Ay çağırıyor hem de ufuktan!

Gün batımıdır genelde romantizme çağıran… Bu kez Ay… Çağırıyor hem de ufuktan. Hem romantizme hem de hayata.

Haberin Devamı

Hani kelimeleriniz bittiğinde…

 

Ruhunuzun kanatları kırıldığında…

 

İçinizdeki coşku ovaları kurak çöllere döndüğünde…

 

Ağzınızı bıçak açmadığında…

 

Sustuğunuzda…

 

Sus…

 

Ama susmak yol vermez; ne kanatları göğe açılıp kanatlanmış güvercine, ne de söyleyecekleri yarım kalmış şaire.


İkisi de uçucu.

 

Ä°kisi de konucu.

Zaman seçer sözün hasını.

Haberin Devamı

Söz göçebe eder sözün ustasını.

Sonra susmak yankı verir.

Harbi sözler zamanla helâlleşir.

Zaman sudan söz olur.

Peki, ya zaman duruverse?

 

Kelimeler susuverse?

Sözler aklımızdayken ve dilimizdeyken…

O vakit ve şimdi, susmak…

 

Sustuğunuzda sanmayın ki, bir şey söylemiyorsunuz.

 

Tam tersi…

 

Sustuğunuz anlarda, ruhunuzda kelimelerin fırtınası…

 

Alıp savurur sizi içinizdeki kurak çöllere.

 

İşte o sustuğunuz noktada serap misali görülüverir şiirler yanı başınızda.

 

Çünkü ruhunuza dikenler batsa da, siz sussanız da bu kez kelime gülleri şiir olarak çıkar karşınıza.

 

Susmanın en büyük haykırışı olarak!

 

Seslenir dizelerle, kelimelerle, hecelerle.

 

Çağırır.

 

***

 

Gün batımıdır genelde romantizme çağıran…

Haberin Devamı

 

Bu kez Ay…

 

Çağırıyor hem de ufuktan. Hem romantizme hem de hayata.

 

Peki Ay’ın ufuktan çağırışına aracı olan kim?

 

Onu birkaç yıl önce tanıdım.

 

Yönettiği bir tiyatro oyunuyla.

 

Sonra rol aldığı ve yaptığı işlerle ilgili olarak bilgi sahibi oldum.

 

Geçtiğimiz yıl da hem oynayıp hem yönettiği Shakespeare’in ‘Aşk Sözleri’ oyununda izledim.

 

Ve ardından da siyasete ve hayata dokundurduğu, Oya Başar’la rol aldığı ‘Kadın ile Memur’ adlı başka bir oyunda…

 

Sonra…

 

Bir insan sanata bulaşınca, damarlarındaki kan sanatla akarsa olacağı bu.

 

O dürtü yani sanat ahtapot gibi kollarını açıp hayatını sarıp sarmalıyor insanın.

 

Geçtiğimiz aylarda ‘Can Tarlası, Kadın Darbesi, IV. Murat’ın Maskarası’ adlı tiyatro oyunlarını ‘Toplu Oyunlar’ adıyla kitaplaştırdığını öğreniyorum.

Haberin Devamı

 

Birkaç hafta geçiyor, bu kez ‘Ay, çağırırken ufukta’ adını verdiği şiir kitabı çıkardığını öğreniyorum.

 

Arayıp ‘Tiyatro oyunları, yönetmenlik, üst üste iki kitap… Çok oluyorsunuz ama’ diyorum.

 

Gülüyoruz.

 

‘Çok olmanın ve çoğalmanın hazzıyla…’ oluyor verdiği cevap.

 

Haklı olarak.Â

 

Üretmenin, yazmanın ve sanatın anlatılmaz hazzı bu.

 

Evet, şiir kitabının adı ‘Ay, çağırırken ufukta’ ama o sadece ufukta Ay’la çağırmıyor, hayata da…

 

Tiyatrodan yola çıkarak, hayatı yaşamak için; disiplin, yetenek, donanım, cesarete sahip olmak gerektiğini yoksa hayatın bizi nasıl da ekarte edeceğini de…

 

BaÅŸka bir ÅŸiirinde de;

 

‘Düşlemek yaratmanın anasıdır.

Gerçekleştirmek düşlemenin kocası.

Haberin Devamı

Yılgınlıksa düşün anasını belleyendir.’ dizeleriyle hayata çağırıyor.

 

Bununla da kalmıyor.

 

Sevgilinin yüzündeki binbir nazı ve bakışlarında gördüğü güvercini de şiirlerine kelimeleri ve nükteleriyle nakşediyor.

 

Hani bazen zamanın ve belirsizliğin içinde gökyüzünün eski penceresinde beklerken bulursunuz ya kendinizi.

 

Ya da zamanın içinde uçsuzluğun ortasında düşünürsünüz hani ‘Ne yöne yürüsem’ diye.

 

İşte bu hallerinizi anlatan anlayan ve birçok halinize ortak olan duygularımızın aynası olan şiirlerinin bir araya geldiği ‘Ay çağırırken ufukta’

 

Ayrıca sanmayın ki bu ilk şiir kitabı.

 

Değil, öncesi de var.

 

1993 yılında çıkardığı ‘Usum yangın yerinde su damlacığı’ isimli ilk şiir kitabı yayınlandı.

Haberin Devamı

 

Sonrasında da yazdığı oyunlar kitaplaştırıldı.

 

Kim mi o?

 

Kemal Kocatürk.

 

Şehir Tiyatroları’nda oyuncu ve yönetmen olarak görev alan ayrıca İstanbul Halk Tiyatrosu'nun kurucularından olan Kemal Kocatürk, bu kez Ay’la birlikte sizi çağırıyor.

 

Hem de ufuktan!

 

Gözünüzün ve kalbinizin duygulara takıldığı o çizgiden.

 

                                                   Â                    MELÄ°KE BÄ°RGÖLGE

 

Kemal Kocatürk’ün yönettiği oyunlar:

 

Kemal Kocatürk’ün yazdığı oyunlar:

  • 1984 Bir Küçük Åžairin Sevda Güzellemesi- Tek kiÅŸilik oyun
  • 1984 Nasrettin Hocalardan Biri- Tek kiÅŸilik Oyun
  • 1989 Ölümle Randevu - Kısa oyun
  • 1990 Kapalı bir dünya - Kısa oyun
  • 1999 Küçük Prens (Exupery’nin romanından oyunlaÅŸtırma)
  • 1996-2004 Kanatlı DoÄŸanlar - Mitos-Boyut Yayınevi
  • 2000-2004 Su izler - Mitos-Boyut Yayınevi
  • 2004-Medeia (Euripides’den uyarlama)-Mitos-Boyut Yayınevi
  • 2004 Barış için SavaÅŸ (Çocuk Oyunu) - Mitos -Boyut Yayınevi
  • 2005 Oturan BoÄŸa (Çocuk Oyunu) - Mitos-Boyut Yayınevi
  • 2005 Karagöz Müzikali nam-ı diÄŸer Leyla ile Mecnun
  • 2005 IV.Murat’ın Maskarası
  • 1998-2006 BARIÅž (Aristophanes’ten uyarlama)
  • 2006 AÅŸk Sözleri- W.Shakespeare’den uyarlama)
  • 2006 Can Tarlası
  • 2007 Fıstıklar Ordusu
Yazarın Tüm Yazıları