Almanya'nın 'devleri' zor günler geçiriyor

Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir çok köklü Alman firması, son yıllarda mali ve idari açıdan sıkıntılı günler geçiriyor.

Avrupa'nın lokomotif ülkesi Almanya, sahip olduğu yüksek teknoloji ve diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha sağlam mali yapısıyla öne çıkıyor.

Ancak son zamanlarda uluslararası kamuoyunda kabul görmüş, hava yolu, teknoloji, bankacılık, otomotiv, enerji ve sağlık gibi sektörlerde faaliyet gösteren bazı büyük Alman firmaları mali ve idari açıdan zor günler geçiriyor.

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) yetkilileri, 18 Eylül'de Alman otomobil üreticisi Volkswagen'ın (VW) bu ülkede satılan bazı araçlarında yanıltıcı bir yazılımla egzoz emisyon testlerinde manipülasyon yapıldığını ve bu şekilde çevrenin 40 kat daha fazla kirletildiğini açıklamıştı.

Bünyesinde Volkswagen, Audi, Porsche, Bentley, Lamborghini, Seat ve Skoda markaları bulunan Volkswagen Grubu, dizel araçlardaki egzoz emisyon testi skandalı nedeniyle uzun süredir gündemi meşgul ediyor. VW'nin 78 yıllık tarihindeki en büyük skandalın ardından yürütülen iç soruşturmada, 10 üst düzey yöneticinin işine son verildi. Firmanın Üst Yöneticisi (CEO) Martin Winterkorn da istifaya zorlandı. Daha sonra ise yeni CEO olarak Matthias Müller atandı.

Dünya genelinde yaklaşık 11 milyon dizel motorlu aracın bu emisyon testi manipülasyonundan etkilendiği dile getirildi. Skandalın ardından firmanın Almanya'daki merkezinden bu konudaki zararın karşılanması için 6,5 milyar Euro'luk bütçe ayrıldığı duyuruldu.

Yaşanan gelişmeler, şirketin mali hedeflerini de etkiledi. VW'nin yılın 3. çeyreğindeki faaliyet zararı ise 3 milyar 479 milyon Euro'yu buldu. Böylece 15 yıldır çeyrek bazda ilk defa faaliyet zararı eden şirketin yöneticileri bu ay, dünya genelindeki otomobil satışlarının 2015 Ocak-Kasım döneminde yüzde 4,5 azaldığını kaydetti.

Opel

Bir diğer köklü Alman otomobil firması Opel'in yetkilileri de geçen yılın aralık ayında Almanya'nın Bochum kentindeki otomobil fabrikasının kapanacağı belirtti.

Bochum kentinde yaklaşık 50 yıldır üretim yapan Opel firmasının ülkedeki en büyük ikinci üretim yerinin kapanmaması için şirket çalışanları, politikacılar ve çeşitli sendikalar yoğun çaba sarf etti.

Çok sayıda Türk işçinin de çalıştığı fabrikanın kapanmasıyla yaklaşık 3 bin kişinin işsiz kaldığı dile getiriliyor.

Mercedes

Otomobil sektörünün bir diğer önemli temsilcisi Mercedes ise hukuki açıdan bir takım sorunlar yaşıyor. Aralık ayında Avrupa Birliği (AB), Almanya'ya Daimler AG şirketi tarafından üretilen Mercedes marka araçların klima sistemlerindeki soğutucu gazın yönetmeliklere uygunsuzluğu nedeniyle Avrupa Adalet Divanı'nda dava açtı.

AB Komisyonu kararına gerekçe olarak, "Almanya'nın, Daimler AG'nin ürettiği araçların klimalarında, yasaklanmış gazlar kullanılmasına göz yumması" gösterildi.

AB'de üretilen araçların piyasaya sürülmeden önce güvenlik, çevre ve üretim gereksinimlerinin uygunluğunun ülkelerin yetkili mercileri tarafından denetlenmesi gerektiğine dikkati çeken açıklamada, "Almanya, otomobil üreticisi Daimler AG'nin yönetmeliklere uygun olmayan bir şeklide AB piyasalarına araçlarını sunmasına izin veriyor ve bu durumu düzeltmeye yönelik adımlar atmıyor" ifadesi kullanıldı.

