Başka ülkede olsa kıyamet kopar

STAR Gazetesi'nde Saygı Öztürk ve Sezai Şengün, iki gün üst üste çok güzel bir gazetecilik olayı sergilediler.

Saygı, eski İstanbul Valisi Erol Çakır imzasıyla Başbakanlık Makamına gönderilen ‘‘çok gizli’’ damgalı bir yazıyı açıkladı. Yazıda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı ‘‘icraatı’’ anlatılıyor. Devletin çok gizli yazısında yer alan cümleler çarpıcı. Belediye şirketlerinden elde edilen paralardan söz edilip şöyle deniliyor:

‘‘...Böylece her ay yaklaşık 3-4 trilyona yakın paranın Fazilet Partisi'ne yakın firmalar tarafından havuz hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan da adı geçen partinin kuryeleri vasıtasıyla partiye ve Recep Tayyip Erdoğan'a gittiği...’’

‘‘...Paraların Vakıfbank'ta açılan bir hesapta toplandığı, buradan da denetimi imkansız kılmak için birçok hesapta dolaştırıldıktan sonra Fazilet Partisi'ne yakın firma ve şahıslara aktarıldığı, Akit, Yeni Şafak ve Kanal 7'ye devamlı kaynak aktarıldığı...büyük miktarlarda naylon fatura keserek karşılıksız trilyonlarca lirayı parti ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın mutemet
(güvenilir) şahıslarına verdiği duyumları alınmıştır...’’

Devletin çok gizli yazısının tarihi 9 Nisan 1999. Sözü edilen 3-4 trilyon o günlerin parası!

Peki sonra ne oluyor? Konu hesap uzmanları tarafından araştırılıyor, vurgunun doğru olduğu ortaya çıkıyor, Tayyip ve ekibi hakkında dava açılıyor. Dava devam ediyor!

Tayyip ise milletvekili ve sonra başbakan oluyor. Dokunulmazlık kazandığı için dosyası rafa kaldırılıyor!

Saygı Öztürk
'ün bu haberi pazartesi günü yayımlandı. Tayyip bu konuda herhangi bir yalanlama yapmadı. ‘‘Hayır, biz milletin parasına tenezzül etmedik, haram para yemedik’’ demedi.

***

Biliyorsunuz, Türkiye'de adına örtülü ödenek denilen bir para vardır. Bu para sadece Başbakan'ın emrindedir. Miktarı neredeyse sonsuzdur. Yasa uyarınca (güya) devletin güvenliği için kullanılır. Nereye harcandığı konusunda belge gerektirmez, hesabı verilmez. Yani her şey Başbakan'ın emdiği süte bağlıdır.

Tansu döneminde örtülü ödenek parası dolandırıcı Selçuk Parsadan'a kaptırılmış, ayrıca bir gecede bankadan bavullarla çekilip bilinmeyen (!) bir adrese götürüldüğü açığa çıkmıştı. Tansu sıkışınca ‘‘Bu parayı nereye harcadığımı açıklarsam savaş çıkar’’ gibi bir inci yumurtlamayı da ihmal etmemişti!

Örtülü ödenek harcamaları her iktidar döneminde belli kişiler tarafından yapılır. Şimdi gelelim Sezai Şengün'ün dünkü haberine. Bu hesabı şimdi tutan, yani örtülü ödeneğin başına getirilen kişi, Tayyip'in dostu bir bankacı. Adı Maksut Serim. Vakıfbank'ta Tayyip'in de hesaplarının bulunduğu şubelerde çalışmış, sonra Belediye'de görev almış ve en sonunda buraya getirilmiş.

Fakat nitelikleri 657 sayılı Devlet Memuru yasasına uymadığı için ‘‘danışman’’ unvanıyla dışarıdan getirilmiş!.. Çünkü kararname ile atanmak istense, Cumhurbaşkanı imzalamayacak.

Yani devletin örtülü ödenek hesabındaki trilyonlarca lirası ve milyonlarca doları, şimdi Tayyip'in en yakınlarından birine emanet!

***

Sevgili okuyucularım, bütün bunlar bir başka ülkede olsa kıyamet kopar. Halk büyük tepki verir. Partiler, sivil toplum kuruluşları ayağa kalkar.

Bir başbakan düşünün ki, geçmişte yaptıkları böylesine belgeleniyor, hakkında dava açılıyor ama dokunulmazlık zırhı olduğundan yargılanması mümkün olmuyor. Ekibinin davaları yıllardır sürüp gidiyor. Belki sonunda zamanaşımı olacak ve hep birlikte kurtulacağız!

Devletin örtülü ödenek parası eşe dosta, devlet memuru olma niteliği bulunmayan ‘‘sırdaşlara’’ emanet ediliyor.

‘‘Halk beni sandıktan çıkardı, ben yaptım oldu.’’

Türkiye işte bu mantıkla yönetiliyor. Bütün makamlar, bütün kuruluşlar ve daha da önemlisi Türk toplumu seyirci!

Tepki yok, tık yok.

‘‘Bırakın yazsın namussuzlar, nasıl olsa birkaç gün sonra unutulur.’’

Biz bunlara mı layıktık? Bize yazıklar olsun, hepimize yazıklar olsun.
Yazarın Tüm Yazıları