Başkan Baba kıyı denetiminde

Ülkenin en popüler kıyı kasabası olan Bodrum’da yıllardır süren çarpık yapılaşma, bir anda gündemin bir numaralı konusu haline geldi.

Haberin Devamı

Bu nasıl oldu?

*

Şöyle oldu:
“Başkan Baba” bayram tatilini orada geçirdi.
Tatilini orada geçirirken tekneyle dolaştı.
Tekneyle dolaşırken gözlerini etrafta gezdirdi.
Gözlerini gezdirirken kıyılarda meydana gelen vahşi yapılaşmayı fark etti.
Vahşi yapılaşmayı fark ettikten sonra “Vay, bu ne hal, tiz el atıla” diye söylendi.
O böyle söylenince bakanından müdürüne tüm yetkililer şöyle bir sallandı.
Sallanma olunca konu tüm ülkenin konusu haline geliverdi.

*

Eğer bir memlekette...
Kurallar işlemiyorsa...
Doğru dürüst denetim yapılmıyorsa...
Yasalar hiçe sayılıyorsa...
Görevliler görevlerini hakkıyla yapmıyorsa...
Düzgün işleyen bir sistem kurulamamışsa...
Yerel yönetimler kafasına göre takılıyorsa...
Yerel yönetimlerin kafasına göre takılmasının önüne geçilecek sistem kurulamıyorsa...
Kâğıt üzerinde yazılanlar hayata geçirilemiyorsa...
Müdür, müdür yardımcısı, daire başkanı kendiliğinden bir şey yapamıyorsa...
Hatta ‘bakan’ın bile icabında bir anlamı yoksa...
O memlekette...
Her sorunun çözümü, “Başkan Baba”nın tebdilikıyafet dolaşırken göstereceği dikkati bekler.
“Başkan Baba”, fiziki olarak ne kadar çok yere giderse ve gittiği yerlerde ne kadar fazla dikkat sergilerse...
Memleketin sorunları da o kadar kolay çözülür.
Yani Kazlıçeşme’de atılan “Her yer başbakan/Her yer başbakan” sloganının acilen hayata geçirilmesi şarttır.

*

Hey Fethiye! Hey Alanya! Hey Antalya! Hey Altınoluk! Hey Küçükkuyu! Hey Göcek! Hey Marmaris! Hey Çeşme! Hey Akçay!
Kısacası Kuzey Ege’den Akdeniz’e bilumum tatil beldelerimiz!
Çarpık yapılaşma sorununuzun giderilmesi için dua edin de Başkan Babamız, önümüzdeki bayram tatillerini sizin oralarda geçirsin.
Yoksa çarpık çarpık yaşayıp gitmeniz mukadder olacaktır.

Haberin Devamı

Demokrasi Batı’nın babasının malı mıdır?

BAŞBAKAN Erdoğan, Mısır’da olup bitenlere karşı Batı’nın sergilediği duyarsızlığı sorgularken şöyle dedi:
“Böyle giderse tüm dünyada demokrasi sorgulanır ve bu Türkiye için de geçerlidir”.

*

Bu yaklaşımla ilgili beş şey söyleyeceğim:
BİR: İnsanlık değeri olarak görülen değerler, çıktıkları yerlere ait değerler olarak kabul edilemez. O değerler insanlığın değerleri haline gelir. Yani demokrasi, bir Batılı değer değildir. İnsanlık değeridir.
İKİ: Herhangi bir insanlık değeri, o değerin ortaya çıktığı yerlerde yönetimlerin sergiledikleri riyakârlıklar ve düşüklükler nedeniyle terk edilemez. Mantık şöyle işletilemez: “Demokrasi Batı işidir, Batı kendi ürettiği değerine sırt çevirebilmektedir, o halde demokrasi sorgulanır”.
ÜÇ: Demokrasi, mükemmelliğin tek ve değişmez adresi değildir. Ama insanlığın bin türlü çatışmanın ardından bulabildiği iyidir... Hatta kötülerin iyisidir.
DÖRT: Demokrasi tartışması başlatmak herkesin hakkıdır... Ama bu tartışmanın başlangıç cümlesi “Ben daha mükemmelini, daha iyisini, daha güzelini buldum” olmalıdır. “Batı’ya çok kızdım, bu yüzden demokrasi tartışması başlatıyorum” diye demokrasi tartışması başlatılmaz.
BEŞ: Varsa elinde insanları barış içinde bir arada yaşatacak, eşitliği ve adaleti garantileyecek, söz söyleme hakkını sonuna kadar verecek, protesto hakkına sonuna kadar saygı gösterecek yeni bir modelin, koyarsın ortaya... Hiç tasalanma: Ortaya koyduğun model, demokrasiden daha mükemmel ise anında insanlığın ortak değeri olur.

