazıları