Balkanlardan gelen sıcak şarkılar!

Kitap ya da düşünceleri mi basacaklar, bu kez beni de…

Haberin Devamı

Hem de öyle bir anda basıyorlar ki…

                                  Â

Ummadığım ve beklemediğim bir anda…

 

Hiç de şık bir şekilde değil tabii ki.

 

Kıskıvrak ele geçirerek…

 

Tam da tırlattığım noktada…

 

Yazılması gereken köşe yazıları…

 

Deşifre edilmesi gereken röportaj kasetleri…

 

Yeni yapılacak röportajın ön hazırlıkları…

 

Haberin Devamı

Cevaplanması gereken mailler…

 

Gidilmesi gereken sergiler…

 

Büyüsüne kapılarak seyredilecek filmler…

 

İzlenmesi gereken oyunlar…

 

Okunacak kitaplar…

 

Daha bitmediiiiiiiii.

 

Yazdığım fakat toparlayarak bir araya getirip yayınevine teslim etmem gereken 5. ve 6. kitaplarım…

 

Bunların yanı sıra Yıldırım Hoca’nın ve Kemal Hoca’nın benden yazıp bitirmemi beklediği tiyatro oyunu…

 

Bunların hepsi bir anda aklıma üşüşüveriyorlar, yazdığım bir yazının tam orta yerinde.

 

Yazının ve İstanbul’un tam orta yerinde.

 

Konsantre olup kalemimi pardon klavyemi konuşturmaya başlamış ve uzanmışken Hisar’a doğru.

 

Tam da yazımda kelime oyunu yaparken.

 

Geliyorlar.

 

Haberin Devamı

Hem de soldan soldan…

 

Basıyorlar.

 

E, n’oluyor haliyle?

 

Ben de basıyorum.

 

Bilgisayarımı kapatıp, ekiptekileri arıyorum ekip başı olarak.

 

‘Akşam Elmadağ’daki Taksimpark Cafe’de toplanıyoruz’ diyorum.

 

‘Bir durum mu var’ diyorlar.

 

‘Yoooooo, bir durum yok, son günlerde topluyorlar ya, biz de dağıtalım’ diyorum.

 

‘Asayiş berkemal’i asayiş derbeder yapalım’ diye de ekliyorum.

 

Okeyleniyor.

 

Neden Taksimpark Cafe?

 

Ne zamandır aklımdaydı da…

 

Çünkü orda samimiyet var, doğallık var, şarkılar var.

 

Çünkü Suzan Kardeş var.

 

Sahneye çıkıyor, biz yemeğimizden ilk lokmalarımızı alırken.

 

Balkan havalarıyla başlıyor şarkı söylemeye.

 

Daha ilk dakikalardan itibaren içiniz kıpır kıpır oluyor.

Haberin Devamı

 

Yerinizde duramıyorsunuz.

 

Oturduğunuz sandalyede hareketlenmeye başlıyorsunuz.

 

Bir sağa, bir sola…

 

Sonra omuzlar, eller…

 

Bir süre sonra bir bakıyorum ayakta döktürüyorum.

 

Ben, evet ben…

 

Sadece ben değil, orada bulunan çoğu kişi…

 

Yok yok, içilen rakı ya da şaraplar değil etkisini gösteren.

 

Suzi’nin (Suzan Kardeş) şarkıları, Balkanlardan esip gelen…

 

Suzi, şarkı aralarında sohbet ediyor.

 

Bazılarına şakalar yapıyor.

 

Hatta bana ‘Düğün makyajın benden’ diyor.

 

E, malum, Sezen Aksu, Türkan Şoray, Demet Akbağ, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Tolga Çevik gibi isimlerin makyözü ya…

 

Sadece Balkan şarkıları değil, ilk albümü Bekriya’nın konseptini oluşturan Türk Sanat Müziği’mizden şarkılar da söylüyor.

Haberin Devamı

 

Veeee o şarkılarda derin bir ‘Aaaahhh’ çektiriyor.

 

Eşlik ederken bir bakmışsınız kendinizden geçmişsiniz.

 

Bir ara yanıma geliyor, mikrofonu bana uzatıyor, şarkı söylerken.

 

‘Yok, hayır’ diyorum gözümle.

 

Israr ediyor gözleriyle.

 

Valla söyletiyor bana bir kuple.

 

Ben de yani ha, söylemeye çalıştım, şarkıcılar gibi, karga sesime rağmen!

 

Demek ki böyle oluyor.

 

Yani insan kaptırıyor.

 

Kaptırmakla da kalmıyor…

 

İçinizdeki kurtları döküyor, sıkıntılarınızı atarak evinizin yolunu tutuyorsunuz.

 

Bedeninizi kıpır kıpır melodilerle coşturarak, ruhunuzu müzikle, karnınızı da birbirinden lezzetli Rumeli mezeleri ve yemekleriyle doyurarak…

 

Hani hep duyarız ya… Balkanlardan gelen yüksek ya da alçak basınç, sıcak hava dalgalarını…

Haberin Devamı

 

Bu kez Balkanlardan gelen sıcak hava dalgası değil, Suzan kardeş şarkılarıydı, kulaklarımızda hayat bulan.

 

Ve de aşkı, ayrılığı, hüznü; sözler ve melodilerle inceliklerle harmanlayıp, yaşamı bize sunan…

 

                                ÂMELÄ°KE BÄ°RGÖLGE

 

 

Suzan Kardeş, her çarşamba Beyoğlu Zarifi’de, her cumartesi Elmadağ Taksimpark Cafe’de sizleri eğlenceye bekliyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları