Bağlılığın bilimsel açıklaması da var!

NY Times’ın web sitesindeki blogger’lardan biri olan yazar Tara Parker-Pope, “evliliğin bilimi”nden bahseden bir makale yayınladı dün.

Anlattıklarından anlaşılıyor ki, modern zamanların çatırdayan evliliklerini kurtarmak artık bilim adamlarına düşmüş.
Bilim adamları, evliliği etkileyebilecek olası biyolojik faktörlerden, adamın/kadının bir yabancıyla ettiği flörtten sonraki psikolojik durumuna kadar her konuyu mercek altına alıyor.
Aslına bakarsanız evliliğin değil, bağlılığın biliminden bahsediyorlar...
Yapılan son çalışmalara göre, genetik faktörler bağlılık konusunda önemli rol oynuyor olabilirmiş. Kimi insanlar baştan çıkarılmaya kendiliğinden daha dayanıklıyken, diğerlerinin de ilişki korumak, bağlılıklarını sağlamlaştırmak için kendilerini eğitmeleri gayet mümkünmüş. (Oh, pek rahatladım! Okulu da var mı bari bunun?)
Parker-Pope’un yazısına göre, ısveç’te bulunan Karolinska Institute’ün biyologlarından Hesse Walum, bağlılık konusunda rol oynayabilecek genlerden Vasopressin’in muhtemel etkisiyle ilgili olarak 552 erkek üzerinde deney yapmış.
Deney sonucu, bu geni taşıyanların çoğunun evlenmek gibi bir arzusu bulunmayan adamlar olduğu ortaya çıkmış.
Geni taşıyan ve evli olanların ise ilişkilerinde sıkıntı yaşadıkları ve mutsuz eşlere sahip oldukları belirlenmiş.
Yalnız Walum, “sadakat geni” olarak bilinen Vasopressin’in varlığına bağlı olarak bulduğu sonuçların sadakatle ilgili olmadığının, erkeklerin davranışlarıyla ilgili varsayımlara kaynak teşkil edemeyeceğinin; araştırmasının evliliklerdeki istikrarla ilgili olduğunun altını çiziyor.
**
O halde sözüm evlenmek üzere olan ya da evli olup sorunlar yaşayan, başının üstünde koca bir soru işaretiyle gezen siz sevgili Habitus okuru kadınlara.
Burada geleceğiniz söz konusu.
Sevdiceğizinizin cep telefonu ve bilgisayarında casusluk yapacağınıza, sırtınızı genetik bilimine yaslayınız. Kendinizi yormayınız.
“Babalık testi”nden sonra şimdi de aynı bilim dalını “evliliğe eğilim testi” yaparken kullanacağız galiba, durum onu gösteriyor...
Muska, büyü, kurşun döktürmek, fal, Cevaplar Kitabı, Magic 8 Ball, tarot ya da dilek ağacından biraz daha sağlam bir yöntem gibi görünüyor, ne dersiniz?

İlham nedir?

Bu soruya net bir cevap veremem ama galiba hayatı sürdürmek için elzem olan kavramlardan biri, bana kalırsa...
O “gaz veren” his olmasa herhalde sıfır noktasına gelindiğinde yeniden başlayacak gücü bulmak pek mümkün olmazdı...
Derim ki, ilhama eşlik eden umut olmasa sabah perdeleri açıp sırıtmayı pek beceremezdin sevgili optimist Habitus okuru... Hatta fikirleri yoktan var etmeyi, “normal yöntemlerle” işinde yükselmeyi, başarılı olmayı hiç beceremezdin...
Ha, tabii ilham geldiğinde totoyu kaldırmak, harekete geçmek şart, yoksa “çöp olmuş ilhamlar” diyarına sizinkini de yollamak istemezsiniz, tahmin ediyorum.
Elbette herkesin “gaz kaynağı”, motivasyonu başka. ışlerini iyi yapan yaratıcı insanların kendi dünyalarında ilhamı nasıl bir akıl haritası olarak kullandıklarını dinlemenin zihin açıcı bir faaliyet olduğunu düşünüyorum.
Hepsi Hikaye’nin Bebek’teki atölyesinde düzenlediği ilham sohbetleri 17 Mayıs’a kadar devam ediyor. Defne Koz’dan Ahmet Ağaoğlu’na ilham konusunda söyleyeceklerini duymak isteyeceğiniz birçok isim var.
Cumartesi saat 12’de Cengiz (Semercioğlu) “haber ve ilham” üzerine konuşacak, benden söylemesi!
Detaylar için www.hepsi-hikaye.com’u tıklayın.
Yazarın Tüm Yazıları