Bakalım nasıl bir tatil geçireceğiz

ANKARA için tatil, genellikle neşeli bir terk edişi ifade eder. Okulların tatile girmesi, SBS, ÖSS gibi sınavların tamamlanmasıyla birlikte, Ankara boşalır. Parası olanlar deniz kenarına, olmayanlar köylerine doğru yola koyulur.

Sonrasında kavurucu yaz sıcakları ve sosyal - kültürel yaşamın neredeyse sıfır noktasına yaklaştığı bir kent..

Son üç - dört yıldır, tatilin bana hatırlattığı bir şey daha var. Yaz boyunca yaprak kıpırdamayan bir Ankara’nın ardından, kent sakinleri geri dönmeye başladığında her yeri şantiye alanına dönen bir kent..

En kritik kavşaklarda yapılacak çalışmalar, tatildeki Ankara avantajı bir tarafta dururken, okulların açılma tarihi yaklaşınca başlar her nedense.. Üstelik, eskiden gece yarısından sonra yapılan bu tür çalışmaların, son dönemlerde mesai saatlerine kaydırılması da cabası..

Keşmekeş, trafik ve gürültü çilesi, aniden bastıran sonbahar yağmurları ile birlikte çamur deryaları ve çalışmaların kış aylarına uzanmasıyla kilitlenen bir kent çıkar ortaya..

’Bakın ben çalışıyorum’ mesajını, insanların gözüne sokarcasına, yeni asfalt atılan yolların başına gurur pankartları döşenir: ’Hayırlı olsun’

Zannedersiniz ki belediye başkanı, babasından kalan miras ile asfaltlıyor kentin sokaklarını, caddelerini.. Oysa hepimizin verdiği vergiler ile bu hizmetleri yerine getirmek için seçilir belediye başkanı, asli görevi budur..

Kulak burun boğaz uzmanı bir doktoru düşünün.. İşi, hastalarını tedavi etmek.. Bunun için eğitim almış, bunun için para kazanıyor, yani asli görevi budur..

Ya bir doktor da bir belediye başkanı gibi asli görevinin gereği olarak yaptıklarını, gurur pankartlarına taşısaydı..?

Belki şöyle bir manzara ile karşılaşacaktık. Sokakta dolaşan insanların üzerinde beyaz tişörtler olacaktı. Ve her birinin üzerinde ayrı ayrı yazılar:

- "Bu kişinin bademciği, Dr. xxx xxx tarafından alınmıştır. Hayırlı olsun."

- "Bu kişinin orta kulak iltihabı, Dr. xxx xxx tarafından tedavi edilmiştir. Hayırlı olsun."

Ya da öğrencilerin üzerinde rengarenk tişörtler olacaktı:

- "Bu çocuğa okumayı sınıf öğretmeni xxx xxx öğretmiştir. Hayırlı olsun."

- "Bu çocuğa Dandanakan Savaşı’nı tarih öğretmeni xxx xxx öğretmiştir. Hayırlı olsun."

Bakalım Ankara olarak nasıl bir yaz tatili geçireceğiz..

Ve ardından nasıl bir sonbahar bizi bekliyor..?

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da inşaatlar okulların açılmasına ramak kala başlarsa, kentliler olarak gerçekten hepimiz beyaz tişörtler giymeliyiz. Bu tişörtler de bizim gurur pankartlarımız olmalı ve üzerinde şu yazmalı:

- "Bütün yaz aklınız neredeydi..?"

Ve tişörtlerimizin üzerindeki yazının iki tarafında iki küçük resim..

Bir ağustos böceği, bir de karınca..
Yazarın Tüm Yazıları