Haberin Devamı

Gerekir

HER Firavun’a bir Musa gerekir.
Her Nemrud’a bir İbrahim gerekir.
Her Calut’a bir Davut gerekir.
Her Karun’a bir Ebu Zer gerekir.
Her Ebu Cehil’e bir Hamza gerekir.
Her Yezit’e bir Hüseyin gerekir.

Neler yazılıyor bak

“BATI medyası şöyle, Batı medyası böyle” deyip duruyorsun.
Bak, adamlar gazetelerinde neler yazıyorlar:

*

Obama, Mısır ordusunun suç ortağıdır.
Obama yönetimi darbeye darbe diyemedi. Dışişleri Bakanı Kerry, Mısır ordusunun demokrasiyi yeniden kurduğunu açıkladı.
İşte bu yüzden Obama yönetimi, Mısır ordusunun Kahire’de on binlerce kişinin katıldığı protestoları bir kez daha korkunç bir şekilde bastırışının suç ortağıdır.
Obama yönetimi, yoğun insan hakları ihlallerine karşı tavizsiz tavır almadı. Bu ABD açısından kendini yenilgiye uğratmak kadar vicdansızlığının da göstergesidir.
Birden fazla seçim kazanmış ve hâlâ milyonlarca Mısırlı tarafından desteklenen Müslüman Kardeşler’e saldırının ardından demokrasiye nasıl geçilecek? Bunun hayali bile mümkün mü?
(Yukarıdaki ifadeler, Washington Post’ta yayınlanan başyazıdan alıntılandı. Tek örnek değil bu yazı... Batı’nın merkez medyasında buna benzer sayısız makale yayınlandı).

*

Tekrar ediyorum: Batı medyasını pek sevmem ama hakikate sadakati çok severim.

Haberin Devamı

Gündemdeki iki kişi

BEKİR BOZDAĞ: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Hacıbektaş’ta konuşma yaparken yuhalanması, ardından da bir kendini bilmezin saldırısına maruz kalması hiç hoş olmadı... Her şeyden önce Hacı Bektaş gibi bir sevgi önderinin ruhu muazzep oldu... Onun “İncinsen de incitme” ilkesi çiğnendi... Hacıbektaş gibi misafirperverliğiyle nam salmış bir ilçeye ağır haksızlık oldu... Kısacası hiç olmadı, hiç yakışmadı.
CENGİZ ÇANDAR: Cengiz Çandar, köşesinde Mısır’da yaşanan katliamı analiz eden bir yazı yazdı... Gayet yerinde saptamalar içeren bir yazıydı... Cuntayı kınayan, olaya katliam diyen, olup bitenlere vahlanan bir yazı... Fakat ne oldu? Şu oldu: Yazının içinde geçen “Temizlendi” kelimesinden yola çıkılarak “Cengiz Çandar cuntanın yaptığı katliama temizlik diyor” yargısına varılarak linç girişiminde bulunuldu. Sonuç? Eğer linççi seni yapacağı linç şenliği için hedef bellemişse ne yapar eder malzemeyi bulur.

Haberin Devamı

Şunlardan vazgeçsek

KATLİAMLARI katliamlarla yarıştırmaktan...
Bütün dünyanın bize düşman olduğunu sanmaktan...
Sinemaya tek başına gidilemeyeceğini sanmaktan...
Müslümanların yaptığı yanlışları İslam’a yüklemekten...
Kâğıt gazeteye ömür biçmekten...
Hep kendine Müslüman olmaktan...
Mısır’da protesto hakkını savunurken Türkiye’de protesto hakkına mesafe koymaktan...
Araplar söz konusu olduğunda aşağılama yapmanın meşru olduğunu düşünmekten...

Yazarın Tüm Yazıları