LUFTHANSA

Alman hava yolu şirketi Lufthansa, son bir yıl içinde pilotlarının ve kabin görevlerinin defalarca greve gitmesi sebebiyle büyük maddi kayba uğrarken, yan kuruluşu Germanwings'e ait uçağın düşmesi de şirketin prestij kaybına ve zor günler geçirmesine sebep oldu.

Yüksek maliyetler, grevler ve Körfez'deki hava yollarının sert rekabeti Lufthansa'nın 2014 yılında zarar etmesine yol açtı. Şirketin zararı 2014 yılında 732 milyon avroya yaklaşırken, geçen yılın nisan ayından bu yana yapılan grevler nedeniyle de 232 milyon avroyu buldu. Zarar yüzünden hissedarlarına kar payı dağıtamayan şirketin borsadaki hisseleri değer kaybetmişti.

Swiss ve Austrian hava yolu şirketlerini almasına karşın yeterince kar edemediği için yeni yatırımlar yapamayan şirket, filolarını yenileme imkanını da sınırlandırdı.

Lufthansa Grubu, geçen yıl yaptığı açıklamada 2015 yılı için planlanmış büyüme kapasitesinin gelirlerindeki baskılar sebebiyle mevcut koltuk/kilometre bazında yüzde 5'ten yüzde 3'e indirildiğini duyurmuştu. Daha önce, 2015 yılında 2 milyar avro kar öngören şirket, bu hedefini 1 milyar avroya düşürdü.

SİEMENS

Almanya'nın en büyük firmalarından Siemens'in yetkilileri de şubat ayında, dünya genelinde 7 bin 800 kişinin işten çıkarılmasının planlandığını açıkladı. Daha önce de şirketin enerji bölümünde bin 200 kişinin işten çıkarılacağı vurgulanmıştı.

Siemens Üst Yöneticisi (CEO) Joe Kaeser, Siemens'in son 25 yılda en büyük yeniden yapılanmasını 2014 yılının mayıs ayında başlatmıştı. Söz konusu dönemde, "Vizyon 2020" konsepti açıklanmış ve bu kapsamda elektrifikasyon, otomasyon ve dijitalleştirme alanlarındaki büyüme faaliyetlerine odaklanılacağı bildirilmişti.

DEUTSCHE BANK

Almanya'da otomobil firmalarının yanı sıra finans sektöründe faaliyet gösteren bazı şirketlerde de idari ve mali sıkıntılar yaşanıyor. Almanya'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank'ın Eş CEO'ları (Üst Yönetici) Anshu Jain ve Jürgen Fitschen'ın erken istifaları üzerine CEO pozisyonuna John Cryan'ın atandığı belirtildi.

Deutsche Bank yöneticileri, ekim ayında ise yılın 3. çeyreğinde 6 milyar Euro zarar edildiğini, bankanın dünya genelinde 10 ülkedeki faaliyetlerine son vereceğini ve yaklaşık 35 bin kişinin işten çıkarılacağını duyurdu.

BARMER GEK

Almanya'nın en büyük sağlık sigortası şirketlerinden Barmer GEK'ten geçen yıl yapılan açıklamada, yaklaşık 3 bin 500 çalışanın, kötüleşen piyasa koşulları ve değişen müşteri profili nedeniyle işten çıkarılmasının planlandığına yer verildi.

ENERJİ FİRMALARI

Almanya'nın en önemli enerji şirketlerinde de yapısal değişiklikler ve bölünmeler meydana geldi. İlk olarak E.ON'un, enerji pazarındaki hızlı değişimleri ele almak ve varlıklarının değerlenmesini kolaylaştırmak amacıyla biri yenilenebilir enerji ve diğeri de geleneksel enerjiye odaklanmak üzere 2 ayrı firmaya ayrılacağı kaydedildi. Şirketin, İspanya ve Portekiz'deki tüm faaliyetlerini Avustralyalı yatırım firması Macquarie'ye 2,5 milyar Euro'ya sattığı da açıklandı.

Ardından bir diğer büyük enerji firması RWE'nin de yenilenebilir enerji, enerji nakil hatları şebekesi ve perakende operasyonlarını, kuracağı yeni şirkete taşımayı planladığı ifade edildi.

Her iki şirketin söz konusu yeniden yapılanması yeni yatırım ve yenilik planlarının bir parçası olarak lanse edilse de bu politikalar, hükümetin nükleer enerjiden yavaş yavaş çıkmayı öngören programında karşılaşılacak maddi zararları en aza indirmeye ilişkin adımlar olarak değerlendiriliyor.