Belediye ’bakılabilir’ diyor cami ölüme gönderiyor

Cami avlularında kesinlikle hayvan istenmiyor.

Hayvanlar Üsküdar Yeni Camii idarecilerinin verdiği emirlerle özel güvenlikler ve temizlik işçileri tarafından toplatılıp Şile ormanlarına ve boğazın karşı tarafına atılmaktadırlar. Öncelikle hamile kediler, yeni doğuran kediler, hasta kediler, sakatlar ve yavrular ölüme gönderildi.

Bu camii avlusundaki kediler evlerden atıldıkları için yakalanmaları çok kolay oluyor. Bazıları yakalanma anında yedikleri darbelerden öldüler. Camii avlusunda hayvanlara su ve yiyecek verdirilmiyor. Özel güvenlik ve temizlik işçileri tarafından hayvanlar derhal çöpe attırılıyor ve suları boşaltılıyor. Yaz sıcağında hayvanlar aç ve susuz yaşamaya çalıştılar.

Camiinin her tarafı tel örgülerle, tellerle örüldü, hayvanlara kapılar hariç giriş-çıkış yeri bırakılmadı. Hayvanlar kaçamadıkları için de onlara zarar vermek isteyen insanlar tarafından kolaylıkla yakalanıyor. Ya ormana ölüme gidiyor ya da olduğu yerde ölüyolar.

12 Nisan 2007 tarihinde Üsküdar müftüsünün ve Üsküdar Belediyesi’nin vermiş oldukları onaylı "Hayvanlara camide bakılabilir" resmi iznine rağmen yine cami yönetimi ve güvenlikler bildiklerini yapıyor ve bu izni geçersiz sayıyorlar.

Müftülüğün izni ile Üsküdar Belediyesi tarafından kışın hayvanlar için yapılan kulübeleri geldikleri gün cami yönetimi yok etti. Önümüz kış, bu camiye sürekli evlerden, bahçelerden, sokaklardan hayvan bırakılıyor. Bunun önüne geçmek mümkün değildir.

Bu kedilere yazık günah değil mi? Nerede barınacaklar?

Hayvan severlerin bu konuya el atmalarını istiyoruz. Derneklerin harekete geçmesini istiyoruz, bu vahşetin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Lütfen onlara yardım edelim. Bu arada hayvan besleyen kişilere de sesleniyorum; bakamayacakları hayvanları alıp, doğurtup veya bıkıp, kapı önünden, bahçeden toplayıp cami avlularına atmasınlar, onları ölüme göndermesinler. Bu hayvanları çoğaltan biziz, yok etmeye çalışan biziz. Lütfen bunlara bir son verelim.

n RUMUZ: S.S. BİR ÖĞRETMEN

Bu konu hele şu ramazan gibi mübarek bir ayda, tüylerimi ürpertiyor. Pazar günü Hürriyet gazetesinde Osmanlıların hayvansevgisi anlatılıyordu. Bugünkü durumumuza bakıp, atalarımıza karşı bu halimizden utanç duydum. Hálá şunu öğretemedik insanlarımıza: Bu dünya yalnızca biz insanoğlu için yaratılmadı.

Bu dünya tüm canlılar için yaratıldı. Bizim gücümüzü kullanıp, bizden zayıflara yaşam hakkı tanımamamız akıl alacak gibi değil. Evet tabii sizinle aynı fikirdeyim, sevgili öğretmen okurum, evlerine oyuncak sanıp aldıkları hayvanların, canlı olduğunu fark edince sokağa atan sevgisiz insanları buradan şiddetle kınıyorum. En zoruma giden de bu ya...

Babamın anneme yaptıkları yüzünden acı çekiyorum

Sevgili Güzin Abla; ben 12 yaşında bir kızım. Babam demeye utandığım adam anneme sürekli eziyet çektiriyor. Anneme her konuşmalarında küfür ediyor, annemin sülalesine küfür ediyor. "Defol git" diyor, ağzına gelen her sözü söylüyor.

Ben ve kardeşlerim annemi teselli etmeye çalışsak da üzülmemek elde değil. Sevgili ablacığım senden ne yapabileceğime dair bir öğüt, bir yardım istiyorum. Lütfen bize bir yol göster.

n RUMUZ: ÇİLE



Canım yavrum, söyleyecek sözün bittiği anlar vardır ya, işte senin gibi bir yavrucağın bu acı dolu satırları karşısında söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten. İnsanın insan olmaktan utandığı anlar vardır bazen... İşte böyle bir şey hissettiklerim. Kardeşlerinle birlikte annenizi de alıp sığınabileceğiniz bir yer yok mu? Babanızı şikayet edebileceğiniz bir aile büyüğünüz yok mu? En azından size kol kanat gerebilecek birileri yok mu?

Örneğin sınıf öğretmenin duyarlı bir insan mı? Ondan yardım isteyebilirsin. Hiç değilse babanla konuşup, çocuklarının ne kadar acı çektiğini anlatabilir. Annenin çalışabileceği bir iş bulması mümkün değil mi? Annen ne iş yapabilir, örneğin bir aile yanında gündüzleri çocuk bakabilir mi? O zaman babanı terk eder, birlikte küçük bir ev tutar, kurtulursunuz. Bana yine yaz küçük kızım. Belki annene böyle bir iş bulmak için yardımcı olabiliriz.

Sanal ortamda tanışılan bir erkeğin evine neden gidilir

Sevgili Güzin Ablacığım, bilmem ki sen de olmasan bizler -özellikle de gençler- ne yapardık. İyi ki varsın. Kalemine ve yüreğine sağlık. Seni Seviyoruz.

Sen ki ne zamandır gençleri sanal ortama karşı dikkatli olmaya yönlendiriyor, özellikle de benim gibi genç kızların bu konuda daha dikkatli olması gerektiğini öğütleyip duruyorsun. Neden insanlar senin öğütlerini kulak ardı ediyor da başları sıkışınca sana başvuruyorlar, işte bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

İnsanlar gerçek yaşamda bile birbirlerine güvenemezken, sanal ortamda nasıl güvensinler? Yazılarını küçüklüğümden beri okurum ablacığım; şu son dönem özellikle de sanal ortamla ilgili sana birçok yazı geldi, sen de bunları yayınladın. Yazıların çoğu hüzün kokuyordu, umusuzluk ve mutsuzluk doluydu. Sizinle sevincini paylaşan kaç sanal ortamda tanışmış kişi tanıdın şimdiye kadar, merak ediyorum.

Eminim iyi arkadaşlıklar ve dostluklar kuranlar da vardır ama eminim bunlar azınlıktadır.

Buradan genç arkadaşlarıma söyleyebileceğim şu: Namusu, gururu kendileri için çok önemliyse sanal ortamda tanıştığı bir erkeğin evine neden giderler? Neden değer yargılarına aykırı davranırlar? Sonradan dövüneceklerine önce hatayı kendilerinde aramalılar değil mi? Çünkü Allah bizlere akıl vermiş, her davranışın olumlu veya olumsuz bir sonucunun olduğunu düşünüyorum. Bu yazıyla belki sanal ortam konusunda arkadaşlarımı bir kez daha uyarmış olacaksın.

n RUMUZ: STUDENT



Bu konudaki duyarlılığın ve bana karşı gösterdiğin sıcak ilgi için teşekkürler sevgili kızım. Ne yazık ki bazen öğütler, sözler havada asılı kalıyor, insan ancak yaşayarak öğrenebiliyor.
Yazarın Tüm Yazıları