Barış çok uzun bir yolun ucunda

İSRAİL Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın, Ankara’yı aynı gün ziyaret edip, TBMM’de aynı anda konuşma yapma olanağına sahip olmaları Türk diplomasisinin kutlanması gereken bir başarısı oldu.

Annapolis’te yeniden başlaması beklenen Ortadoğu barış sürecinden önce iki lideri bir araya getirmek, Türkiye’nin bölgedeki uzun vadeli hedefleri açısından önemli.

TOBB’nin girişimiyle başlatılan Batı Şeria’da bir organize sanayi bölgesi kurulması girişimi de bölgede barışın tesisi için önemli bir adım.

Ancak Ortadoğu’da dönem dönem canlanan bu barış girişimlerine çokça tanık olmuş bir gazeteci olarak doğrusunu isterseniz fazla ümitli de değilim.

Ortadoğu’da kalıcı bir barışın kurulabilmesinin bir tek yolu var: Filistin’de insan haklarını göz ardı etmeyen, adil bir çözümün bulunması.

Görünür bir gelecekte Filistin’in kendi iç meselelerini çözebilmesi mümkün değil gibi.

Filistin’in kendi iç sorunlarını çözmeden de bütün Filistin’i kapsayan, adil bir barışın kurulabilmesi ne yazık ki mümkün değil.

Bunun için İran’ın da benzer bir tutum içinde olması gerekiyor ki Ahmedinecad’ın "İsrail haritadan silinene kadar mücadele" söylemi içinde bu da gerçekleşmesi zor bir hedef.

Elbette İsrail ve ABD’nin, Filistinlilerin taleplerini görmezden gelmekte ısrarları da çözümü zorlaştıran bir başka husus!

Barış, Ortadoğu’da uzun ve zorlu bir yoldan geçilerek elde edilebilecek. Ankara’daki girişimin bu uzun yolda önemli bir adımı gerçekleştirmesini dileyelim.

İstihbarat kesinlikle ABD’dendir!

DÜNÜN en heyecanlı haberi hiç kuşkusuz Türk helikopter ve uçaklarının Kuzey Irak’ta bazı hedefleri vurduğuna ilişkin haberlerdi.

DHA, Kuzey Irak’ta teröristlerin barındığı bir karakol binasının vurulduğunu bildirdi.

AP ise Irak Ordusu’nun bir subayına dayanarak, Türk helikopter ve jetlerinin zaten boş olan köyleri vurduğunu duyuruyordu.

AP’nin haberini okurken "İşte" dedim, "Başbakan ABD temaslarının olumlu sonuçlarını alıyor!"

Hatırlayacaksınız, Başbakan, ABD’den nokta operasyonlar yapabilmek için özel istihbaratlar alınacağını söylemişti.

"Hedef zaten boşaltılmış köyler olduğuna göre bu kesin ABD’nin verdiği istihbarattır" diye düşündüm.

Malum, ABD bu müthiş istihbaratı ile Irak’ta insanları kitleler halinde öldürecek kimyasal silah fabrikaları olduğunu tespit etmiş, bu nedenle savaşa girmiş ama bırakın fabrikayı bir tek atölye bile bulamamıştı!

İstanbul’un sorunu Anadolu’da çözülür

İSTANBUL’da yapılan bir toplantıda Toplu Konut İdaresi Başkanı Erdoğan Bayraktar, "parası pulu olmayanların İstanbul’a yerleşmelerinin önlenmesi gerektiğinden" söz etti.

Başkan Erdoğan Bey ile Başbakan Erdoğan’ın, İstanbul’un sorunlarının çözümü ile ilgili benzer fikirlere sahip olduğu anlaşılıyor.

Hatırlayacaksınız, Başbakan da bir vakitler İstanbul’a "pasaportla girişten" söz ediyordu.

Erdoğan Bayraktar’ın önerisi, göçü yasaklamak da mümkün olmadığına göre nasıl gerçekleşecek, kestirebilmek zor.

İlk akla gelen İstanbul’da yaşamanın maliyetlerinin vergi vs gibi yöntemlerle öbür illere göre artırılması ki, zaten "yaşam maliyetleri" konusunda İstanbul’un eline su dökebilecek başka bir kentimiz de yok.

Başkan’ın ihmal ettiği gerçek şu: İnsanlar İstanbul’a yaşam ucuz olduğu için, Boğaz’da rakı-balık için gelmiyorlar.

Olanak bulsalar birçoğunun İstanbul’u tamamen terk etmeye hazır oldukları da bir sır değil.

Kimse bu kentin trafiğine, çukurlarla dolu sokaklarına, pis havasına ve kalabalığına bayılmıyor.

İstanbul’a insanlar bir tek nedenle akın ediyorlar: İş bulabilmek ve çocuklarını daha iyi okullarda okutabilmek için.

Yani İstanbul’un aşırı nüfustan kaynaklanan sorunlarının çözümü İstanbul’da değil, Anadolu’nun unutulmuş küçük kentlerinde
.

Bunun çözümünü bulmak ise her halde herkesten önce hükümetin işi olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları